ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

     

 Hayat  Birinci Bölüm'ün devamı (1. Bölüm altta yer alıyor TIKLA.)

                    MEKKE’DE TÜRKLÜK (2)

        Kuran karşısında Türkler

    Mekke’deki Buhara Türklerinin bir cami yaptırdıklarını, vakit namazlarını orada kıldıklarını duymuştum. 15.Ocak.2000 günü gezerken o camiyi gördüm. Camiye girdim. Baktım Kuran-ı Kerimler duvar ve sütunların yerden 1.5-2 m kadar yükseğe sabitlenmiş raflar üzerinde duruyor. Yani Türkler Araplar gibi Kuran’ı yere koymuyorlar; Kuran’ın manevi varlığına olduğu kadar maddi varlığına da hürmet ediyorlar.

             09/12/2012 tarihinde anamurunsesi.com yazdı.

___________________________________________________________________________   

                MEKKE’DE TÜRKLÜK (2)

         Kuran karşısında Türkler

    Mekke’deki Buhara Türklerinin bir cami yaptırdıklarını, vakit namazlarını orada kıldıklarını duymuştum. 15.Ocak.2000 günü gezerken o camiyi gördüm. Camiye girdim. Baktım Kuran-ı Kerimler duvar ve sütunların yerden 1.5-2 m kadar yükseğe sabitlenmiş raflar üzerinde duruyor. Yani Türkler Araplar gibi Kuran’ı yere koymuyorlar; Kuran’ın manevi varlığına olduğu kadar maddi varlığına da hürmet ediyorlar.

    Buhara camiinde gördüğüm bir şeyi daha anlatayım. Onlar çocuklarına Kuran-ı Kerimi o camide, Türk asıllı bir hocanın önünde, çocuklarımıza okuttuğumuz “Kuran Elifbası”na aynen benzer bir kitapçıkla öğretiyorlar. Anladığım kadarıyla Mekke’deki Türkler çocuklarını Arap çocuklarının içine göndererek, eğitim-öğretim araçlarıyla da olsa Araplaştırarak kaybetmek istemiyorlar, bilinçli yaşıyorlar.

        Türk, Türkçe ile yaşayabilir

    27.Ocak.2000 günü oturduğum mahallenin bir sokağında, Vanlı bir arkadaşla konuşarak yürüyorduk. Birisi karşımızdan bize doğru geliyordu. Birbirimize yaklaşınca gülümsemeye başladı. İyice yaklaştık; adamın yüzünde o kadar güzel bir rahatlama oluştu ki, görmeye değer. Yan yana geldik. Adam hem bize bakarak gülümsüyor, geçiyordu. Önüne geçtim, -dilini bilmediğim halde- Türkçe sordum:

    -Hayırdır arkadaş, niye bize bakıp, bakıp gülüyorsun?

    Tatlı bir şive ile şu cevabı verdi:

    “Türkçe'mi duydum da ondan gülüyorum.”

    İrkildim, sarıklı ve beyaz kaftanlı bu adama: Sen kimsin, nerelisin, adın ne, senin için Türkçe çok mu önemli dedim.

    Derin bir nefes aldı, başladı konuşmaya:

    “Afganistanlıyım. Türküm. Afganistan’da düşmanlarla 5-6 yıldır savaşırdım, hatunumu, çocuklarımı görmüyordum. 5-6 yıldır Türkçe'mi konuşamıyordum. Çünkü dağlarda Türkçe'mi konuşacak kimse yoktu.”

    Konuşmasını kestim:

    Mekke’ye niye geldin, Buraya gelirken çocuklarınla görüşmedin mi, Türkçeni konuşmadın mı? Dedim. Devam etti:

    “Görüşmedim, konuşmadım. İmkân buldum, buraya cepheden geldim. Ölmeden bir hacı olayım dedim. Adım Abdülkerim. Elhamdülillah Türkçe'mi duydum.”

    Tekrar konuşmasını kestim:

    Abdülkerim, Türkçe konuşmak çok mu tatlı, dedim.

    Seri bir biçimde konuşmasını sürdürdü:

    “Tabii tatlı. Yıllardır isterdim ki evime döneyim Hatunumla, çocuklarımla Türkçe konuşayım. Çayımı içerken Türkçe'mi konuşayım, yemeğimi yerken Türkçe'mi konuşayım. Otururken Türkçe'mi konuşayım. Yatarken Türkçe'mi konuşayım. Yürürken Türkçe'mi konuşayım. Türkçe konuşan karındaşlarımı göreyim. İşte sizi gördüm. Türkçe'mi duydum...”

    Tüylerim diken, diken oldu. Abdülkerim’e sarıldım. Abdülkerim şaşırdı, “niye böyle yapıyorsun” dedi. Kanımız bir, dinimiz bir, dilimiz bir, kardeşiz dedim. Seni evime götüreceğim, Türkçe'mizi konuşarak yemek yiyeceğiz, Türkçe'mizi konuşarak çayımızı içeceğiz, tamam mı dedim. Biraz durakladıktan sonra “tamam” dedi.

    Gördüğünüz gibi Türk, Türkçesiz yaşayamıyor; dilini konuşamayan bir Türk yanar dağlar gibi patlayıp fışkırıyor.

    Velev ki Arapça'nın doğum yeri, başşehri ve beşiği Mekke’de olsun…

          Suudi Arapların Türk düşmanlığı

    Değişik zamanlarda olmak üzere bir yıl kadar Mekke’de kaldım. Bu süre içinde şunu gördüm: Müslüman Araplar Müslüman Türkleri sevmiyor, Arap bürokrasisi Türklere eziyet ediyor. Bir iki örnek vereyim.

    Bizim vatandaşlarımızda “üç aylık hacı” diye bir deyim var. Daha ucuza mal oluşu, uzun süre Kabe’de ibadet etme fırsatını vermesi gibi nedenlerle boş ve yaşlı insanlarımız “Ramazan umresine” giderler, hac sonuna kadar Mekke’de kalırlar. Umreciler 30-40 gün kadar vizeli, sonrasında vizesizdirler.

    Bu vizesiz süreçte Arap polis ve askerleri bizim hacıları yakalarlar, Türkiye’ye gönderirler. Bu yakalama ve Türkiye’ye gönderme işi çok acımasızcadır. Araplar bunu yaparken; gece kapınızı kırıp içeri girerler, eşinizi sizden ayırırlar, havaalanında bekletirler, el arabasıyla yemek dağıtırlar, eşyalarınız hasar görür, kaybolur.

    Araplar bu kötü muameleyi kimlere yaparlar?

    Sadece Türklere.

    Ben, “vizesiz oldukları için” Arapların yalnız Türk hacı adaylarına eziyet ettiklerini çok gördüm ama diğer Müslüman Arap ülkelerden gelen hacı adaylarına “vizesiz oldukları için” eziyet ettiklerini hiç görmedim.

    Türkler olarak biz Suudi Arabistan makamlarından, üç aylık vize istesek vermezler (ben denedim vermediler) ama diğer Müslüman Arap ülkelerin vatandaşlarına üç aylık vize verirler. Bunu çok gördüm.

    Araplar iki, üç yıla gelinceye kadar Beytullah’ın çevresindeki vizesiz Türk hacı adaylarına, “ibadete engel olunmaz, günah olur” gerekçesiyle dokunmazlardı. O yüzden bizim hacı adaylarımız belli bir süre Kabe’nin etrafında çok yatıp kalkmışlar, yemeklerini yemişler, evlerine gitmemişlerdir. İşte belgesi. Fotoğraftakiler Türk’tür.

    Belli bir süre Beytullah’ın çevresinde yatıp kalkan Türklerin orada bile ayrı bir işleme tutulduklarını; uyuyan Türklerin görevliler tarafından sürekli uyandırılıp taciz edildiklerini, Türk olmayanlara dokunmadıklarını gördüm, duydum. 01.Şubat.2000 günü Konya Ilgın’dan Süleyman adındaki bir yaşlı bana şunu anlattı:

    “Hocam bu gece görevliler Kabe’nin etrafında bizi hiç uyutmadılar, kaldırdılar. Amma Arap olanlara dokunmadılar.”

    Görüyorsunuz, Arapların Türk düşmanlığı Kabe’ye kadar uzanmış.

    Bir gün vatandaşlarımızdan birisi bana, “biletime bakıver, günü geçmediyse uçakla gideyim” dedi. Baktım adamın günü geçmemiş. Git gün al, Cidde hava alanından bin dedim. Adam gitmiş, olmaz demişler. Aldım bileti S. Arabistan Havayollarının Mekke’deki binasına vardım. Müdüre durumu anlatınca bana:

    “Arapçayı seri konuşamıyorsun. Ya seri konuşan birisini getir veya İngilizce konuş” dedi. Ben de, anlayacağınız kadar Arapça konuşuyorum. Burası Arabistan. Sen Arapsın. Senin anan-baban İngiliz mi ki İngilizce konuşalım diyorsun deyince kızdı; zile bastı, birkaç polis geldi, beni alıp dışarı çıkardılar.

    Bir taraftan Kabe’nin Türk yapısı revakları ile o revaklardaki sanat ve ruhu görmek, bir taraftan Türk olduğunuz için itilip ibadetten alıkonmak, bir taraftan da İngiliz kültürüne zorlanmak, sizde nasıl bir duygu uyandırır? (Bu günlerde Sudi Kralı Kabe'yi genişletme adına yine Türklüğün Kabe'ye armağanı revaklara  takmış durumda, hadi hayırlısı...)

                                                                                                  (Devamı var)

     YAZININ BİRİNCİ BÖLÜMÜ İÇİN TIKLA...

                           -MEKKE’DE TÜRKLÜK (1) 
 

 

 

Yusuf DÜLGER
İlahiyatçı-Gazeteci-Yazar

  YUSUF DÜLGER'İN 2011'de YAYIMLANMIŞ YAZILARI İÇİN    TIKLAYINIZ...   

2012 Yılı Yazıları:

 - KOMUTANLAR! NEREYE!

 “ANADOLU KAYIPTA”

 -TÜRKLÜĞÜ YOK EDEMEZSİNİZ!

 -KÜRTAJ-SEZERYAN-ULUDERE

 -KONYA MERAM TIP FAKÜLTESİ ÜZÜYOR

 -MÜCADELECİLER VE YAVUZ ARSLAN ARGUN

 -ILIMLI TEKBİR, YAĞCI MÜSLÜMAN 

-BİLGİYE KAPISINI KAPATMIŞ İKİ BAKANLIK (MEB, KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI)

  -KENDİ KALESİNE GOL ATANLAR

  -BİR KARNEDE DÖRT HATA

 -MİLLİ EĞİTİM ÇÜRÜYOR 

 -TÜRKLERİN ARAPLAŞTIRILMASI

  -MEKKE’DE TÜRKLÜK (1) 

  -ALLAH TÜRK’Ü SEVMEZ Mİ?

  -FETRET DÖNEMİNDEYİZ

  -TÜRKİYELİ DİNCİLERİN SURİYE-İRAN SINAVI

  -KONYA’DA 19 MAYIS

  -BUDDHA VE ATATÜRK

  -CUMHURİYET İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ

  -ÖĞRETMEN GÖZÜYLE MİLLİ EĞİTİM-1

  -ÖĞRETMEN GÖZÜYLE MİLLİ EĞİTİM-2

  -AMERİKA KİRLİ, TÜRKLER KUŞATMADA

  -RECEP ERDOĞAN'IN YUMUŞAK KARNI

  -STRATEJİK DARBE

  -MİLLİ GÜVENLİK DERSLERİ

İkbal VURUCU, Mete KILIÇ, Şükrü ALNIAÇIK, Özcan PEHLİVANOĞLU Müjdat ÖZTÜRK. Birol ERTAN,Ali ERDOĞAN'ın yazıları için TIKLAYINIZ..

 

KÖŞE YAZILARI

Web Counter
Web Counter

DEFA OKUNDU...

__________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

     
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]