ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 
BABUTSANIN DİKENİ

      MAGAZİN KÜLTÜRÜYLE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

    İçinde yaşadığımız coğrafya ülke olarak bizim için her dönem sıkıntılı, zor ve meşakkatli olmuştur. Bölgenin stratejik pozisyonunun küreselleşme veya globalleşme çerçevesinde sorunlar yumağı haline gelmesi ve içinde çıkılmaz bir kördüğüm halinde bulunması ise Türkiye’nin olumsuz yaklaşımı, hatası veya basiretsizliği olmamıştır uzun yıllar boyunca.

    Kıbrıs adasının yerini haritada bile gösteremeyecek bir zamanların süpermarket sahibi ve “hoş” müzakerecisinden sonra ülkedeki siyasi erkin baş müzakerecisi de adayı Rumlara bağışlamanın hesabı içerisinde. Vatan toprağını alınıp satılabilecek bir meta olarak gören kafa yapısının içine düştüğü bu durum ülkeyi iyice içinden çıkılmaz sıkıntılara gark ediyor.

             29.09.2009'da anamurunsesi.com yazdı.

_________________________________________________________________________

    MAGAZİN KÜLTÜRÜYLE ULUSLARARASI İLİŞKİLER

    İçinde yaşadığımız coğrafya ülke olarak bizim için her dönem sıkıntılı, zor ve meşakkatli olmuştur. Bölgenin stratejik pozisyonunun küreselleşme veya globalleşme çerçevesinde sorunlar yumağı haline gelmesi ve içinde çıkılmaz bir kördüğüm halinde bulunması ise Türkiye’nin olumsuz yaklaşımı, hatası veya basiretsizliği olmamıştır uzun yıllar boyunca. Türkiye’nin uluslararası ilişkiler bağlamında dış ilişkilerinde ve özellikle komşularına olan yaklaşımında iki ana düstur ve kırmızıçizgisi vardır. Bunlar daha Milli Mücadele’nin başlangıç aşamasında son Osmanlı Mebusan Meclisi toplantısında Mustafa kemal’in arkadaşları tarafından dünyaya duyurulan Misakı-Milli ve mücadelenin hemen sonrasında Mustafa Kemal Atatürk tarafından bütün dünyaya duyurulan “Yurtta sulh, cihanda sulh.” ilkeleridir. Misak-ı Milli ile sınırlarımız belirlenmiş, buna rağmen ince ve sabırlı bir strateji sonrasında silaha başvurmadan ve kan dökmeden Fransa ile yapılan anlaşmayla Hatay anavatan topraklarına katılmıştır. Lozan ile perçinlenen bu “milli yemin” sonrasında barış yanlısı olduğumuzun göstergesi de yukarıdaki söz olmuştur. Bütün bu yaklaşımımıza rağmen neden sorunlar yumağının içerisindeyiz ve neden bunlar yıllarca çözülemedi sorusunun düz mantıkla cevabı kolaydır; ancak bütün bu sorunlardan kurtulmanın yolu da uluslar arası ilişkileri popülist ve günü kurtarmaya yönelik girişimler değildir.

    İngiltere’nin yıllarca devam ettirdiği, neredeyse bütün sömürgeci zihniyetin de aynen tatbik ettiği prensip ise “Menfaat esastır.” üzerine oturmaktadır. “Ezeli dostum olmadığı gibi ezelden ebede düşmanım da yoktur.” prensibini her daim büyük bir ustalıkla ve açıkça devam ettiren zihniyet karşısında Türkiye’nin haklarını ve çıkarlarını koruyup kollaması gerekenler ise avam yaklaşımlarla ülkeyi sıkıntıya sokmanın yanında artık pembeleşen çizgilerin de yerle yeksan olmasına neden olmaktadır.

    Özellikle yaz döneminin yaklaştığı günlerde Ege bölgesinde karşılıklı Sirtaki oynanması, Uzo içilerek Türk-Yunan sorunlarının çözülmesi (!), barış ve kardeşlik şarkılarının söylenmesi neredeyse bir gelenek haline gelmişken hiç kimsenin aklına Yunanistan’ın yıllık bütçesinin ne kadarını askeri harcamalara ayırdığı, Kaş ve Kalkan’ın hemen burnunun dibindeki Meis adasını bile Lozan’a aykırı olmasına rağmen gözümüzün içine baka baka neden ve devamlı silahlandırdığı gelmiyor. Aynı şekilde anayasasına Ağrı Dağı’nı Ararat ve Ermenistan’ın vazgeçilmez parçası olarak koyan ve bu konuda asla taviz vermeyeceklerini açıkça ve her fırsatta dile getiren Ermenistan yöneticileri ve Cumhurbaşkanı Sarkisyan karşısında verilen tepki ise Erivan’da milli maç seyretmek ve böylece dostluğu pekiştirmek (!) şeklinde oluyor. 12 Ekim’de oynanacak Türkiye-Ermenistan futbol maçı da şimdiden sulandırılıp Ermeni Diyasporası’nın kazanç kapısı olmuş Ermeni sorunu için bir umut ve çözüm yolu olarak gösteriliyor ve kargalar da bu duruma kahkahalarla gülüyor.

    Kıbrıs adasının yerini haritada bile gösteremeyecek bir zamanların süpermarket sahibi ve “hoş” müzakerecisinden sonra ülkedeki siyasi erkin baş müzakerecisi de adayı Rumlara bağışlamanın hesabı içerisinde. Vatan toprağını alınıp satılabilecek bir meta olarak gören kafa yapısının içine düştüğü bu durum ülkeyi iyice içinden çıkılmaz sıkıntılara gark ediyor.

    Uluslararası ilişkilerin olmazsa olmaz kurallarından birisi de karşılıklılık, yani mütekabiliyet esasıdır. Son dönemde yaşanılanlar ise müsrif esnaf kafasıyla elde avuçta ne varsa sağa sola bağışlamaktan başka bir şey değil. Bu kafayla gidilirse yarın satacak bir şey bulunmaz ve orta yerde kalırsınız. Mudanya’da, Lozan’da masaya vuran ve bütün sömürgeci zihniyete kafa tutan İsmet İnönü’nün arkasında askeri güç mü vardı ki böyle hareket etti ve ülke onurunu ayaklar altına alınmaktan kurtardı. Bazen akıl ve cesaret silahtan çok daha güçlüdür. Tabii sizlerde varsa.   

   Dostlukla kalın...
Doç. Dr. Ulvi KESER

 

 Doç. Dr. Ulvi KESER
  Atılım Üniversitesi
ulvi.keser@gmail.com  

Doç. Dr. Ulvi KESER'in Sitemizde Yayımlanan Diğer Yazıları

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ-(1.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(2.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(3.YAZI)

-KIBRIS'TA KAHRAMAN BİR TÜRK KADINI

-AYŞE TATİLE ÇIKSIN; KIBRIS, ANAMUR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ   

-ANAMUR'UN SESİ RADYOSU, GERİDE KALANLAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

-RUMLAR VE YUNANLILARA NE YAPTIK, ONLAR NE YAPTILAR?

-BABUTSA İLE BAŞLARKEN

-1955-1974 DÖNEMİ KIBRIS SORUNUNDA MERSİN VE ANAMUR’UN STRATEJİK POZİSYONU

-20 TEMMUZ VE FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

___________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]