ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 
BABUTSANIN DİKENİ

      SİZ HİÇ...

    Siz hiç bakkaldan alışveriş yapacağınız zaman insanların etnik kimliğini öne çıkartıp ‘Acaba bu bakkal nerelidir, Diyarbakırlı mıdır, yoksa Muğlalı mı?’ diye düşündünüz mü? Sizin hiç pazardan ıspanak alacağınızda ‘Acaba bu kara bıyıklı pazarcı nerelidir, Trabzonlu mu, yoksa Kahramanmaraşlı mıdır?’ dediğiniz oldu mu? Siz hiç bir paket sigara almaya gittiğinizde büfecinin nereli olduğunu merak edip ‘Acaba bu büfeci Ağrılı mı, yoksa Edirneli midir?’ diye merak ettiniz mi? Siz hiç ev aradığınız günlerde kiralayacağınız evi değil de ev sahibinin nereli olduğunu öncelikleriniz arasına aldınız mı? Acaba siz herhangi bir sağlık sorununuz için hastaneye gittiğinizde sizi muayene edecek doktorun tıbbi uzmanlık ve bilgisinden önce onun nereli olduğunu öğrenmeye çalıştınız mı?

       07.02.2010'da anamurunsesi.com yazdı.

_________________________________________________________________________

               SİZ HİÇ...

    Siz hiç bakkaldan alışveriş yapacağınız zaman insanların etnik kimliğini öne çıkartıp ‘Acaba bu bakkal nerelidir, Diyarbakırlı mıdır, yoksa Muğlalı mı?’ diye düşündünüz mü? Sizin hiç pazardan ıspanak alacağınızda ‘Acaba bu kara bıyıklı pazarcı nerelidir, Trabzonlu mu, yoksa Kahramanmaraşlı mıdır?’ dediğiniz oldu mu? Siz hiç bir paket sigara almaya gittiğinizde büfecinin nereli olduğunu merak edip ‘Acaba bu büfeci Ağrılı mı, yoksa Edirneli midir?’ diye merak ettiniz mi? Siz hiç ev aradığınız günlerde kiralayacağınız evi değil de ev sahibinin nereli olduğunu öncelikleriniz arasına aldınız mı? Acaba siz herhangi bir sağlık sorununuz için hastaneye gittiğinizde sizi muayene edecek doktorun tıbbi uzmanlık ve bilgisinden önce onun nereli olduğunu öğrenmeye çalıştınız mı? Siz hiç okula yazdıracağınız çocuğunuzun okul müdürü veya öğretmeninin ne kadar deneyimli, bilgili, öğrenme ve öğretme aşkıyla dolu bir insan olduğundan önce memleketin neresinden, hangi bölgesinden olduğunu öğrenebilmek için yanıp tutuştunuz mu? Siz hiç bindiğiniz taksinin şoförünün, kömür aldığınız satıcının, ilaç aldığınız eczane sahibinin, kırk yıllık gazetecinizin, kapı komşunuzun, mahalledeki kasabın, manavın, sokaktaki işportacının iyi ahlaklı, dürüst bir insan olmasından evvel onun nereli olduğunu öğrenmeye çalışıp onu memleketin herhangi bir yerinden olmasına göre anında değerlendirilip bir yafta asıp etiketlediniz mi? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç kendi ülkesinin ipliğini pazara çıkarmak için uğraşan, yemeyip içmeyip ülkeyi yedi düvele rezil etmek için uğraşan kerli felli adamlar gördünüz mü? Siz hiç kendi ülkesinin silahlı kuvvetleri için ağza alınmayacak küfürler eden, hakaretler yağdıran, orduyu aşağılayan ve bunu da sözde demokrasi adına yaptığını ileri süren gazeteciler duydunuz mu? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç kendi ülkesinin olmazsa olmaz gözbebeği silahlı kuvvetleri ve kahraman ordusu için ‘Kapatılmalıdır, feshedilmelidir.’ diyen, 1919–1922 döneminde Anadolu’da işgalci güçlere karşı verilen son derece kahramanca ve şerefli Milli Mücadele ve Kuvay-ı Milliye için ‘Üç, beş eşkıya’ diyerek aşağılayan, hiçbir şey bilmemesine rağmen her şeyi bildiğini iddia eden, utanmadan sıkılmadan TV kanalları arasında cirit atan ve her konuda ahkâm kesen, isminin önünde de Prof. Dr. ifadesi bulunan akademisyenler gördünüz mü? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç açılım yapacağız diyerek son derece iddialı sözlerle ortaya çıkan ancak aynı haftanın içerisinde başta ön protokol ve mutabakat anlaşması imzalanmış Ermenistan davasında olmak üzere Kıbrıs’ta Orams davası, İsrail’de koltuk krizi ile darmadağın olmuş bir dış siyaset çizgisini hala daha savunabilen, bunları büyük başarılar olarak gören, Kıbrıs adasının yerini haritada bile gösteremeyecek kadar acz içerisinde sözüm ona uzmanlar ve yetkililer gördünüz mü? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmi, meşru, devlet onaylı ve devlet bilgisi dâhilinde kanunlar çerçevesinde görev yapan bir kurumunu yerden yere çarpan, devletin bu son derece önemli kurumunu aşağılamak, hakaret etmek ve halkın gözünden düşürmek için paralanan bu devletin yetkilileri olduğunu gördünüz mü, duydunuz mu? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç Türk Silahlı Kuvvetleri’ne olan halkın inancı ve güveni sarsıldı diyerek yaptırılan kamuoyu yoklamalarını neredeyse zil çalarak ve ağızlarından salyalar akıtarak yorumlayan akil adamlar olduğunu biliyor musunuz? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz bugüne kadar devletin maddi manevi bütün kaynaklarını yakıp yıkan, kadın kız çoluk çocuk demeden binlerce masum insanımızın kanını akıtan ve canını alan baldırı çıplak üç kuruşluk eşkıya başının bu memleketin kurucusu, Anadolu İhtilali’nin başkahramanı Mustafa Kemal Atatürk ile mukayese edilebileceğini, böyle bir densizliğin bu ülke topraklarında yaşanabileceğini tahmin eder misiniz? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç bizzat devletin kendisi tarafından şehit ve gazi ailelerine verilen devletin en üst düzey onur ve övünç madalyalarının bu memleket için mücadele etmiş insanların teröristlerle aynı kefeye konulmaktan ve şaşalı törenler düzenlenmesinden duydukları üzüntüye bağlı olarak bizzat şehit aileleri ve gaziler tarafından reddedildiğini, yerlere savrulduğunu görüp duydunuz mu? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduğunda üzüntümden ağladım.” diyen bir kafa yapısını daha önce görüp duydunuz mu? Aynı kafa yapısının hala daha KKTC Cumhurbaşkanlığı yapabileceğini, yıkmaya çalıştığı cumhuriyetin bir numaralı siyasi erki olarak görev yaptığını ve Nisan 2010 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yıkmaya uğraştığı ve kurulduğunda ağladığı ülke için yeniden aday olabileceğini görüp duymuş muydunuz? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Siz hiç Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy tarafından ortaya atılan son derece sinsi ve uzun vadeli Akdeniz Birliği, namı diğer Club Med Projesi kapsamında sadece Türkiye’ye değil bütün Akdeniz ve doğaldır ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik ince tezgâhlar ortaya atıldığını, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda en büyük engellerden birini oluşturan Sarkozy’nin ağır hakaretler ve aşağılamalarda bulunduğu Türkiye’yi Akdeniz Birliği içine sokmaya çalışarak AB’den uzaklaştırmaya çalıştığını, Amerika Birleşik Devletleri’nin hukukun bütün sınırlarını zorlayarak ABD’de yaşayan Rum ve Yunan asıllı Amerikalıları mahkemeye gönderdiğini ve Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Amerikan menşeli silahlar kullandığı gerekçesiyle dava açtığını ve Kıbrıs sorununda hukuki taraf olmaya çalıştığını, aynı Amerika’nın özellikle Ortadoğu’da istikrarsızlıklar ve huzursuzlukları körükleyerek (Siz Güneydoğu’da aniden başlayan ve bir anda biten çatışma ortamının kendiliğinden başlayıp bittiğini mi sanıyorsunuz yoksa? Aynı şekilde Filistin’e yardım götüren konvoyun Mısır’da durdurulması ve çatışmalar yaşanmasını sadece Mısır’ın suçu olarak mı değerlendiriyorsunuz yoksa?) Akdeniz’de, yani Kıbrıs’ta NATO adına, yani ABD adına askeri üs istediğini, bunu bütün dünya âlem bilmesine rağmen bizim seyrettiğimizi biliyor musunuz? ‘Düne kadar hayır; ancak bugün evet.’ mi diyorsunuz?

    Türkiye pozisyonu gereği yüzlerce yıldan beri sömürgeci dünya düzeninin stratejik planlarının tam orta yerinde bulunan son derece önemli bir ülkedir. Almanya’nın 5-B olarak bilinen Berlin-Belgrad-Bosfor-Bağdat-Bombay hattı ile İngiltere’nin sıcak denizlere yönelik yayılmacı planları Anadolu’nun tam orta yerinden geçmektedir. Bu ülkeyi yönetebilmek için sadece Türkiye’nin iç dinamiklerine bakmak yeterli değildir, mümkün değildir, son derece de tehlikelidir. Böyle bir pozisyonda ülkeyi yönetenlerin en çok güvenecekleri kurum ise Türk Silahlı Kuvvetleri ve bu ülke insanının etnik ve dini altyapısına bakılmaksızın onların vatan ve Atatürk sevgisidir. Türk Ordusu bu ülke için elzemdir, gereklidir, olmazsa olmazdır, tıpkı yarın size de gerekecek olan hukuk gibi.

    Dostlukla kalın...
Doç. Dr. Ulvi KESER

 

 Doç. Dr. Ulvi KESER
  Atılım Üniversitesi
ulvi.keser@gmail.com  

Doç. Dr. Ulvi KESER'in Sitemizde Yayımlanan Diğer Yazıları

-TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ KAPATILMALIDIR

-SEFERBERLİK TETKİK KURULU NEDİR NE DEĞİLDİR?

-EĞER YAPACAKSANIZ AÇILIM NASIL OLMALI?

-MEMLEKETİMİN HALLERİ

-EĞER…! 

 -Sayın Mehmet Ali TALAT'a Açık Mektup

 -MALAMAT MAÇÇARİS OLMAK BAŞKA NASIL OLUR Kİ?

-KÖYLÜ KIZI ADALET Mİ ADALET TANRIÇASI THEMİS Mİ?

-PORSELEN DÜKKÂNINDA OYNAYAN FİLLER

-MAGAZİN KÜLTÜRÜ İLE DIŞ POLİTİKA

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ-(1.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(2.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(3.YAZI)

-KIBRIS'TA KAHRAMAN BİR TÜRK KADINI

-AYŞE TATİLE ÇIKSIN; KIBRIS, ANAMUR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ   

-ANAMUR'UN SESİ RADYOSU, GERİDE KALANLAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

-RUMLAR VE YUNANLILARA NE YAPTIK, ONLAR NE YAPTILAR?

-BABUTSA İLE BAŞLARKEN

-1955-1974 DÖNEMİ KIBRIS SORUNUNDA MERSİN VE ANAMUR’UN STRATEJİK POZİSYONU

-20 TEMMUZ VE FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

___________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]