DÜŞÜNCE MEYDANI
FELAKETİMİZİN
AYAK SESLERİ
Yıllardır basınımızın,
televizyonlarımızın yayınlarını takip
ediyoruz. Yürek parçalayan feryatları,
devrilen fidanları, sönen ocakları
okuyor, izliyoruz. Ülkemizin bu günlere
nasıl geldiğini durup düşünmek ve
sorgulamak zorundayız. Aksi takdirde
geleceğimizdeki büyük felaketlerin ayak
seslerini fark edemeyiz.
Geçmişten günümüze nasıl geldik?
Geçmişimize bakıp geleceğimizi
belirlemeliyiz.
Büyük sorumluluk taşıyan
yöneticilerimizin neler söylediklerine
neler yaptıklarına bir bakalım.
Ankara-Kızılay’da aralarında cani
Apo’nun da bulunduğu sokak
gösterilerinde ‘Yollar yürümekle
aşınmaz.’ diyen devrin başkanına
sormak istiyorum: O günlerde gerekli
tedbirleri almak yerine beylik laflar
ettiniz, şimdi nelerin aşındığını
görüyor musunuz?
P.K.K.’nın cılız ayak sesleri
duyulurken, bir başka başkanımız
‘Önemli değil bunlar birkaç eşkıyadır.’
diyordu. O günlerde gereğini
yapmayanların bu gün kaç şehidimizin
kanına girdiler. Şu anda sınır ötesinde
ve vatan topraklarımızda on binlerce
askerle mücadele ediyoruz ve hala
şehitler veriyoruz. Bu başbakan yerinde
rahat uyuyabiliyor mu? Merak ediyorum.
Güney doğuda, federasyonu düşünmeliyiz,
diyen generalimiz, cumhurbaşkanımızın
bugün nerelere çanak tuttuklarını,
kimleri cesaretlendirdiklerini açıkça
görebiliyor muyuz?
Gazi Mustafa Kemal’in Lozan’dan sonra
kapı dışarı ettiği ve ilişkileri en alt
düzeye çektiği Emperyalist Amerika’nın,
gazi’nin ölümünden sonra, yeniden
gündeme geldiğini görüyoruz. Amerika ile
kapalı kapılar arkasında yapılan
antlaşmalarda siyasî, ticarî ve askerî
ilişkilerimiz başlatılmış ve Amerikasız
olmaz imajını beyinlere kazımıştır. Bu
günkü dış ilişkilerimizin alt yapısı
1939’ dan sonra hazırlanmıştır.
Devletimizi yönetenlerin
tutarsızlıklarının faturasını milletimiz
ödemeye devam ediyor.
Başbakanımız milletin huzurunda ‘Kürt
sorunu yoktur. Terör ve P.K.K. sorunu
vardır.’ diyor. Bir başka gün
‘Kürt sorunu vardır, bu benim de
sorunumdur' diyebiliyor. Sonra
cesaretlendirdiği terörle, mücadele
edeceğini söylüyor. Yani ateşi önce
yakıyor sonra söndürmeye çalışıyor.
Ateşi yakmak kolay ama söndürmek mala,
cana, vatana ve millete zarar
veriyor,acı çektiriyor. Bir başka zaman,
sen (NE MUTLU TÜRK’ÜM) dersen başkaları
da çıkıp ben şuyum ben buyum der,
diyebiliyor. Milleti etnik parçalara
bölüyor, ardından birlik ve beraberlik
nutukları atıyor. Sınırlarımızın dibinde
toplanan P.K.K. liderlerini küçük çaplı
operasyonla yok etmek mümkün iken (sınır
ötesi harekât) başımızı ağrıtır diyen
başbakanımızı da unutmamak gerekiyor.
Devletimizin en yetkili kademelerindeki
yetkililer bile açıkça (P.K.K.’nın
elinde Amerikan yapımı silahlar var.
Avrupa Birliği Devletleri, teröristlere,
P.K.K. ya açık destek veriyor, maddi ve
manevi yardım yapıyor, bunlara yataklık
yapıyor ve koruma sağlıyor) diyorlar.
Aynı yetkililer bu ifadeler kendilerine
ait değilmiş gibi Avrupa Birliği ve
Amerika’nın önerileri emir telakki
edercesine gereğini yapıyorlar,
sicilleri icraatlarıyla ortada olan
Avrupa Birliği kapısında, bizi kabul
edin, diye yalvarıyorlar.
Bu milletin bir mensubu olarak güvenim
sarsılıyor, psikolojim altüst oluyor,
yine bu tutarsızlıkların bedelini
milletçe ödüyoruz, daha da ödeyeceğiz.
Özelleştirme adı altında Teröre, P.K.K.
ya yataklık ve hamilik yapan ülkelere,
üç beş kuruş karşılığında, yer altı, yer
üstü varlığımızı, her türlü stratejik
kuruluşumuzu, Finans kaynaklarımızı,
vatan topraklarımızı peşkeş çekiyoruz.
Hırsıza, uğursuza, ezeli düşmanlarımıza,
Haçlılara hazinelerimizin anahtarlarını
veriyoruz. Hala gelecekten ümitli
olabilir miyiz aklım almıyor. Yazacak,
söylenecek şey çok. Olup bitenleri
anlamak için ciltlerle kitap yazmak
gerekir.
Sonuçta, halimize bakar mısınız?
Dünya’nın hiçbir yerinde din
adamlarının, akademisyenlerin, bizdeki
gibi kamplara bölündüğü, ayrılıklara
düştüğü görülmemiştir.
Her ülkenin doğruları vardır. Bu
doğrular Anayasaları ve yasaları ile
belirlenir. Bu hususta bile
birleşemiyoruz.
Yüzde yüz haklı olarak yaptığımız sınır
ötesi hareketimizi hazmedemiyorlar.
Haklısınız ama çabuk çıkın diye
bağırıyorlar. Okyanus ötesinden gelip
Irak’ı işgal eden Amerikalılar ve
yandaşları için ses çıkartamıyorlar.
Bizden bir yetkili çıkıp ‘Okyanus
Ötesinden gelip bu toprakları kan gölüne
çevirmeye ne hakkınız var?'
diyemiyor.
Geçmişten ders almıyoruz. Bugün olup
bitenleri irdeleyemiyoruz.
Yaratan yardımcımız olsun…
Aydemir SEZGİNER
aydede58@mynet.com
-ÖLÜM-FELSEFE-KADIN-ADALET-EDEBİYAT VE
SOYKIRIM
-ETNİK VE DİNCİ
SİYASET
-ANAMUR YÜKSEK
OKULU
-Afacan'ın
Buluşu-Destanlar
-İtici Tipler
Topluluğu
-Yazma Sanatı
-Kibar Olun
-Hazine-Pes
Doğrusu
ÖZCAN
PEHLİVANOĞLU'NUN SİTEMİZDE YAYIMLANAN YAZILARI
:
-TÜRKİYE'DEN
İNSAN MANZARALARI
-SIKIŞINCA BANA
FAŞİST DE !
-Adaletin
bu mu Türkiye
-TEK
ÇÖZÜM : SİYASET ...
-HERKESE BENDEN BİR AYNA !
-MUHALEFET
ALTERNATİF OLAMADI !!! MI ?
Yüksel
ŞANLER'in Yayımlanmış Yazıları |
-ANAMUR
-Ne verse
güldür
-Anamur,
Ey Güzel Anamur
-Anamur
Kocaçay'ın (Dragon'un) Balıkları
__________________________________________
EĞİTİM YAZILARIMIZ TOPLAM
DEFA OKUNMUŞTUR...
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ |