|
BASINDA YÖRÜK
GÖÇÜ
HAKİMİYET
GAZETESİ
*Yörük Göçü Hikâye Kitabının
eğitimci/yazarı Çınar ARIKAN bu haftaki
Pazar röportajımızın konuğu,
sorularımıza içtenlikle cevaplar verdi.
Zevkle okuyacağınızı düşünerek sizi
yazarımızla baş başa bırakıyoruz.
— Yörük Göçü kitabı sizin ilk kitabınız
olsa gerek. Nereden çıktı böyle bir
kitabı hazırlamak?
—Yörük Göçü kitabı benim ilk kitabım.
Ancak daha önce yayınlanmış olan Milli
Kültür Sempozyumu Bildirileri–2 ve
Türkiye Çocuk Oyunları Kitaplarında bana
ait bölümler yer almıştı. Bağımsız
olarak çıkardığım ilk kitap demek doğru
bir tanımlama olur kanaatindeyim. Yörük
Göçü adlı hikâye kitabı benim yıllardır
düşlediğim bir çalışma idi. Çeşitli
dergi ve gazetelerde daha önce Halk
Kültürü ile ilgili yaptığım
araştırmaları yayınlamıştım.
Yayımlandığı dönemde bunlar büyük ilgi
görmüştü. Bu ilgi beni Halk-Yörük
Kültürünün hikâyelerini araştırmaya ve
yayınlamaya yönlendirdi. Yörük Göçü
Hikâye kitabında yer alan: "Hasret
Türküsü, A Devem, Yörük Kızı Geçti Mi?"
İçel Kültürü dergisinde, "Adamdaş"
Zümrüt Anamur dergisinde, "Kaçakçılar ve
Cocaların Düdük Hikâyesi" Anamur Sedir
Dergisinde yayımlanmıştı. Yörüklerin
hayatları ile ilgili yayımlanan bu
hikâyelere yenilerini ekleyerek bir
kitap halinde düzenlemek isteği bu
eserin ortaya çıkmasına yol açtı. Bir de
sözlü edebiyatımızın gün ışığına
çıkarılmadığı takdirde kaybolup gideceği
ve bunların yazılı hale getirilmesi
gerektiği düşüncesi bizi böyle bir
kitabı hazırlamaya yöneltti. Böylece
Yörük Göçü Hikâyeleri ortaya çıktı.
HAKİMİYET
Yörükler, Türkiye'nin pek çok yerinde
yaşarlar. Ama kitabınızdaki geçen
hikâyelerin pek çoğu Anamur'a ait. Neden
Anamur Yörükleri?
ARIKAN
Yörükler, Türkiye'nin pek çok yerinde
yaşarlar. Bu doğru bir tespit. Ancak bu
kitabın yazarı olarak benim de Anamurlu
olduğum gözden uzak tutulmamalıdır.
Benim babam orman muhafaza memuruydu.
Onun tayini değişik yerlere çıktıkça
çocukluğumdan itibaren Akdeniz
bölgesinde Torosların zirvelerinde
kurulmuş değişik köy ve yaylalarda
ikamet etmek mecburiyetimiz hasıl odu.
Zaten kitapta yer alan “Dalaklı” adlı
benim kendi sülaleme isminin nasıl
verildiğini anlatan bir hikâyedir. Bu
anlatımdan da anlaşılacağı üzere
dedelerimiz de Osmanlı döneminde posta
işlerini yürütmüşler. Yaylardan kış yaz
demeyip gelip geçmişler. Kendi dedem de
Anamur’un Karadere köyünde 25 yıla yakın
muhtarlık yapan ve Torosların en yüksek
yerinde yer alan ve kışın yağan karın
diğer kışa ulaşıp karıştığı Kaş Pazarı
yaylasına göçen, bir Yörük ağası imiş.
Ben 49 yaşındayım. 27 yıllık meslek
hayatımın 8 yılını Anamur dışında
geçirdim. Diğerini hep Anamur’da
Yörüklerin arasında geçirdim. Kendim de
bir Taşeli Bölgesi Anamur Yörüğüyüm.
Bilirsiniz Hikâye için bir tanımlama
yapılır. Hikâye: Olmuş veya olması
mümkün olan olayların yer, zaman, şahıs
belirterek giriş, düğüm ve çözüm gibi
bölümlerle anlatıldığı düz yazı türüne
denilmektedir. Bu tanımdan yola çıkarsak
ben Anamur Yöresi Yörükleri ile birlikte
hikâyelerin hepsini gördüm, yaşadım veya
duydum. Zaman zaman saçı sakalı ağarmış
dedelere anlatırdım, bazen bir yerel
ozanın dilinden destanları derledim.
Benim kendi kültürüm ve hayatımın büyük
bölümünün geçtiği yer olmasından ve
onları iyi tanıyıp gözlemlediğim için
Anamur Yöresi Yörüklerinin hikâyelerini
anlatım bu kitabımda. Ben tam bir Anamur
sevdalısıyım. Şimdi şu da akla
gelebilir? Acaba sadece kitabı Anamur
Yörükleri mi okumalı? Bence bu kitabı
herkes okumalı. Yörük hayatı anlatılsa
bile onlar bilindiği gibi yüce Türk
milletinin bir parçası. Milletimizin öz
değerlerini yaşatan insanlar. Yörükleri
tanımak ve bilmek her insanımızın hakkı.
HAKİMİYET
Anamur'da Halk Eğitim Müdür Yardımcılığı
yapmanız bunda etkili oldu mu?
ARIKAN
Halk Eğitimi Merkezleri günümüzde
çeşitli kurslar düzenleyen kurumlar
olarak faaliyetlerini sürdürmekteler.
Bence bu kurumların asıl
fonksiyonlarının kültürel olması
gereklidir. Faaliyetlerinin bir kısmını
araştırmaya ayırsalar daha yararlı bir
hizmet yapmış olurlar kanaatindeyim. Ben
folklor derlemelerine Anamur’un Malaklar
Köyü-Kadılar Mahallesi okulunda görev
yaparken başlamıştım. Folklor
derlemelerimi Mersin Halk Eğitimi
Merkezi Müdürlüğü yayın organı İçel
Kültürü dergisinde yayımlamaktaydım.
Halk Eğitim Merkezi müdür yardımcılığı
kadrosuna müracaat ettiğimde İl HEM
Müdürü Hilmi DULKADİR Bey benim kültürel
çalışmalarımı yakından bildiği için
ilgililerle görüşüp, benim bu kadroya
atanmam konusunda yardımlarını
esirgemedi. Yani benim Halk Eğitime
atanmama çalışma yaptığım folklor
derlemeleri sebep olurken, Halk eğitime
atanmam benim bu yönde daha çok
araştırma yapmama fırsat yarattı. 7
yıllık Halk Eğitim görevimde Anamur’un
her köyüne gittim ve sayısız derlemeler
ve araştırmalar yaptım.
HAKİMİYET
Kitap ne kadar sürede hazırlandı?
Hikâyeleri oluştururken zorlandınız mı?
ARIKAN
Kitap uzun yılların birikiminin bir
sonucu olarak ortaya çıktı. Bunu
müfettişlik görevine başladığım 1999
yılının 10 yıl gerisine kadar
götürürsek, ortalama 20 yıllık bir
süredeki araştırma ve tecrübenin sonucu
diyebiliriz. Daha önce belirttiğim gibi
kitapta yer alan birkaç hikâyemiz
dergilerde yayımlanmıştı. Diğer
hikâyelerin bilgileri de hafızamızda ve
notlar hailinde mevcuttu. Önemli olan
bir yerden başlatıp bunu yazı diline
dökmekti. 2005’in ekim ayında başladığım
kitap çalışması 2006 Nisan ayı
ortalarında bitti. Kapak ve iç çizim
düzenleme çalışmaları da 30 gün kadar
sürdü ve Mayıs 2006’da yayımlandı.
Hikâyeleri oluştururken zaman zaman
zorlandığımı söyleyebilirim. Bazılarının
yazımı hiç de kolay olmadı. Anamur
Yolları Gayrak Çakıllı adlı hikâyemizin
Osmanlı Dönemi Balkan Savaşlarında
bacağını kaybeden Kanuni Ahmet Çavuşu
anlatıyordu. Tarih bilgisi olmadan bu
hikâyeyi bir şekilde yazmak doğru
olmazdı. Son iki yüz elli yıllık tarihi
gözden geçirdik ki hikâyemiz doğru ve
tarihi bir zemine oturabilsin. Yine Gök
Kargayı Guru Ağaçta Dududular da aynı
şekilde. Dalaklı hikâyesi de yine aynı
şekilde. Hikâyelerin yer, zaman ve
şahıslarını olayların yanı sıra doğru
olarak belirlemek beni zorlayan
konuların başında geldi. Tabi ki ayrıca
kitabın okuyucu tarafından beğenilip
beğenilmeyeceğinin yazım aşamasında
insan üzerinde stres yaratan önemli
etkilerden birisi. Şükürler olsun ki
okuyuculardan çok olumlu mesajlar
almaktayım.
HAKİMİYET
Kitabınızın ismi neden Yörük Göçü?
ARIKAN
Bu sorunuzu kitabımın ön sözünde yer
alan “Neden Yörük Göçü“ adlı bölümle
cevap vermek istiyorum. Anamur yöresi
insanları, soy olarak Anamur’a gelen
Oğuzların Üç Oklar Boyunun Denizhan
koluna dayanır. Bunlar Gülnar üzerinden
gelerek yerleşmişlerdir. Anamur,
Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat
tarafından görevlendirilen komutan
Mübarezeddin Ertokus Bey ve manevi
önderlerden Şıh Ömer
tarafından
1228 yılında fethedilmiş olan bir Türk
ve Türkmen yurdu olarak bugünlere
gelmiştir. Kışın Anamur sahillerini
kışlak olarak kullanan Yörükler, yaz
gelince Toros Dağlarının karlı
zirvelerine göç ederler. Kaş, Saren,
Abanuz, Halkalı, Kervan Alanı, Akpınar,
Adamdaş, Türke, Özlügöl, Barem, Elbalak,
Barçın, Kışla, Evcialanı, Koyuncualanı,
Kaysan, Kozağac, Çoğoluk, Tersekan,
Ardıç, Çamalanı, Çamurlu, Kaş Pazarı
yaylaları Yörüklerin gelişi ile
canlanır. Dağın taşın, ağacın, toprağın
yüzü güler. Baharla birlikte koyunlar,
kuzular, büyük baş hayvanlar, keçiler,
tekeler, oğlaklar öne katılır, ala kilim
atılmış ve yükletilmiş develerle
yaylalara gidilir. Hayvanların bir kısmı
yaylalarda inlerde yatar, ağıllarda
barınır. Bakımları ise başka bir
alemdir. Oğuzların Anadolu'ya gelip, bu
toprakları Türklüğe ebedi yurt
yapmalarından bu yana; töre, gelenek ve
görenekleri, kıyafetleri, yapı,
davranış, hürmet, saygı,
misafirperverlikleriyle, şehrin o çılgın
yaşantılarını hiç umursamayan Yörüklerin
hayatı; binlerce yıldır süre
gelmektedir. Bu insanlar Torosların
gerçek sahipleridir. Bu insanlar için
yayla; yaşlı olanlarına sağlık, genç
olanları için de sevda demektir. Bu
insanlar, Taşeli'nin ladin, katran,
kekik, sümbül kokan yaylalarında, karlı
dağ yamaçlarına, beyaz bulutlara eşlik
ederek mutlu bir hayat sürerler.
Anamur’da hikâyeler ve türküler
yüzyıllardır süren yayla göçleri
sırasında ortaya çıkmıştır. Bu yüzden
kitabımızın ismini
YÖRÜK GÖÇÜ olarak koyduk.
Yörük Göçü; gerçek, arı, duru, temiz,
folklorik, kültürümüzü anlatan bizim
hikâyelerimizdir. Bizi diri tutan,
birbirimize bağlayan ortak değerlerimiz,
dilimiz, inancımızdır. Ömrünün büyük bir
bölümü yaylarda geçen, Taşeli
Yaylaları’nın her yerini görmüş bir
insan olarak, bu hayatı ve yaşananları
kitabımda okuyucularla paylaşmak
istedim.
Milletimizi millet yapan kültürel
değerlerimizi gün ışığına çıkarıp ve bu
değerleri yaşattığımız sürece, Türk
Milleti’ni çağlar üzerinden sıçratarak
yepyeni ufuklara taşımak daha kolay
olacaktır. O zaman önümüzdeki yıllar
Türk Milletinin olacak ve hiç kimse bu
necip milletin bileğini bükemeyecektir.
Bu eserle yöre kültürüne bir nebze
katkıda bulunabilirsem kendimi huzurlu
hissedeceğim.
HAKİMİYET
Yörük Göçü'nde 22 tane hikâye yer
alıyor. Bu hikâyelerin büyük bölümü de
tarihler verilerek hazırlanmış.
Hikâyeleri hazırlarken, yazılı
kaynaklardan mı derlediniz yoksa sözlü
kültürle mi oluştu?
ARIKAN
Aslında
bu konuya biraz önce ben değinmiştim.
Ben derlemeleri yaptım, kasetlere aldım,
bir kısmını da bizzat kendim yaşadım. Bu
hikâyelerin birçoğu eskilerde halk
arasında sözlü olarak anlatılırdı.
Yazılı kaynaklardan sadece tarihleri
doğru koyabilmek adına yararlandık.
Hikâyelerin hepsi özgün ve bana aittir.
Ancak yeni yetişen nesil bunları unuttu.
Sözlü kültür hazinelerimiz yıllar içinde
kaybolup gitmektedir. Bunların
derlenmesi yazılı kültüre aktarılması
gereklidir. Büyük önderin dediği gibi
benliğimizi bilmek zorundayız. Gazi bu
konuda şöyle demişti: “Milli benliğini
bulmayan milletler başka Miletlerin
avıdır.” Kültürümüzün kaybolmaması için
tarihi zaman, mekân ve gerçeğe yakın
şahıs ve kahramanlarda belirterek biz
bunlar sözlü kültürden yazılı kültüre
aktardık.
HAKİMİYET
Kitapta geçen hikâyelerin hemen hemen
hepsinde yerel dil kullanılmış. Bu
dilleri günümüz Türkçesi ile vermek
yerine yerel dili kullanmışsınız ve
Dipnot bölümünde de bu kelimelerin
anlamlarını vermişsiniz. Neden böyle bir
yol seçtiniz.
ARIKAN
Bizim hikâyelerde kullandığımız
kelimelere yerel dil demek sanırım doğru
bir tanımlama olmaz. Bunlara ağız,
söyleyiş değişikliği demek daha doğru
olur. Bu kültürümüzün yaşayan bir
parçası olarak yörede kullanılan
söyleyiş özelliklidir. Diğer
yörelerimizde söylenmeyen birçok
kelimenin olduğu Da doğrudur. Yörük Göçü
kitabı hikâye kitabı olduğu için
kelimelerin sadece anlamları üzerinde
durulmaktadır. Ancak Yöre Kültürü ile
ilgili olarak hazırlamakta olduğum
kitapta dilin ve kelimelerin yapısı ve
etimolojik özellikleri üzerinde de
durulacaktır. Ancak şunu belirtmeliyim
ki Divanı Lügatil Türk’te bu kelimelerin
kaynakları mevcuttur. Hikâyelerde geçen
kelimeler çoğu kişiler tarafından anlam
olarak bilinmeyebilir. Okuyucuya
hikâyeden kopmadan rahat bir okuma
yapması için dipnot şeklinde kelimelerin
anlamları verilmiştir. Kitabın son
kısmında ise bütün kelimeler sözlük
şeklinde eklenmiştir. Yörede bunun
dışında daha birçok kullanılan kelime
mevcuttur. Bu kelimelerin çokluğu ise
bize Türk dilinin zenginliğini gösterir.
HAKİMİYET
Yörükler, binlerce yıllık bir geleneği
beraberinde getiriyorlar. Bu insanlar
Türkiye içinde "Başkaları" ya da üvey
evlat muamelesi mi yapılıyor. Bu
konudaki izlenimleriniz ne yönde?
ARIKAN
Yörükler öz be öz Türk’tür. Oğuz
soyludurlar. Göktürk kitabelerinde
hakanlar “Türk-Oğuz beyleri işitin!”
diyerek Türk ve Oğuz kelimelerini
birlikte kullanmışlardır. Bugün için
internet ortamında bir gezinti yapın,
Yörüklerle ilgili siteleri inceleyin. Bu
incelemeler sırasında göreceksiniz ki
“Atatürk Yörük Müydü?” şeklinde
yazılarla karşılaşırsınız. Bu yazılarda
Atatürk’ün Karaman ili yöresinden göç
eden bir Yörük ailesine köklerinin
dayandığını açıkça görürüsünüz. Yörükler
bu milletin asli unsurlarından birisi.
Mermerin en sağlam damarı. Bugüne kadar
bir ayrımcılık görmedim. Başkaları
değiliz, asıl biziz. Üvey evlat da
değiliz. Oğuzun boyundan Atatürk’ün
kanından ve canındanız. Daha fazla söze
ne hacet. Ayırım yapan, küçük gören
birileri varsa, bilinsin ki;
bilgisizlikten ve cahilliktendir.
HAKİMİYET
Yörükler içinde uzun yıllar bulundunuz?
Toplumuz içindeki bu grup sizi en çok
hangi yönleri ile etkiledi?
ARIKAN
Ben bir Yörüğüm. Uzun yıllardır onların
arasındayım. Yörükler; gerçek, arı,
duru, temiz, folklorik, kültürümüzü
yaşayan ve anlatan bizim insanlarımız.
Onların kültürü ve yaşantıları bizi diri
tutan, birbirimize bağlayan ortak
değerlerimiz, dilimiz, inancımız.
Yörüklerin hayatı; binlerce yıldır süre
gelmektedir. Bu insanlar ülkemizin
gerçek sahipleridir. Bu insanlar
hayatında en önemli iki şey göç ve
yayladır. Yala; yaşlı olanlarına sağlık,
genç olanları için de sevda demektir. Bu
insanlar yurdun birçok yerinde ve
Taşeli'nin ladin, katran, kekik, sümbül
kokan yaylalarında, karlı dağ
yamaçlarına, beyaz bulutlara eşlik
ederek mutlu bir hayat sürerler.
Yörükler sizsiniz, biziz, hepimiziz.
Gelenek, görenek, yaşantıları ve
misafirperverlikleriyle yurdumuzun hoş
insanlarıdır Yörükler...
HAKİMİYET
Binlerce yıllık bir gelenek, zengin bir
folkloru olmasına rağmen, bu insanların
yaşayışları neden çok fazla kaleme
alınmıyor. Yörükler aynı zamanda Türk
tarihinin yaşayan bireylerini
oluşturmuyor mu?
ARIKAN
Sanırım bu insanların yaşantılarının pek
fazla kaleme alınmayışı ülkemizin
yıllardır saldırıları ile karşı karşıya
kaldığımız kültür emperyalizminden
etkilenme ile
de alakalı. Kendi kültürümüzü küçük
görme, ona hor bakma gibi bir hastalığa
yakalanmışız. Yörük folkloru ve kültürü
çok zengin olmasına rağmen bir kaç
meraklının dışında pek fazla
araştırılmamıştır. Bu konuda çalışma
yapan çok az kişi vardır. Köklü
araştırma yapmak isteyenlere sayısız
kaynaklar, folklor ürünleri hazır
beklemektedir. Ancak zaman geçtikçe bu
folklor değerlerimizi bilen insanların
sayısının da azalmakta olduğunu gözden
uzak tutmamak gerekir. Ama yeni yeni
birçok program yapımcısı konunun önemini
kavramış olmalı ki Anadolu insanlarının
yaşayışı ve kültürü ile ilgili birazda
içine magazin katılan birçok yapım
TV’lerde yer bulmaya başladı. Atatürk:
“Türkiye Cumhuriyetinin temeli
kültürdür” diyor. Milli kültürümüze
değerlerimize gereken ilgiyi göstermek
ve gereken değeri vermek zorundayız. Bu
insanların yaşayışları ile ilgili birçok
yayın var ama yeterli mi derseniz,
yetersiz olduğunu söyleyebilirim.
HAKİMİYET
Son olarak Yörükler ile ilgili başka bir
çalışmanız olacak mı? Yani bu kitabın
ikincisi ve üçüncüsü gelecek mi?
ARIKAN
Sözlerimiz arasında belirttim.
Yörüklerin bir kültür kitabını
hazırlamaktayım. Bu kitap inşallah bir
yıl içinde hazır olur. Kültürel konuda
bir hayli hazırlık yaptım. Ancak şu anda
kitaplıklarda atölye çalışmalarım devam
ediyor. Konuyla ilgili kaynak ve tarihi
süreç taraması yapıyorum. Yine Yörük
Kültürünün ağırlıkta olduğu “Güçlü
İnanç” adlı romanım bitti. Hikâyelere
kaldığı yerden devam edeceğiz, bir
ikinci kitabımızda yolda. Bunu dışında
şunu da belirtmek isterim. Bize ulaşmak
isteyen görüş ve eleştirilerini
belirtmek isteyenler 0 505 265 23 87
nolu cep telefonundan ve E-posta
göndermek isteyenler de:
cinarikan1957@hotmail.com adresinden
ulaşabilirler. Bütün Hakimiyet gazetesi
okuyucularına saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
HAKİMİYET
Biz teşekkür ederiz.
|