Hayat
MÜCADELECİLER VE YAVUZ ARSLAN ARGUN
MELİH
GÖKÇEK CEMİL ÇİÇEK TAHA AKYOL başlıklı
yazıma Yavuz Arslan Argun’dan açıklama
geldi. O yazıda Argun, Gökçek, Çiçek ve
Akyol’u doğrudan eleştirmiştim. Yavuz bey
telefonda medeni, nazik ve cesur bir
yürekle:
“Biz iyi niyetle bazı şeyler düşündük.
Baktım iyi niyet yetmiyor, benimsemediğim
düşüncelere adım karıştırılıyor, çekildim
ve hakkımdaki iddiaları tekzip ettim. Ben
dün ne isem bugün de oyum. Bölücülüğe ve
Batı emperyalizmine karşıyım. Bunu
açıklarsanız iyi olur” dedi.
06/05/2012 tarihinde anamurunsesi.com
yazdı.
___________________________________________________________________________
MÜCADELECİLER
VE YAVUZ ARSLAN ARGUN
MELİH GÖKÇEK CEMİL ÇİÇEK TAHA AKYOL
başlıklı yazıma Yavuz Arslan Argun’dan
açıklama geldi. O yazıda Argun, Gökçek,
Çiçek ve Akyol’u doğrudan eleştirmiştim.
Yavuz bey telefonda medeni, nazik ve cesur
bir yürekle:
“Biz iyi niyetle bazı şeyler düşündük.
Baktım iyi niyet yetmiyor, benimsemediğim
düşüncelere adım karıştırılıyor, çekildim
ve hakkımdaki iddiaları tekzip ettim. Ben
dün ne isem bugün de oyum. Bölücülüğe ve
Batı emperyalizmine karşıyım. Bunu
açıklarsanız iyi olur” dedi.
Sn Argun’un açıklamalarına çok sevindim.
Çünkü geçmişte “milli devlet”
tezini savunmuş, haçlı ruhu ve Siyonizm’e
karşı tavır almıştık. Bu kesimden bazıları
sonradan makam ve istikballeri adına
değiştiler. Argun’un, “dünden bugüne
aynı çizgideyim, Siyonizm bizim için
tehlikedir” demesi bir erdemdir,
arslancadır. Şimdi aklıma Gökçek, Çiçek,
Akyol ve Gülerce gibileri geldi. Keşke
onlar da:
“ABD-AB
emperyalizmine ben de karşıyım. İnsanlığın
en acımasız düşmanı Siyonizm’dir.
Sömürgecilik İslam dünyasını yıkıyor. Eski
mücadeleciler olarak biz dün ne dediysek
bugün de aynısını söylüyoruz” deseler.
Ben de bu açıklamaları yazsam, kendilerine
teşekkür etsem. Bundan çok hoşnut olurum.
Bana göre insanların dernek, parti, vakıf,
çevre değiştirmesi ayıp değildir; geniş ve
hür düşünmek iyidir. Ama insanların ilke
(kişilik) değiştirmesi, kötüye iyi demesi
ayıptır, iyi değildir. İnsanın rüzgâra
göre yön değiştirmesi, millet-maneviyat
edebiyatıyla milleti kendisine bağlaması
ve sonra millet düşmanlarının safında yer
alarak milletini satması ayıptır,
çirkindir. Böylelerine “dönek, liboş”
denir. Dönek liboşlardan
“dost-ağabey-kardeş” olmaz, başka bir
şey olur.
Millet Partisi’nin kongresi
29.Nisan.2012 günü Millet Partisi’nin
kongresini bir TV kanalından canlı
izledim. Reklâm araları ile kaçırdığım
anlar hariç, diğer dakikalarda Aykut
Edibali’yi izledim. Sn Edibali beni yine
hayal kırıklığına uğrattı. Şu nedenlerle:
Kendisi eğitimden ekonomiye, sanattan
siyasete kadar tüm ana konularda doyurucu
konuşmalar yapmadı. Espri, gönderme ve
hikâyelerle zaman doldurdu. Bir taraftan
bazılarına iğne batırdı, ardından pansuman
yaptı. Bugünkü Türkiye’nin, Kuzey Afrika
ve Ortadoğu’da kan döken işgalcilere
koltuk değneği olduğunu açıklar mı diye
bekledim, ama beklentim boşa çıktı. Ben
Edibali’nin bu kongrede “Arap baharı”
aldatmacısının iç yüzünü açıklamasını,
Türkiye’nin BOP stratejisi ile bölünmekte
olduğunu açıklamasını çok bekledim. O
beklentim de gerçekleşmedi.
Kongre bittikten sonra dedim ki: Bugün
Türkiye’de siyaset yapanlar aynen satranç
tahtasının elemanları gibi. Oyunculardan
birisi, “Şah-Mat” çekmek için
fırsat kolluyor. “Milletim uyan!”
sloganı asıl şimdi lazım.
Mustafa
Kemal Atatürk
Aykut Edibali’nin Atatürk’e karşı değil,
hayran olduğunu biliyorum. Sn Edibali
Atatürk’ten söz ederken Mustafa Kemal
diyor. Atatürk’ü anlatmak için Mustafa
Kemal demek yetmez. O’nu anlatmak için,
soyadı olan Atatürk sözcüğünü kullanmak
gerekir. Nasıl Sn Aykut Edibali’ ye Aykut
demekle kendisini eksik ifade edersek,
Mustafa Kemal Atatürk’e de Mustafa Kemal
demekle O’nu eksik ifade etmiş oluruz.
Muhsin Yazıcıoğlu da Atatürk’e “Gazi”
derdi. Hangi Gazi? Türk siyasetinin
“milliyetçi–sağcı-muhafazakâr” kesimi
neden Gazi diyor, Mustafa Kemal diyor da
arkasından ATATÜRK demiyor? Atatürk adı
Mustafa Kemal’in soyadıdır. O bu soyadı
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, Türk
milletine büyük hizmetler ederek almıştır,
hak etmiştir.
Türkiye’de “Türk, Türküm” demek;
ayıpmış, ırkçılıkmış, ilahi iradeye ters
düşmekmiş gibi anlatılır, algılanıyor. Bu
bir kuruntudur, asılsızdır, psikolojik bir
saldırının olumsuz etkisidir.
Yaratan bizi TÜRK olarak
yarattıysa Türk’üz. Irklar ilahi iradenin
mahsulüdür.
Benliğimizi yok etmek için üzerimizde ağır
bir baskı var. “Türk, Türk’üm, Türklük”
sözcüklerini fazla kullanmak başkalarını
gücendirirmiş, günah olurmuş. Kimse
gücenmesin. Günahta olmaz. Oyunun farkında
olalım; yeni yazılacak anayasada TÜRK,
TÜRK MİLLETİ gibi sözcük ve deyimlerin
geçmemesi için çırpınanlar var. Adımızla
birlikte yurdumuzu da parçalamak
istiyorlar.

Yusuf
DÜLGER
İlahiyatçı-Gazeteci-Yazar
* * *
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
* * * * * *
İkbal VURUCU,
Mete KILIÇ, Şükrü ALNIAÇIK,
Özcan PEHLİVANOĞLU
Müjdat ÖZTÜRK.
Birol ERTAN,Ali ERDOĞAN'ın
yazıları için
TIKLAYINIZ..
KÖŞE YAZILARIMIZ
DEFA OKUNDU...
___________________________________________________________
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma
Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|