ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 

      SORULAR CEVAPLAR

    Bakü şehitliğindeki bayrağın yeniden yerine çekilmesi.

    Çok yanlış, hiç olmaması gereken bir işti. Yanlıştan dönüldü.

    M.Emin Resulzade'ye kulak vermeli bayrak dendi mi.

    “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez!”

    ***

   Mahkemenin terör müfrezesinin ayağa götürülmesi, sınırda çadır mahkemesi kurulması…

    Sınır ötesinde, Kandil’de de görürüz icabında. “Barışa bir kandil de biz yaktık” gerekçesiyle. Serhadda olmayacaklar da nerede olacaklar? Ne gün içindiler ki bugünün akıncı kadrosu?

    (Yargıyla kandırmak işte… Mahkemeyi ayağa düşürmek ya da)

        05.11.2009 tarihinde anamurunsesi.com yazdı.

____________________________________________________________________________

           SORULAR CEVAPLAR

    Yâdında mı doğduğun zamanlar,
    Sen ağlar idin gülerdi âlem
    Bir öyle ömür geçir ki olsun
    Mevtin sana hande, halka mâtem.”
                                      (Şirazlı SADİ)

   ***

    "Başvekilimizin saydığı isimler şöyle bir düşünce, inanç, kültür ve zevk yelpazesi ortaya koyuyor;

    • Ahmet Yesevi,
    • Hacı Bektaş-I Veli
    • Pir Sultan Abdal
    • Hacı Bayramı Veli
    • Yunus Emre
    • Mevlana
    • Sebahat Akkiraz
    • Tatyos Efendi
    • Ahmet Kaya
    • Mehmet Akif
    • Necip Fazıl
    • Nazım Hikmet
    • Ahmet Hani
    • Sait Nursi"

         (Ahmet TAŞGETİREN)

    Bir Atatürk sığmamış listeye belli ki.

   ***

    Millet adacıklarına yol açmadan çokluk ve farklılıklar içinde birlik idealini gerçekleştirmek mümkün.    (REİSİCUMHUR)

    Yüzen adaların hangi sahile vuracakları belli olmaz.

    Yarımada oluvermişler bakmışsın anakıtaya bağlanmışlar da.

    ***

    Cumhuriyet başsavcılarımızın Cumhuriyete yönelik, doğrudan ya da dolaylı saldırılara bu kadar kayıtsız kalmaları…

    “Başsavcılık mı?" “baştan savıcılık” mı anlayamadık biz de.

    (Hukukla kandırmak işte)

    ***

    Mahkemenin terör müfrezesinin ayağa götürülmesi, sınırda çadır mahkemesi kurulması…

    Sınır ötesinde, Kandil’de de görürüz icabında. “Barışa bir kandil de biz yaktık” gerekçesiyle. Serhadda olmayacaklar da nerede olacaklar? Ne gün içindiler ki bugünün akıncı kadrosu?

    (Yargıyla kandırmak işte… Mahkemeyi ayağa düşürmek ya da)

    ***

    Âleme açılırken bir Türk Dünyasına mı sığamadık, bir ona “dünyada olmaz…?”

    Hani “bir millet iki devlet” idik.

    “İki millet, iki devlete” mi döndük ki yeniden?

    (Açılımla kandırmak işte)

    ***

    “Yaşkuru”, “kuru kuru” deyimini Beypazarı’nda duymuştum. İlçeyi ülkeye tanıtan yaşkurudan herkes tatsın deriz. Yaşından da, kurusundan da.

    Siyaset literatürümüze de girdi bu “yaşkuru” sonunda.

    Yaş işler dense de daha ne ıslak kozlar vardır elde siyaset çıkınında kim bilir?

    (Belgeyle kandırmak işte)

    ***

    Bir “taraf”ta toplanmış kalemlerin “tüh” deyip, -ıslatıp- Türk ordusuna veryansın etmeleri…

    Dün de, bugün de “ordumuzun, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olduğunun”.

    Bir “taraf”ın toplu taarruzunun sebebi de bu. O çelik iradeyi ham demire, alüminyuma çevirebilir miyiz gayreti.

    (Basınla kandırma işte)

   ***

    Dağdan düze getirilen, ama bir türlü dize getirilmelerin durumu…?

    Araba dingilindeki sinek ardından kalkan toza bakıp da şişermiş “ben kaldırıyorum” diye.

    (El aklıyla kandırmak işte)

    ***

    Bakü şehitliğindeki bayrağın yeniden yerine çekilmesi.

    Çok yanlış, hiç olmaması gereken bir işti. Yanlıştan dönüldü.

    M.Emin Resulzade'ye kulak vermeli bayrak dendi mi.

    “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez!”

    ***

    Şehit ailelerinin yürek burkan, insanın kimyasını bozan görüntüleri…
Milletin şahadetinde tezahür ediyor bütün olanlar.

    Şıracının şahidi bozacıysa, onlarınki millet.

    Hüküm vermeye az kaldı.

    Göreceğiz kamu vicdanı ne surette tezahür edecek.

    ***

    ―Gizli ajandaların bir bir açılması, gündeme yetişememek, ezberin bozulması.

    Herkes ezberini bozsun, yeni duruma göre de bilesin kendini deriz.

    “Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulamaz”.

    “Bugünün çamaşırına bugünün güneşi gerek”.

    ***

    Gidişata çare arayanların durumu…

    Genç hemşerim bir liseliye âşık olur. Okul çıkışı evine kadar da refakat eder her Allahın günü. Günün birinde durumu arkadaşına çıtlatır.

    —Yengen… diyerek.

    —Onun haberi var değil mi? diye sorar arkadaşı da.

    —Deli misin, çaktırır mıyım heç? diye cevap vermiş o da.

    Dememiz o ki millete çaktırmadan bu işler olmaz.

    Alenen ilan olunsun kimin aşkı kime? Millet de bilsin.

    ***

    Dün;

    “Biz çözemezsek birileri gelir çözer”.

    Bugün;

    “Kendi meselelerimizi kendimiz çözeriz”. Bu ne yaman tezat?

    “Çevir gazı yanmasın”.

    “Çektiklerinde gevşetir, gevşettiklerinde çekerim İpin ucu hep elimde olur bu durumda”

    Bu bir Muaviye politikası bizim bilebildiğimiz.

    ***

    Gül konusunda hep yanılmışımdır.

    Arabamı alırken de “gülkurusu” denmişti, geldi ki “kül grisi”

    “Kül başıma” dedik ama iş işten geçti bir kere. Yaranın küllenmesini bekliyor kül grisiyle idare ediyorum o gün bugündür..

    ***

    Köhne Genelkurmay başkanı cumhuriyet resepsiyonunda “beni almaya gelmediniz inşallah” diye espri yapıyor Ergenekon savcılarına. Feneri tutanları soruyor ardından da, sözü ayağa düşürüyor da.

    “Büyükanıtlara” yakışanı dosta düşmana böylesi ucuz “küçükkanıtlar” bırakmamaktı bizim bilebildiğimiz. “Paşalara layık” görüyorlarsa da bu düzey muhabbetleri ne diyelim? Kendi bilecekleri…

    ***

    “Garip” bir “grip” tatili?

    “Cumhuriyet Bayramını” içine alması bakımından hani.

    Boş sıralara, boş duvarlara bir bayram kutlaması. Cumhuriyet tarihinde bir ilk.

    Bir “domuzluk” var ya işin içinde, hayırlısı…

    ***

    Geçenlerde yitirdiğimiz, benzeri bir nice has vatan evladı gibi hak ettiği değeri esirgediğimiz Ergün GÖZE ağabeyi rahmetle analım, o söylesin bize;

    Ne var ne yok?

    Profesör var, âlim yok.

    Sanatçı var, sanatkâr yok.

    Şiir var, şâir yok.

    “Guguk” var, hukuk yok.

    Bakan var, gören yok.

    Baş var, kafa yok.

    Fâiz var, feyiz yok.

    Fiil var, fâil yok.

    Beyaz var, ak yok.

    Kârun var, Hârun yok.

    Derviş var, ermiş yok.

    Bilmem ki daha ne var, ne yok...

    ***

    Soruların ucu açık.

    Kalanını da siz cevaplayın dilerseniz. Sizin için sorun teşkil ediyorlarsa…

    Sürçü lisan olduysa da affola.. 

 

Osman ERENALP
Ankara/Kasım-2009

OSMAN ERENALP'İN ÖNCEKİ YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ:

            -BİR BİZ Mİ?

            -AZERBAYCAN-TÜRKİYE

            - “MÜMTAZ” BİR ŞAHSİYET

            -KAZAN, KAZAN

            - "AKİF ya da GÖKALP, BAYTAR MI KALSALARDI?

            -YALANI NE DOĞRU YAPMAZ?

                -“TÜRKLÜK”  HARAÇ- MEZAT

                -"Taraf" MEDYA

            -“AZ, BİRAZ AÇALIM”

        -DERSHANELER, TERSANELER…

        -“SAYALIM BAKALIM”

        -Yer Adları

        -GÜNDEM ”AÇILIM”

        -AKYURT TOKİ İLKÖĞRETİM…

        -SON ORDU

        -TEBDİL-İ KIYAFET

        -Uygur Türkleri ve Uygar Türkler

        -BARAT HACI

        -ÇİN İŞKENCESİ  

        -MAYMUN İŞTAHI

______________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]