ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

 
BABUTSANIN DİKENİ

       SAYIN MEHMET ALİ TALAT’A AÇIK MEKTUP

    Halen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (Kakatece değil) Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyorsunuz. Hoş, temsil ettiğiniz ülkenin 15 Kasım 1983 tarihinde bütün dünya kamuoyuna duyurulması sonrasında ağladığınızı belirttiniz ve maalesef okumayan, konuşmayan, sormayan ve sorgulamayan güzel memleketimin güzel insanları sizin ağlamanızı Kıbrıs Türklerinin 1955 yılından itibaren devam eden kâbus dolu günlerinin sona ermesi ve kendilerine ait bağımsız bir devletleri olduğu için sandılar; ancak kazın ayağının hiç de öyle olmadığı hemen ardından anlaşıldı.

             03.11.2009'da anamurunsesi.com yazdı.

_________________________________________________________________________

              SAYIN MEHMET ALİ TALAT’A AÇIK MEKTUP

    Halen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (Kakatece değil) Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyorsunuz. Hoş, temsil ettiğiniz ülkenin 15 Kasım 1983 tarihinde bütün dünya kamuoyuna duyurulması sonrasında ağladığınızı belirttiniz ve maalesef okumayan, konuşmayan, sormayan ve sorgulamayan güzel memleketimin güzel insanları sizin ağlamanızı Kıbrıs Türklerinin 1955 yılından itibaren devam eden kâbus dolu günlerinin sona ermesi ve kendilerine ait bağımsız bir devletleri olduğu için sandılar; ancak kazın ayağının hiç de öyle olmadığı hemen ardından anlaşıldı. Tam olarak Sayın Talat’ın kendi sözleriyle bu durum şöyle açıklanıyor;

    “Tartışmalar yoğun biçimde sürüyordu. CTP sık sık bildiri yayınlıyor, ‘Ayrı devlet taksimdir, taksime hayır, ayrı devlete hayır’ diye. 14 Kasım gecesi saat 24 gibi CTP Parti Meclisi toplantıya çağrılıyor... Sonuçta oylama yapılıyor. Bir oyla, 13’e 14 oyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına onay kararı çıkıyor.

    Ben tabii ‘Hayır’ oyu kullandım o zamanki şartlarda. Dahası büyük mücadele verdim ‘Evet’ çıkmaması için. O gece eve döndüğümde ağladım. Hayatımda ilk kez... CTP nasıl böyle olur diye. Beni en çok üzen tutarsızlıktı. ‘Hayır’ demeliydik. Sonra ceremesi neyse öderdik. KKTC’yi ilan etmek kadar yanlış bir hareket yoktu. O zamanın uluslararası konjonktüründe Türk tarafı aleyhine ters tepeceği aşikârdı. Çünkü Kıbrıs Türk Federe Devleti pekâlâ vardı. Türk tarafı milliyetçi galeyanla kendi bindiği dalı kesecek cinsten bir karar aldı. Hem Kıbrıs Türk halkı zora sokuldu, hem Türkiye dünyada çok ağır baskılarla karşılaştı. Hesapsız bir hareketti ve akılcı değildi…

    Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor, AB’yi istiyor, o yüzden beni göreve getirdi. Varsayın ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bütün dünya tarafından tanındı. Eski zamanlardaki gibi taksim olamaz ki artık. Ne olur? Federasyon olur. İki toplumun imzasıyla değil, iki devletin imzasıyla kurulur federasyon. Sonuç değişmez. Hatta o federasyonu kurarken çok daha rahat olmaz mıyız? Oluruz. Nihai sonuç, hedeflenenden farklı olmayacak ki! Yine federal bir Kıbrıs’a ulaşmış olacağız.”

    Böylece Sayın Talat sahip çıkması gerektiği devletin bir numaralı siyasi erki pozisyonunda kendi ülkesi için bu kadar ağır, yanlış ve tutarsız düşünceler içersinde bir politikacı ve devlet adamı olarak tarihe geçecek ve tarihteki unutulmaz yerini alacaktır. 2002 yılında Türkiye’de siyasi iktidarı büyük bir meclis desteğiyle kazanan Akepe’nin de inanılmaz desteği, adada yürütülen “Çözümsüzlük çözüm değildir.” kampanyaları, ardından başlatılan sokak gösterileri ve 1940lı yıllardan bu yana Kıbrıs Türk insanının mücadelesinde önder olmuş Sayın Rauf R. Denktaş aleyhinde geliştirilen düzeysiz, seviyesiz ve çirkin kampanyalar sonrasında Sayın Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde tekrar aday olmayacağını açıklamasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Talat adeta dikensiz gül bahçesi teslim almıştır.

    Bindirilmiş kıtalar tarafından sokaklarda atılan “Bara Denktaş (Denktaş defol) sloganları, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açık hava hapishanesi oldu.” şeklinde seviyesiz yaklaşımlar (Bu arada karşılıklı sınır kapıları açıldıktan sonra bu ülkeyi açıkhava hapishanesi olarak nitelendirenlerden acaba kaç tanesi hürriyetlerine (!) kavuşmak için yurtdışında yaşamaya başlamıştır?) ve Türkiye’de gerek basın-yayın organlarında gerekse TBMM çatısı altında Sayın Denktaş’a yönelik “O gitsin 200 bin nüfuslu köyünde konuşsun. TBMM’de konuşma yapacak kadar önemli birisi midir o?” gibi düzeysiz yaklaşımlar ve zorlama, baskı, ikna (!) ve duygusal nedenlerle (Örneğin Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası mensubu öğretmenler acaba sadece vatan aşkıyla mı sokaklara çıktılar veya derste olması gereken sabileri mitinglere götürdüler?) gelişen siyasi ortam adada Sayın Talat’ın partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni de 24 milletvekili ile meclise taşıdı. Sayın Serdar Denktaş’ın Demokrat Partisi ile yapılan koalisyon sonrasında iktidara gelen Sayın Ferdi Sabit Soyer başkanlığındaki CTP hükümeti de seçim döneminde yurttaşlara vaat ettiği aradığı bütün şartları en iyi şekilde buldu. Hani derler ya bundan iyisi Şam’da kayısı.

    Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak bu kadar iddialı hazırlıklar yapan, Kurucu Cumhurbaşkanı’nı alaşağı eden ve hatta görev süresinin bitmesine henüz bir yıl olmasına rağmen Sayın Rauf R. Denktaş’a “Sizi destekleyen Ulusal Birlik Partisi iktidardan düşmüştür. Siyasi ahlak sizin de görevinizi bırakmanızı gerektirir.” mealinde açıklamalarda bulunan Sayın Talat ise bir dönem genel başkanlığını yaptığı CTP hükümeti 18 Nisan 2009 tarihinde yapılan genel seçimlerde büyük bir hezimet yaşamasına, UBP ise 26 milletvekili ile KKTC meclisinde çoğunluğu alıp tek başına iktidara gelmesine rağmen koltuğundan kalkmayı düşünmemektedir.

    Esasında burada sorgulanması gereken husus Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hiçbir iktidara ve siyasi partiye nasip olmayacak kadar geniş bir hareket serbestîsi bulan, Türkiye’den istediği her türlü desteği sağlayan, adada insanları büyük bir beklenti içerisine sokan Sayın Talat’ın müflis tüccar zihniyetiyle yıllar içerisinde ortaya attığı ve ileri sürdüğü bütün fikirlerin iflas etmiş olmasıdır. Elinde avucunda bir şey kalmayan, Hristofyas’ın vicdanına terk edilmiş Sayın Talat’ın müzakere sürecinde bir arpa boyu ilerleme kaydedemediği, kaydedemeyeceği açıktır. Ortaya attığı bütün sözde çözüm önerileri havada kalmış, Rumlar tarafından itibar görmemiş ve Hristofyas’la olan “Yoldaş” politikaları, basın-yayın organlarına yansıyan “Yoldaş” söylemleri de işe yaramamıştır.

    Gelecek yıl KKTC’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini düşünen Sayın Talat’ın bir an evvel bir çözüm sağlama düşüncesiyle kendisinin yeniden aday olması halinde tekrar cumhurbaşkanı seçilmesini garanti edecek altyapısız ve çılgınca bir tavizler silsilesi altında kalmaması en büyük temennimizdir. Kıbrıs Türklerinin hak ve hürriyetlerini hiçe sayan, temsil ettiği ülkenin kurulmasına ağladığını söyleyen, eşit ve iki egemenlik üzerine oturan ve Türkiye’nin garantörlüğü altında adada asker bulundurmasını ön şart olarak ileri sürmeyen bir cumhurbaşkanının o koltukta da, o müzakere sürecinde Kıbrıs Türklerini temsil etmekte de hakkı yoktur.

    Sayın Talat istifa etmek de bir erdemdir ve doğrusu da budur.

    Dostlukla kalın...
Doç. Dr. Ulvi KESER

 

 Doç. Dr. Ulvi KESER
  Atılım Üniversitesi
ulvi.keser@gmail.com  

Doç. Dr. Ulvi KESER'in Sitemizde Yayımlanan Diğer Yazıları

 -MALAMAT MAÇÇARİS OLMAK BAŞKA NASIL OLUR Kİ?

-KÖYLÜ KIZI ADALET Mİ ADALET TANRIÇASI THEMİS Mİ?

-PORSELEN DÜKKÂNINDA OYNAYAN FİLLER

-MAGAZİN KÜLTÜRÜ İLE DIŞ POLİTİKA

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ-(1.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(2.YAZI)

-KOSOVA PENCERESİNDEN KIBRIS VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ -(3.YAZI)

-KIBRIS'TA KAHRAMAN BİR TÜRK KADINI

-AYŞE TATİLE ÇIKSIN; KIBRIS, ANAMUR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ   

-ANAMUR'UN SESİ RADYOSU, GERİDE KALANLAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

-RUMLAR VE YUNANLILARA NE YAPTIK, ONLAR NE YAPTILAR?

-BABUTSA İLE BAŞLARKEN

-1955-1974 DÖNEMİ KIBRIS SORUNUNDA MERSİN VE ANAMUR’UN STRATEJİK POZİSYONU

-20 TEMMUZ VE FIRTINADAN ÖNCEKİ SESSİZLİK

___________________________________________________________

"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ  

 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]