KOSOVA
PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ
-2
Prizren’in hemen merkezinde doğal
tahribat sonucu bir kısmı yıkılan
Osmanlı camisini restore edeceklerini
ileri süren Sırplar bir süre sonra
yerine bugünkü belediye binasını
yapmışlar. Aynı durum sadece Prizren’de
değil Kosova’nın dört bir yanında çok
açık örnekleriyle ve içimizi yakacak
derecede hissediliyor. Örnek; Sultan
Murat Türbesi’nin türbedarı Saniye Hanım
ve ailesi yıllar boyunca bölgeden
uzaklaştırılmak için inanılmaz
psikolojik baskı görmüşler.
Türk dünyası edebiyatı ve kültürü
üzerine dünyada sayılı uzmanlardan
birisi olan Prof. Hafız ve eşi 40 bini
aşkın eseri kapsayan inanılmaz arşiv ve
kütüphanelerini araştırmacıların ve Türk
edebiyatı çalışanların hizmetine sokmak
için can atıyorlar; ancak vefasızlık,
vurdumduymazlık ve adamsendecilik
maalesef burada da aynen devam ediyor...
_________________________________________________________________________
KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE
TÜRKİYE’YE BAKIŞ
-2
Kosova
bugün gerek sosyolojik gerekse siyasi ve
kültürel bağlamda tam bir atölye
çalışması ve laboratuar görünümünde.
Ülkeyi NATO, Birleşmiş Milletler, UNMIK
ve OSCE gibi uluslararası kuruluşlar
yönetmekte. Ülkede neredeyse bütün yerel
yönetimler NATO’ya bağlı KFOR askeri
gücü ve UNMIK tarafından atanmış askeri
personel veya resmi görevliler
tarafından idare ediliyor. Ülke her
köşesinde muhteşem bir Osmanlı mirası
gibi görünse de maalesef özellikle
Amerikan ve Alman bayrakları her yerde
dalgalanıyor. Kosova’da garip bir
şekilde söz konusu bu iki ülkeye karşı
ayrı bir ilgi ve sempati var.
Kosovalılar ülkelerini Amerika’ya borçlu
olduklarını düşünüyorlar.
Sempozyumun
düzenlendiği mekân Beyaz Saray’ın bir
kopyası ve ismi de aynı. Bu arada ülkede
pek çok Amerikan kopyası bina ve tesis
de var. Savaş döneminin izlerini
özellikle Kosovalı Arnavutların
neredeyse her köşe başına yaptıkları
şehitlikler ve anıtmezarlarda görmek
mümkün. Bayraklar garip ve tehlikeli bir
şekilde ülke insanının üst kimliği
haline gelmiş durumda. Arnavutlar
asabildikleri her yere kendi
bayraklarını asmayı tercih ediyorlar.
Düğünlerde, mezarlıklarda,
işyerleri
ve evlerde kimlerin olduğu bayraklardan
kolayca anlaşılıyor. Bu durum geleceğe
yönelik tam bir tehlike sinyali
durumunda ve akil Kosovalılar bu
durumdan son derece rahatsızlar.
Mezarlıklarda Arnavutlar bayrak,
Kosovalı Türkler ise mezar başına minare
yaptırmayı tercih ediyorlar. Kâğıt
üzerinde yasak olmasına rağmen
Arnavutlar savaşta hayatını kaybetmiş
yakınlarının devasa heykellerini
yaptırıp her bir tarafa Arnavut
bayraklarıyla yerleştirmişler.
Özellikle
1999 sonrasında neredeyse bütün
Sırpların tamamen terk ettiği ülkede
Sırp yıkımının ve kentkırım
faaliyetlerinin izlerini her yerde
görmek mümkün. Büyük bir tesadüf eseri
Prizren’de karşılaştığımız ve dostane
yaklaşımı, misafirperverliği ve
içtenliğini yakından görmek imkânı
bulduğumuz Prof. Dr. Nimetullah Hafız ve
muhterem eşi Prof. Dr. Tacide Hafız da
bizlere bu konuyla ilgili yerinde ve
ayrıntılı bilgi veriyorlar.
Prizren’in hemen merkezinde doğal
tahribat sonucu bir kısmı yıkılan
Osmanlı camisini restore edeceklerini
ileri süren Sırplar bir süre sonra
yerine bugünkü belediye binasını
yapmışlar. Aynı durum sadece Prizren’de
değil Kosova’nın dört bir yanında çok
açık örnekleriyle ve içimizi yakacak
derecede hissediliyor. Örnek; Sultan
Murat Türbesi’nin türbedarı Saniye Hanım
ve ailesi yıllar boyunca bölgeden
uzaklaştırılmak için inanılmaz
psikolojik baskı görmüşler.
Türk
dünyası edebiyatı ve kültürü üzerine
dünyada sayılı uzmanlardan birisi olan
Prof. Hafız ve eşi 40 bini aşkın eseri
kapsayan inanılmaz arşiv ve
kütüphanelerini araştırmacıların ve Türk
edebiyatı çalışanların hizmetine sokmak
için can atıyorlar; ancak vefasızlık,
vurdumduymazlık ve adamsendecilik
maalesef burada da aynen devam ediyor.
200-300 yıllık muazzam eserlerin
bulunduğu bu kütüphane konusunda Türk
yetkililerden
(Büyükelçiler ve Kosova’yı ziyaret eden
üst düzey devlet görevlileri gibi)
pek çok sözler alınmasına
rağmen bugüne kadar maalesef bir arpa
boyu yol alınmamış. Nimetullah Hoca’nın
“ikinci vatanı” olarak bildiği
Türkiye’den vatandaşlık talebi ise
bugüne kadar kabul edilmemiş. Brezilyalı
futbolcuları Türk vatandaşı yapmakta
beis görmeyen zihniyetin dünya çapında
Türkolog bu değerli iki bilim insanına
sırt çevirmesini anlamak mümkün değil.
TİKA (Türkiye
İşbirliği ve Kalkınma Ajansı)
Kosova’da bugüne kadar pek çok
restorasyon çalışmasına imza atmasına
rağmen bunların yeterli olduğunu
söylemek mümkün değildir. Devletin bu
bölgeyi “bizim topraklar” olarak
görmesi ve buna uygun davranması
gerekmektedir. Çünkü Kosova’da ev
düzeni, eşyalar, yemekleri, adet ve
gelenekleri, doğum, sünnet, askere
yollama
(Şimdilerde yollanmıyor çünkü Kosova’nın
henüz askeri yok), evlenme,
ölüm adetleri, murat için yemek
vermeler, Mevlüt okunması, Ramazan
hazırlıkları ve Ramazan’ın yaşanması,
Kasım ve Hıdırellez hazırlıkları,
Nevruz, Dal-Tulum şenlikleri, okula
başlama törenleri hala güncelliğini
korumaktadır. Aynı şekilde yemek adları
da kelle paça, musakka, tavada sarma,
dolma, kol gömleği, paşa köftesi,
oturtma, şirden, hamur işleri, haşlama
(yalnız
Prizren’de), börek, mantı,
fuliya, tatlılardan ev yapımı baklava,
şekerpare veya kadıboğan, tespişte, kör
tatlı, helvalar, kaymağı
(Sütün kaymağı
alınıp 1/3 şeker yedirilir ve yalnız
Prizren’de yenir.) Türkçedir.
İlginç bir husus ise milli şair Mehmet
Akif Ersoy ile Nazım Hikmet’in aile
köklerinin de Kosova’da olmasıdır.
Ersoy’un köyünde bugün amcaoğlu Adem
Mulla (Molla) ve diğer akrabaları
yaşamakta. Ersoy’un babasının camisi ise
enkaz halinde ilgi bekliyor.
Prizren’de
konuşlanan KFOR Türk Birliği ile Mamuşa
Türk köyündeki Türk Birliği Kosovalılar
için tam bir gurur kaynağı haline
gelmiş. Türk askeri bu topraklarda da
elinden geleni yapıyor ve
“Ordu-Millet Elele” kampanyasının
sıcak örneklerini dil, din, ırk farkı
gözetmeksizin restore ettiği, inşa
ettiği veya destek olduğu camiler,
mezarlıklar, okullar, hastaneler, yollar
ve çeşmelerle herkese yansıtıyor. Mamuşa
Türk köyü gibi tamamı Boşnaklardan
oluşan Vitomiritza köyünde Boşnaklar da
kendi kültürlerini yaşatabilmek için
cansiperane uğraşıyorlar ve Gecan isimli
halkoyunları ekipleriyle varlıklarını
herkese duyurmaya çalışıyorlar. Ekip
bize de unutulmaz bir gösteri sundu ve
misafirperverliklerini gösterdi.
Bayrağında ülkedeki 6 farklı etnik
unsuru temsilen 6 yıldız bulunan
Kosova’da insan “Neredeyse aynı dil,
din ve etnik kökenden gelen (Müslümanlar
hariç) eski Yugoslavya’yı bir anda 6
parçaya ve küçücük devletçiklere bölme
konusunda en ufak tereddüt göstermeyen
Amerika ve Avrupa Birliği’nin dil, din,
ırk ve demografik özellikleri tamamen
farklı Kıbrıs adasında yaşanmış bunca
acılara rağmen Rumlarla Türkleri aynı
çatı altında birleştirmeye çalışmasının
mantığı nedir?” diye sormaktan
kendini alamıyor. Ayrıca toplumların
etnik kimlikleri gibi son derece hassas
bir konuda bu derece oynanmasının eski
Yugoslavya’da olup bitenler hala
akıllardayken bugün kendi ülkemizde
altyapısı eksik, bilgi düzeyi kısıtlı,
donanımı noksan ve konunun ehli olmayan
pek çok kişinin Anadolu coğrafyasındaki
vatandaşları “saçılım politikası”
çerçevesinde kaşımasının bu ülkeye
faydadan çok zarar getireceğini görmek
için aynı sıkıntıları yaşamak mı
gerekiyor?
Dostlukla
kalın...
Doç.
Dr. Ulvi KESER
Atılım
Üniversitesi
ulvi.keser@gmail.com
Doç. Dr. Ulvi KESER'in
Sitemizde Yayımlanan Diğer Yazıları |
-KOSOVA
PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ-(1.YAZI)
-KIBRIS'TA
KAHRAMAN BİR TÜRK KADINI
-AYŞE TATİLE ÇIKSIN; KIBRIS, ANAMUR VE
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
-ANAMUR'UN
SESİ RADYOSU, GERİDE KALANLAR VE
DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
-RUMLAR
VE YUNANLILARA NE YAPTIK, ONLAR NE
YAPTILAR?
-BABUTSA İLE
BAŞLARKEN
-1955-1974
DÖNEMİ KIBRIS SORUNUNDA MERSİN VE
ANAMUR’UN STRATEJİK POZİSYONU
-20 TEMMUZ VE
FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK
___________________________________________________________
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ
|