ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 

 Hayat       STRATEJİK DARBE

    Türkiye NATO’ya girdikten sonra ABD’nin stratejik müttefiki oldu. O günden beri AKP hükümetleri başta olmak üzere, T.C. hükümetlerinin çoğu ABD’yi stratejik dost ülke ilan ediyor. Bununla birlikte Türkiye NATO’ya (ABD ve AB) girdikten sonra çektiği sıkıntıların çoğunu bu stratejik dostlar çekti. Kore’de kaybettiğimiz askerlerimiz, ekonomimizin dar boğazlara girişi, PKK terörü, TSK’deki casusluk ve tasfiyeler bunun birkaç örneğidir. Öyleyse biz bu ABD’ye/NATO’ya nasıl güveniriz, hükümetlerimiz nasıl ABD’ci/Amerikancı olur? Bunu biraz düşünelim.

                 09/01/2012 tarihinde anamurunsesi.com yazdı.

___________________________________________________________________________   

                   STRATEJİK DARBE

    Türkiye NATO’ya girdikten sonra ABD’nin stratejik müttefiki oldu. O günden beri AKP hükümetleri başta olmak üzere, T.C. hükümetlerinin çoğu ABD’yi stratejik dost ülke ilan ediyor. Bununla birlikte Türkiye NATO’ya (ABD ve AB) girdikten sonra çektiği sıkıntıların çoğunu bu stratejik dostlar çekti. Kore’de kaybettiğimiz askerlerimiz, ekonomimizin dar boğazlara girişi, PKK terörü, TSK’deki casusluk ve tasfiyeler bunun birkaç örneğidir. Öyleyse biz bu ABD’ye/NATO’ya nasıl güveniriz, hükümetlerimiz nasıl ABD’ci/Amerikancı olur? Bunu biraz düşünelim.

    Stratejiyi, uzun vadeli savaş diye kabul edebiliriz. Kendimizi korumak için çıktığımız yolda, yanımızdakiler bize zarar veriyor iseler, onlar dost değil düşmandırlar. Onlardan bize zarar gelir. Bunun son örneği TSK’ne yapılan darbedir.
TSK, ABD’nin Kuveyt ve Irak’taki çıkarlarına Özal ve Erdoğan dönemlerinde evet demediği için Amerika’nın darbesini yedi. İlker Başbuğ dâhil olmak üzere, zindanlardaki askerlerimizin çoğu NATO’nun/ABD’nin kurbanıdır.

    TSK’nin üst düzey yöneticileri zannettiler ki Atatürkçülük ile Amerikancılık birleşirse Türkiye korunur, ABD karargâhlarında eğitim alarak iyi asker olunur, haçlı emperyalistlerinin nişanlarıyla şöhret olunur, millete ters dönerek milletin sevgisi kazanılır. Yanıldıklarını herkes görüyor. Atatürkçüyüz diye hava atan general ve subaylar, Atatürk’ün mandacılığa karşı çıktığı gibi ABD ve AB mandacılığına karşı çıkmalıydılar. Bunu yapmadılar. Atatürk millete dayanarak başarılı olmuştu, milletle ters düşmemişti. Zamanımızın üst düzey bazı askerleri millete ters düştüler, milletle kaynaşamadılar. Korumasız kalan savaşçılar çabuk avlanır. Bugün bunu görüyoruz. Düşman bu, senin zayıf bir anını yakaladı mı fırsatı kaçırmaz; vurur geçer. Şunu da not düşelim: Amerikancı/NATO’cu general/subay olmak, böyle görev çirkindir.

    Gözden kaçırmamak gereken bir husus daha var: Stratejik dostlarımız (!) bir taraftan stratejik düşmanlıklarını sürdürürken, bir taraftan da bizi başka türlü yutmanın da hesaplarını yapıyorlar. İnanç-kültür bağlamında birliğimize darbe vuruyorlar, bizi şaşırtıyorlar. “Dinler arası diyalog, medeniyetler arası ittifak, ılımlı İslam” icat ve uygulamaları bu ihanetin ürünüdür. Emperyalizmin tohumlayıp yeşerttiği insan tipliler bugün Amerika’dan, Brüksel ve Vatikan gibi merkezlerden Türkiye’ye darbe indiriyor. Bunlar dün İslam/Muhammed adına gözümüzü boyadılar, “damarlara sessizce girin, yargıya-orduya sızın” dediler. Sonra sızdılar; bilgi topladılar, belge taşıdılar, milletimizi içten vurdular.

    Genelkurmayımız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sahipleri bunu bile görmekten, yarın başa neler gelebilirin hesabını yapmaktan aciz kaldılar.

    Kendi içinde hesaplaşan bir ordunun, kendi içinde bölünen bir inancın geleceği bugününden daha kötü olacaktır. Mehdi’nin ABD’den çıkıp geleceğini bekleyen bir inancın bireyleri Muhammed’in ümmeti olamazlar; Ortodoks Hıristiyanlığın misyoneri olurlar.

    Ve sonra: Bizim yıllardır eğitim-öğretim, rütbe ve maaş verdiğimiz, çalışan subay ve generallerimiz bilip yaşadıklarını milletimize niye açıklamazlar?

    Ve sonra: Şu bizim “Allah dostu” şeyhlerimiz, diyanet ve ilahiyat adamlarımız İslam adına niye milleti uyandırmıyorlar da, Büyüt Ortadoğu Projesi’nin bataklıklarında sekin katlı cennet ararlar?

    Şimdi bakınız: Korkaklık onursuzluktur. Gerçekleri gizlemek şeytanlıktır. “Haydin kavgaya, haydin kargaşaya” gibi bir çağrımız yok. Hukukun kuralları içerisinde hakkımızı arayalım, yurt ve ulusumuzu böldürtmeyelim. Cesur ve uygar olalım. Emekli subayı konuşmuyor korkuyor, elinin emeğiyle geçinen, siniyor, üniversite hocaları büzüşüyor ve devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla darbe üstüne darbe yiyor. Nasıl, bize iyi yakışıyor öyle mi? 

 

 

 

Yusuf DÜLGER
İlahiyatçı-Gazeteci-Yazar

  YUSUF DÜLGER'İN 2011'de YAYIMLANMIŞ YAZILARI İÇİN    TIKLAYINIZ...   

2012 Yılı Yazıları:

 -TÜRKLERİN ARAPLAŞTIRILMASI  

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

İkbal VURUCU, Mete KILIÇ, Şükrü ALNIAÇIK, Özcan PEHLİVANOĞLU Müjdat ÖZTÜRK. Birol ERTAN,Ali ERDOĞAN'ın yazıları için TIKLAYINIZ..

  KÖŞE YAZILARIMIZ DEFA OKUNDU...  ___________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]