ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 
BABUTSANIN DİKENİ

      SEFERBERLİK TETKİK KURULU NEDİR NE DEĞİLDİR?

    Bu günlerde ortalık toz duman ve bilen bilmeyen herkes her konuda ahkâm kesiyor. Bugün gelinen noktada Türk Silahlı Kuvvetleri gerek Türkiye’de bazı kesimler ve malum çevreler tarafından gerekse yurtdışında bilinen şahsiyetler, kurumlar ve çevreler tarafından “tu kaka” olarak nitelendirilmektedir. Üç kuruşluk eşkıyayı ve eşkıya başını adeta göklere çıkartan malum çevreler Anadolu coğrafyasının bağrından çıkmış bu toprağın insanlarından oluşan Türk Silahları Kuvvetleri’ni hayal dünyalarının sınırlarını da zorlamak suretiyle akıl ve izan duygusuyla ifade edilemeyecek bir şekle sokmaya çalışıyorlar.

      07.01.2010'da anamurunsesi.com yazdı.

_________________________________________________________________________

              SEFERBERLİK TETKİK KURULU NEDİR NE DEĞİLDİR?

    Bu günlerde ortalık toz duman ve bilen bilmeyen herkes her konuda ahkâm kesiyor. Bugün gelinen noktada Türk Silahlı Kuvvetleri gerek Türkiye’de bazı kesimler ve malum çevreler tarafından gerekse yurtdışında bilinen şahsiyetler, kurumlar ve çevreler tarafından “tu kaka” olarak nitelendirilmektedir. Üç kuruşluk eşkıyayı ve eşkıya başını adeta göklere çıkartan malum çevreler Anadolu coğrafyasının bağrından çıkmış bu toprağın insanlarından oluşan Türk Silahları Kuvvetleri’ni hayal dünyalarının sınırlarını da zorlamak suretiyle akıl ve izan duygusuyla ifade edilemeyecek bir şekle sokmaya çalışıyorlar.

    Hele şu her derde deva 13 kişilik kötüler takımı yok mu onlar hiç utanma, sıkılma duygusu yaşamadan ofsayt pozisyonundan karnıyarık yapımına, çocuk bakımından Club Med Projesi’ne, demokratik açılım (!) fiyaskosundan Ermeni konusuna, Ekümenik davasından kozmik odaya kadar her şeyi bilenler grubu olarak ortalıkta salınıp duruyorlar ve o TV kanalından bu gasteye (gazete değil dikkat) koşturup arzı endam ediyorlar. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bu garabetler ABD Utah çıkışlı ve Seferberlik Tetkik Kurulu eksenli son ince ayar çalışmasında saçmalama yarışında Nirvana’ya ulaştılar doğrusu ve akıl izan sahibi insanlar yanında sabır taşını bile çatlatacak zırvalarla insanların beyinlerini yıkadılar ve hala da aynı utanmazlıkla devam ediyorlar. O zaman salim kafayla doğruları ortaya koymak da bize düşüyor;

    I- Seferberlik Tetkik Kurulu yasadışı bir oluşum değildir, bir yeraltı örgütü hiç değildir. Seferberlik Tetkik Kurulu Türkiye Cumhuriyeti devletinin meşru hükümeti tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak tesis edilmiş, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde ve doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanı’na bağlı yasal bir devlet kurumu olarak faaliyette bulunan devletin kurumlarından birisidir.

    II- Seferberlik Tetkik Kurulu gizlice, devletin hükümetine ve sorumlu makamlara haber verilmeden kanunsuz bir şekilde kurulmuş bir kurum değildir. Seferberlik Tetkik Kurulu Adnan Menderes hükümeti döneminde ve 27 Eylül 1952 tarihinde Millî Savunma Yüksek Kurulu kararıyla kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin meşru ve resmi hükümeti tarafından bilinen, kabul edilen ve onay almış bir kurumudur.

    III- Seferberlik Tetkik Kurulu tarafından yürütülen gayrı nizami harp kavramı beyinsel kapasiteleri sınırlı garabetler tarafından algılandığı gibi bir anlam taşımaz. Gayrı nizami harp gayrı kanuni harp demek değildir. “Gayri nizami harp” olarak bilinen ifade, “Seferde düşman gerisinde kalarak veya çeşitli usullerle düşman gerisine sızarak, düşman gerisinde kalan halkla beraber silahlı kuvvetlerin harekâtını desteklemek veya mukavemeti tek başına üstlenerek kurtuluşu sağlamak maksadıyla yapılan ve uygulamada özellikleri olan bir harp türüdür.” Türk Silahlı Kuvvetleri’ne özel harp çerçevesinde verilen görev ise gayri nizami harptir.

    IV- Seferberlik Tetkik Kurulu bünyesinde bulunan gayri nizami kuvvetler ise gayri kanuni kuvvetler değil, devletin bilgisi, onayı, müsaadesi dâhilinde Türkiye Cumhuriyeti devleti adına Türk Silahlı Kuvvetleri personelinden seçilmiş askerler tarafından yürütülen bir savaş türüdür ve bu birlikler özel olarak eğitilmiş gayri nizami harp unsurlarının gerektiğinde eğitilmesi, yönetilmesi, teşkilatlandırılması dâhil her konuda uzmanlaşmış, teknik ve özel görevleri bilfiil yapacak şekilde yetişmiş askeri personelden kurulu birliklerdir.

    V- Burada dikkat edilmesi, unutulmaması ve kör gözüm parmağına hesabı bilmeyenlere, anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere verilmesi gereken mesaj ise “bu personelin barışta gördüğü özel eğitim ve tatbikatlar dışında hiçbir yetki, görev ve sorumluğu olmaması ve kendilerine hiçbir malzeme, silah ve mühimmat verilmemesi, ayrıca herhangi bir ödeme yapılmayacağı” hususudur. Dolayısıyla Seferberlik Tetkik Kurulu bünyesinde meşru görevlerini ifa etmekte olan askeri personelin görev ve sorumlulukları dışında herhangi bir faaliyette bulunmaları söz konusu değildir, mümkün değildir ve böyle bir durum yasalar önünde doğaldır ki suç teşkil eder.

    VI- Seferberlik Tetkik Kurulu bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi onayı, müsaadesi ve onayı sonrasında 1958–1974 yılları arasında Kıbrıs’taki mukavemet hareketinin örgütlenmesinde ve Kıbrıs adasında Kıbrıs Türklerinin Kuvayı Milliye Mücadelesi sırasında faaliyette olan Türk Mukavemet Teşkilatı, 1980 yılında Diyarbakır’da kaçırılan THY uçağındaki rehinelerin kurtarılması operasyonunda ve daha sonra da Güneydoğu’da PKK terör örgütüne karşı yürütülen iç güvenlik harekâtında görev yapmıştır ve bu faaliyetler dışında HİÇBİR faaliyetin içinde olması söz konusu değildir.

    VII- Seferberlik Tetkik Kurulu’nun faaliyetlerini kendisinden örtülü ödenek çerçevesinde para talep eden dönemin Genelkurmay Başkanı’ndan öğrendiğini belirten eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’in bu konuyla ilgili olarak 1977 yılında yaptığı ve basın-yayın organlarında sıkça gösterilen “Bu durumu öğrenince dehşete kapıldım, irkildim.” ifadeleri ise ne yazık ki gerçekleri YANSITMAMAKTADIR. Çünkü bu tarihten 3 yıl önce, yani 1974 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e Genelkurmay’da verilen bir brifingde Ecevit Seferberlik Tetkik Kurulu ile ilgili olarak değerlendirilmiş ve kendisi de o gün orada bulunan 7 kişinin de belirttiği üzere “Millî bir hizmettir. Millî bir vazifedir. İhtiyacın millî kaynaklardan karşılanmasına prensip olarak taraftarım. Taşınmayacak bir yük değil, örtülü ödenekten verilir. Telsiz isteyelim, ihtiyacı belirleyin ve bana verin." demiştir. Konuyla ilgili olarak 4 Aralık 1990 tarihli gazetelere bakılabilir.

    VIII- Seferberlik Tetkik Kurulu’nu 1952 yılına kadar, yani kurulduğu güne kadar araştırmak sadece bu kurumun ne kadar zor, fedakârca, kahramanca ve vatan için mücadele ettiğini, özellikle Kıbrıs adasında toprağı vatan yapan insanlarla nasıl kahramanca savaştığını, bu uğurda hayatını kaybeden Asaf Elmaz’ı, kahraman Hikmet Rezvan’ı, yaşayan son Kuvayı Milliyeci Ahmet Oğuz Kotoğlu, merhum Reşat Yavuz kaptanı, Ali Levent’i, kahraman Bereketçiler Celal ve Vehbi Mahmutoğlu kardeşleri, Ali Conan kod isimli TMT Bayraktarı ve Bozkurt Ali Rıza Vuruşkan’ı, Kıbrıs Türklerinin Baba ve Komutan olarak bildikleri Kemal Coşkun kod isimli Bayraktar Kenan Coygun’u, İsmail Tansu’yu, Mehmet Özden’i, Macit Aydınova’yı, Mehmet Karamehmet’i, Ziya Rızkı, Kemal Şemi, Aziz Fedai, Halit Kazım’ı, Nevzat Uzunoğlu, Yılmaz Bora, Vural Türkmen, Alpay Mustafa, Mehmet Tremeşeli gibi pek çok isimsiz kahramanı kamuoyuna yansıtmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu da Orhan Veli’nin “Neler yapmadık ki bu vatan için, kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik.” mısralarını hatırlatacak bizlere. Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı nedir, ne değildir hala bilmeyen varsa bu makalenin yazarı TMT mensubu aile fertleriyle guru duymaktadır ve TMT konusunda yazılmış pek çok eseri de bulunmaktadır.

    Son söz olarak Seferberlik Tetkik Kurulu yasal, meşru ve kanuni bir devlet kurumudur. Devletin kendi kalpgâhına hançer sokmaktan vazgeçmesi devletin âli menfaatleri açısından son derece önemlidir. Türk Silahlı Kuvvetleri herhangi bir kurum, kuruluş değildir ve herhangi bir siyasi partinin, ideolojinin rakibi, hasmı olarak görülmesi de ayıptır. Bu Ordu hepimizin ordusudur. Gün gelir bugün gazete ve televizyonlarda yerden yere vurduğunuz Ordu sizin can ve namusunuz için gerekebilir tıpkı bir gün yasa ve hukukun size gerekeceği gibi.

    Dostlukla kalın...
Doç. Dr. Ulvi KESER

 

 Doç. Dr. Ulvi KESER
  Atılım Üniversitesi
ulvi.keser@gmail.com  

Doç. Dr. Ulvi KESER'in Sitemizde Yayımlanan Diğer Yazıları

-EĞER YAPACAKSANIZ AÇILIM NASIL OLMALI?

-MEMLEKETİMİN HALLERİ

-EĞER…! 

 -Sayın Mehmet Ali TALAT'a Açık Mektup

 -MALAMAT MAÇÇARİS OLMAK BAŞKA NASIL OLUR Kİ?

-KÖYLÜ KIZI ADALET Mİ ADALET TANRIÇASI THEMİS Mİ?

-PORSELEN DÜKKÂNINDA OYNAYAN FİLLER

-MAGAZİN KÜLTÜRÜ İLE DIŞ POLİTİKA

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ-(1.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(2.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(3.YAZI)

-KIBRIS'TA KAHRAMAN BİR TÜRK KADINI

-AYŞE TATİLE ÇIKSIN; KIBRIS, ANAMUR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ   

-ANAMUR'UN SESİ RADYOSU, GERİDE KALANLAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

-RUMLAR VE YUNANLILARA NE YAPTIK, ONLAR NE YAPTILAR?

-BABUTSA İLE BAŞLARKEN

-1955-1974 DÖNEMİ KIBRIS SORUNUNDA MERSİN VE ANAMUR’UN STRATEJİK POZİSYONU

-20 TEMMUZ VE FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

___________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]