BASINDA YÖRÜK
GÖÇÜ
ANAMUR
EKSPRES
GAZETESİ (18 TEMMUZ 2006 SALI)
KONUK YAZAR
Nevzat ÇAĞLAR
COĞRAFYA ÖĞRETMENİ (ARAŞTIRMACI)
ÇINAR ARIKAN ve 1. YÖRÜK GÖÇÜ ÜZERİNE
Öğretmenliğe başladığım ilk yılın yaz
tatilinde kapımızı bir çalan oldu.
Kapıyı açtığımızda karşıma bir
üniversite öğrencisi çıktı. Coğrafya
öğretmenliğinde okuyormuş. “Hocam, sizin
izinizi Çınar Arıkan sayesinde buldum.
Onda hazırladığınız, “Anamur
Monoğrafyası adlı tezin bir örneği” var.
Ben de aynı konuyla ilgili lisans tezi
hazırlıyorum. Bana yardım eder misiniz?”
dedi.
Ben önce öğrencinin kim olduğunu
sormadan “Çınar Arıkan kim? Ben onu
tanımıyorum. Benim tezim nasıl olurda
onun eline geçer?” dedim. Öğrenci, Çınar
Hoca'nın Anamur Halk Eğitim Merkezinde
Müdür Yardımcısı olduğunu söyledi.
Öğrenciye hazır teze ilave olarak yeni
bilgiler verip gönderdim. Ama Çınar
Arıkan kafamda bir soru işareti olarak
kaldı. Halk Eğitime gidip kendisiyle
tanışmak istedim. “Tatile çıktığını”
söylediler.
Şuanda görev yaptığım Tekmen Lisesi'ne
Coğrafya Öğretmeni olarak atandıktan 4–5
yıl sonra Anamur’la ilgili görüşüp
ağırlıklı folklor olan araştırmalarına
başladım. Çalışmalarımı hem sahada
kaynak kişilerden derleme yaparak
kütüphanede edebiyat taraması olarak
sürdürüyorum. Elime geçen Anamur 91 adlı
kitap, Anamur Sedir, Zümrüt Anamur, İçel
Kültürü adlı dergilerde Çınar Arıkan'ın
yazılarını buldum. Hepsinden önemlisi
Mevlüt Özhan'ın hazırladığı ‘Türkiye
Çocuk Oyunları Kültürü’ adlı önemli
eserde Çınar Arıkan adına rastladım. 0
anda Anamur adına duyduğum sevinci
anlatamam. Folklorun diğer alanlarında
Türkiye çapında hazırlanan; örnek olarak,
Türk Bilmeceleri, Anadolu Seyir1ik
Oyunları, köylerde dâhil Türk Ninni
Hazinesi, manisi gibi devasa eserlerde
ülkemizin binlerce yerleşim yerinin
adları görülürken Anamur'un bir tek
bilmecesini, ninnisini, manisini
göremediğim zaman içim burkulur,
üzülürüm.
Oysa Mevlüt Özhan’ın eserinde Anamur çok
sayıda çocuk oyunuyla Çınar Arıkan
sayesinde temsil ediliyor. Bir yandan
seviniyor bir yandan da üzülüyordum.
Sevincim Anamur folkloru üzerine
hazırladığım dosyalardan birisi olan
Çocuk oyunlarını bu sayede
zenginleştirmemdi. Üzüntüm ise, diğer
dosyalarda yalnızlığa oynamamdı. Çınar
Arıkan'ı yazılarından tanımama rağmen
yüz yüze henüz tanışmamıştık. Çünkü O,
Öğretmen Çınar Arıkan İlköğretim
Müfettişi olmuş Bingöl'den sonra
Konya'da görev yaptığını duymuştum. İki
yıl önce Anamur Halk Kütüphanesinde
karşılaştık. Kendisi Anamur'da görev
yaptığı sıralarda birçoğu bu kitapta
bulunan “Yörüklerle ilgili masal, hikâye,
fıkra derlediğini bunları diğer
çalışmalarla birlikte bir kutuda
topladığını” söyledi. İşte Çınar Arıkan
o kutuyu iki yıl sonra, açarak yıllar
önce biriktirdiği Anamur'un özgün
kültürel değerlerini: “Yörük Göçü” adlı
eserde toplamış. Anamur'a ve Türk
Kültürüne hizmet ederek bizlerle
paylaşmış. Eserdeki bazı hikâyeler
önceki yıllarda İçel Kültürü, Anamur
Sedir Dergisinde yayımlanmıştır. Hasret
Türküsü, Yörük Göçü, A Devem gibi.
Hasret Türküsü ve A Devemi unutamam...
Özellikle Hasret Türküsü'nü hepimizin
bilmesi gerekir. Günümüzden 80–90 yıl
önce Anamur'a yerleşik olan Bahşiş
Yörükleri yaylaya göçmeden önce göç
katarının önünde bulunan başına başlığı
takılmış, süslü, heybetli, “Beserek”
devesini çekmek için Yörenin en güzel
Yörük kızını seçerlermiş. Bu en güzel
kız, o yılın yaylagüzeli olurmuş. İşte
Hasret Türküsü son seçilen yaylagüzeli
Suna'nın (Selvinaz ve Mümine adıyla
tespit ettik.) aynı köyden Tuna'ya ait
aşkını, Tuna'nın Suna'ya kavuşamamasını,
acıyı anlatır. O dönemlerde
Sarıveliler'de yaşayan “Fil Ahmet” adlı
halk ozanının Tuna'nın derdine derman
olmak için yazdığı Suna ve Tuna Türküsü
dillerden dile dolaşır.
Tunam ben vuruldum yapış elimden,
Çöz önceği, kan olmasın belimden
Ben kaldım da, sen de kalma yolundan,
Göç çekip geldiğim yollar ağlasın.
Al kırmızı, gök önceğin nakışı,
Yaylaya göçerken, keklik sekişli
Sana derim sana, zinhar yokuşu
Gök öncekli,
bahşiş kızı geçti mi?
Ermenekli yazar Mustafa Ertaş,
Torosların Gönül Güneşi “Karacaoğlan”
eserinde Yayla Güzeline geniş yer
verilmiş. Arıkan, “A Devem” de
Karalarbahşiş Yörüklerinden Emine kızın
elinde büyüttüğü devesinin Zinhar
Yokuşunda ölmesi üzerine yaktığı yakımı
anlatır.
Sarı löküm de bağdan boşanır, boşanır
Ala bağlısı da yere döşenir, döşenir
Lökümün gız ablası da gütmeye üşenir,
üşenir
Vefasız yolda
goydun da beni a devem oy. oy.. oy...
Kitaptaki hikâyelerden olan Aşşacık
Anamur'un uzak dağ köylerinden
Boğuntu'da geçer. Çınar Hoca; benim
yıllardır kafamda tasarladığım Anamur'un
köylerinde insanların toprakla olan
mücadelesi ve toprağın oluşturduğu
geleneğe adeta giriş yapar.
“Dibeklerde darılar, buğdaylar döğülerek
keşkeklik hazırlanır. Kurutulmuş
biberler sorkuşlarla dövülüp toz biber
haline getirildi. Domates kurutulup,
patlıcan, fasulye, biber iplere
dizilerek evin önündeki çardaklara
asılır, kurumaya bırakılır.” Kitapta
daha birçok hikâye, fıkra akıcı bir
dille anlatılır. Anamur Yolları Gayrak
Çakıllı, Yılanların Aşkı, Kaçakçılar,
Yörük Koca...
Halk Kültürü üzerine değerli
araştırmaları bulunan Silifkeli Prof.
Doktor Ali Berat Alptekin (Selçuk
Üniversitesi Öğretim Üyesi) bir önsöz
yazmış.“Bugünkü yeni nesil yavaş yavaş
öz değerleri unutuyor, ayakta yiyor,
içiyor, uyuyor... Oysa Çınar Arıkan
Hoca'nın kitabında Anamur halk Mutfağını
buluyorsunuz. Keşkek, Yahni, Bulamaç...”
(Önsözden)
Yörük Göçü’nün en güzel kısımlarından
birisi de kitabın sonuna eklenen
hikâyelerde geçen Anamur'un yerel
kelimelerinin bulunduğu sözlük olmuş.
Avlağa, curculak, ficileme, kepertmek...
Alptekin Hocanın dediği gibi kültürel
değerlerimizin yozlaşıp, eriyip gittiği
şu zamanda böyle eserlerin çıkması
önemli gelişmedir. Çınar Arıkan
Anamur'da bu çalışmalara 15–20 yıl önce
başlamış. Keşke bu yıllarda birkaç
araştırmacı daha eklenerek derleme
çalışmalarını Anamur'un tamamına
yaygınlaştırıp yapabilselerdi.
Bugün Halk Kültürü derlemelerinde yılın
değil, bir günün dahi önemi büyük. Her
geçen gün masal anlatan, uzun hava
söyleyen, ninni söyleyen yaşlılarımız
ölmekte.
Gün ışığı görmeyen değerlerimiz mezara
gitmektedir.
Çınar Arıkan'dan yeni eserler bekler,
darısı bizim başımıza diyerek
bitirebiliriz.
|