Hayat
Bu hafta Yusuf DÜLGER hocamızın www.anadoludahaber.com
sitesinde yayımlanan bir yazısını
sizlere sunuyoruz...
İKİ
BEKÂR
(SAİD-İ NURSÎ ve FETHULLAH
GÜLEN)
Said-i
Nursî ve Fethullah Gülen hiç
evlenmemişler. Önce Nursî ve Gülen’in
niçin evlenmediklerini kendilerinden
öğrenelim.
Said-i Nursî, “niçin evlenmediniz” sorusu
üzerine şunları yazıyor:
“Evlilik bazı farz ve vacipleri yapmaya
engeldir. Bir kısım âlim ve takva
sahipleri çoluk çocuğunun geçimi için
bozuk fetva verdiler. "...
16/04/2010 tarihinde anamurunsesi.com
yazdı.
___________________________________________________________________________
İKİ
BEKÂR
(SAİD-İ NURSÎ ve FETHULLAH
GÜLEN)
Said-i Nursî ve Fethullah Gülen hiç
evlenmemişler. Önce Nursî ve Gülen’in
niçin evlenmediklerini kendilerinden
öğrenelim.
Said-i Nursî, “niçin evlenmediniz” sorusu
üzerine şunları yazıyor:
“Evlilik bazı farz ve vacipleri yapmaya
engeldir. Bir kısım âlim ve takva
sahipleri çoluk çocuğunun geçimi için
bozuk fetva verdiler. Değil bir sünnet
olan muvakkat dünya zevcelerini (eş,
kadın) almak, belki bu dünyada on huri de
bana verilse idi, bırakmaya mecburdum ki;
ihlâs-ı hakiki ile hakikat-ı Kuraniye
hizmet edebileyim. Çünkü bu dehşetli
dinsizlik komiteleri, öyle dehşetli
hücumları ve desiseleri yapıyorlardı ki,
bunlara karşı gelmek için azami fedakârlık
yapmak ve harekât-ı diniyesini rıza-i
ilahiden başka hiç bir şeye alet yapmamak
lazım geliyordu. Nur talebelerine, siz
evlenmekten vazgeçin demiyorum.
Evlenirseniz, evinizi küçük bir Nur
medresesi yapın.”
(Hanımlar
Risalesi)
F. Gülen, evlenmeyişi ile ilgili olarak
şunları anlatır:
“Vazife yaptığım caminin arka
maksurelerinden birinde otururken, tıpkı
Hz. Yusuf’a (as) olduğu gibi, birileri
tarafından taarruza uğradığımı ve Rabbimin
inayetiyle kendimi pencereden içeri
attığımı ve mütearrizenin (kendisine
yaklaşan bayan/kız) arzusunu yüzüne
çarptığım için, pencerenin dışında “burada
öyle perişaniyetle kal, geber!” diyen
birisini de hayal meyal hatırlıyorum.”
“Annem, oğul hayatta iken senin başını da
bağlayayım dedi. Ben “ana, benim ayaklarım
nurlarla bağlı, siz de başımı bağlayacak
olursanız, ben nasıl hareket ederim
dedim.”
“1978 yıllarındaydı. Çamaşırlarım iyice
kirlenmişti. Akşam yıkarken bayağı canıma
tak etti. Bir ara içimden “acaba evlensem
miydim” diye geçti. Katiyyen düşünme
şeklinde değil, şimşek süratinde gelip
geçen bir fikir.”
Ertesi gün erken vakitlerde bir arkadaş
geldi ve bana şunu nakletti: Akşam rüyamda
Efendimiz’i (Hz Muhammed) gördüm. Size
selam söyledi ve “EVLENDİĞİ GÜN ÖLÜR VE
CENAZESİNE DE GELMEM” buyurdu. Bu bir
rüyaydı. Rüya ile amel edilmeyeceğini de
biliyordum ama şahsım adına bu işarete
saygılı olmaya çalıştım.”
(Lâtif
Erdoğan, F. Gülen Hocaefendi, Küçük
Dünyam. 38. Baskı, s. 62-63. AD
Yayıncılık. A.Ş. İstanbul, 1995)
İslâm’a göre evlenmek:
Hayat üreme ile sürer. Üreme, erkekle
dişinin birlikteliğiyle gerçekleşir.
Evlilik insana huzur verir. “O’nun
varlığının delillerinden birisi de, size
kendi nefislerinizden, kendileriyle sükûn
bulacağınız eşler yaratması ve aranıza
sevgi ve merhamet koymasıdır…”
(Rum: 21)
İnsanlara eş, oğul ve torunlar veren
Allah’tır.
(Nahl: 72)
Allah her şeyi çift yaratmıştır
(Zariyat: 49). Evlenmek, eş ve
çocuk sahibi olmak Peygamberler için de
söz konusudur. “Ant olsun biz, senden önce
de elçiler gönderdik. Onlara da eşler ve
çocuklar verdik.”
(R’ad: 38)
Hz Peygamber kadınlarla evlenmek
istemeyenlere kızmış, “sizden öncekiler
kendilerini sıkıştırarak helak oldular”
demiştir. Peygamberimiz, kendisinin oruç
ve namazını az bulan, daha fazla ibadet
yapmak için kadınlardan uzaklaşıp
evlenmeyen arkadaşlarına kızmış; “Allah’ı
en iyi bileniniz ve O’ndan en çok
korkanınız benim. Ben hem uyur hem
kalkarım, hem oruç tutar hem yerim, hem de
kadınlarla evlenirim. Benim sünnetimden
uzaklaşan benden değildir” buyurmuştur.
S.Nursî’nin bekârlık gerekçeleri:
Said-i Nursî, “evlilik, bazı farz ve
vacipleri yapmaya engeldir” diye
evlenmediğini söylüyor. Bu gerekçe Kuran’a
aykırıdır. Allah insanları evlensinler
diye kadınlı-erkekli yaratmış, “evlenin”
demiş, evlenmeyi “takva” adına
önemsemeyenleri: “Ey iman edenler!
Allah’ın size helâl ettiği temiz şeyleri
haram kılmayın, haddi aşmayın, …”
(Maide: 85)
diye uyarmıştır. Evlilik farz
ve vacipleri yapmaya aykırı olsa, Allah
bizi çift yaratmaz, “evlenmeyin” derdi.
Öyleyse biz bu konuda S. Nursî’nin
dediğine inanmayacağız, Allah’ın dediğine
bakacağız. Derler ki:
“Said-i Nursî müçtehit, müceddit, âlim,
evliya, mehdi, kutup, …”
Bunlar gerçek dışıdır. Eğer S. Nursî bu
sıfatlarla özdeşleşmiş olsaydı, “evlilik
farz ve vacipleri yapmaya engeldir”
diyerek Kuran ve fıtrata aykırı
konuşmazdı.
Yukarıdaki cümlelerinden anlaşıldığı üzere
S. Nursî kendi döneminde kimi İslâm âlimi
ve takva ehli kişileri, “çoluk çocuğunun
geçimi için bozuk fetva vermekle”
suçluyor. Suçlanan bu âlimler,
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, özgürlük,
bağımsızlık medeniyetimiz (uygarlığımız)
için bize emeği geçen kişiler olsa gerek.
S. Nursî’nin yukarıdaki bazı cümlelerinde,
Cumhuriyetimize ve Cumhuriyetimizin
kurucularına karşı olumsuz bir tavır
aldığını, o dönemi “dinsizlik” ile
suçladığını da görüyoruz. Haçlı
işgalcileri bu topraklardan kovanları
dinsiz ilan et, Cumhuriyet’e karşı çık,
İstiklâl Savaşımızın manevi mimarlarını
“bozuk fetvacılar” diye karala,
bekârlığını “hakikat-ı Kuraniyeye hizmet”
ile örtüştür, ebcet hesabıyla kendini
yükselt ve sonra yeni bir çığır aç… Bunu
akıl da, din de kabul etmez.
S. Nursî nurculara “evlenmeyin” demiyor,
ama Nurcuların evlerinin “nur medresesi”,
çocuklarının “nurcu” yapılmasını istiyor.
Burada milli eğitimimize karşı “medrese”
kültürü, inanç bütünlüğümüze karşı
“nurculuk/bölücülük” isteniyor. Oysa
“rıza-i ilahi” karalama ve bölücülükten
geçmez.
F. Gülen’in bekârlık gerekçeleri:
Gülen’in sözlerini okurken gülmüş yahut
hayretler içinde kalmışsınızdır. Bir kadın
tarafından ilgi ve taarruzuna uğrayınca,
caminin içine sığınıp kurtuluyor.
Kendisini bir peygambere benzetiyor; “Hz
Yusuf gibi davrandım” diyor.
Bizim bildiğimiz, insanın kalbi nurlanır,
aklı aydınlanır. Meğer Gülen böyle
değilmiş; ayakları nurlanmış. Dünyada
ayakları nurlanmış ikinci bir kişi varsa
görelim.
Çamaşır yıkarken aklından geçiveren,
“acaba evlensem mi” fikrine karşı Hz.
Muhammed’in Gülen ile hemen ilgilenmesine
ne dersiniz? Hz Peygamber hemen özel ileti
gönderiyor; “evlenirsen ölürsün, cenaze
namazını da kılmam” diyor.
Hz Muhammed değil bir kez, konjonktür
gereği birden çok evlenmiştir. O, bekâr
yaşamak isteyenlere, “sünnetimi terk eden
benden değildir, çoğalın, ben sizin
çokluğunuzla mutlu olurum” demiştir. Aynı
Peygamber nasıl olur da Gülen’e evlilik
yasağı kor? Sen farklı bir ümmet, farklı
bir yaratık mısın, Hz Muhammed’in işi gücü
yokta hep senin içinden geçenleri mi
izliyor? Hangi ölü hangi dirinin özel
hayatını nasıl takip ediyor, Diyanet ve
ilahiyatçılar bunu bir güzel açıklasalar
da öğrensek.
Sn. Gülen!
Sanırım Papa’ya yazdığınız mektuba, Mavi
Marmara Gemisi olayında İsrail’i aklayan
fetvanıza, Pensilvanya projelerinize de Hz
Muhammed vakıftır. Buralardan hiç ses
çıkmadığına göre, Hz Muhammed bu
icraatlarınızı onaylıyordur, öldüğünüzde
cenaze namazınızın imamlığını yapacaktır;
öyle mi?
Ne olur kerametler gösterin, bizim gibi
acizlere yardımcı olun da, kalp gözümüz
açılsın, ayaklarımız nurlansın.
Sonuç:
1) S. Nursî ve F. Gülen’in evlenmeme
açıklamaları aklî ve ilmî değildir.
2) S. Nursî ve F. Gülen’in evlenmeme
gerekçeleri dinen doğru değildir; bu
gerekçeler Kuran’a, sünnete, İslamî
içtihatlara aykırıdır.
3) Bu kişiler özel halleri (iktidarsızlık
vs) yüzünden evlenmemiş olabilirler. Bunu
açıklayabilir yahut açıklamazsınız. Bu
açıklamayı yapmadan, konuyu dini gayret ve
hamasete bağlarsanız doğru olmaz.
İnsanüstülük görüntüsü veriyorsunuz.
İslâm’da ve Peygamberlerin hayatlarında
insanüstülük yoktur.
4) İnsanlık tarihi “dinle uyutma- Allah
ile aldatma” örnekleriyle doludur. Kendini
“enbiyaya” benzetenler, kendini “evliya”
yerine koyanlar; müminleri dinle
büyüleyenler, temiz duygulu insanları
sömürüp emperyalistlere peşkeş çektikler
şimdiye kadar çok görüldü, hala da
görülüyor. Müslümanların başına gelen
sıkıntılardan çoğunun, din kisvesindeki
melanetlerden geldiğini artık anlamalıyız.
5) İslâm’da bölücülük yoktur. Dini ve
milli hayatımızda bölücülük yapmak
günahtır, çirkindir, suçtur. Önyargılardan
kurtulduğumuzda, doğru bilgilerle
donandığımızda, daha mutlu ve daha güçlü
olacağız.
Yusuf
DÜLGER
İlahiyatçı-Gazeteci-Yazar
yusuf.dulger@hotmail.com
Alıntı
Kaynağı:
http://anadoludahaber.com/?mxz=YaziD&hid=17
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
KÖŞE YAZILARIMIZ DEFA
OKUNDU...
___________________________________________________________
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|