|
DOKUMA ve
EL SANATLARI
AZIK
TORBASI
DOKUMACILIĞI
ANAMUR YÖRESİNDE
TUZ (AZIK-KAŞIK) TORBASI DOKUMACILIĞI
Bahar geldi mi Yörükler yaylalara
çıkarlar. Anadolu’ya geldikleri günden
itibaren tek geçim kaynakları olan
hayvancılığı bırakmamış olan Yörükler
Kışın sahillerde, Yazın yaylalarda, güz
mevsiminde de yayla ile sahil arasında
güzlüklerde kendilerine yurt kurarlar.
Anamur’un Bahşiş, Akcami, Malaklar,
Güleç, Ormancık, Sarıağaç, Boğuntu,
Çaltıbükü, Akine, Ortaköy, Nasrettin,
Emirşah köylerinin hayvan besleyen
insanları yaylalara göçerler.
Bir yandan boynu canlı develere yatak
yorganlar, ala çuvallar, ala heybeler
yüklenir ve yüklerin üzerine ala
kilimler atılır geceden yollara düşülür.
Bir yandan köpekler havlar, bir yandan
eşekler anırır, atlar kişner, kuzular,
oğlaklar meleşir. Göç yolarına düşülür.
Ta zirvelere otun,otlağın olduğu yerlere
kadar gidilir. Dillerde san yayla türküleri,
yaylalara varılır. Baharda yola
çıkıldığında halen yaylarda hava
soğuktur; Haziran, Temmuz, Ağustos aylan
geldiğinde havalar ısınınca kuzular,
koyunlar, keçiler, tekeler Gırklık denen
büyük makasla kırkılır. Kırkılmadan önce
koyunların suda yıkanır. Yıkamanın amacı
yünün temiz olmasını sağlamaktır.
Kırkılan yünler güzelce yayla atılır.
Yay ağacı ile bu yünler güzelce
kurutulduktan sonra atılır. Pamuk
şeklini alır. Bu yünler bölüm bölüm
alınarak kolçak (kelefe-çile) haline
getirilir.Bir kelefelik bölüm kola
takılarak eğirtmeçlerde (kirmen)
eğirilir. Kirmende ip eğirmek herkesin
harcı değildir. Bu Yörüklerde bir
ustalıktır. Kirmenlerde eğirilen yünler
ince ip haline getirilir. Yünler renk
çeşitlerine göre kelefe yapılırken
ayrılır. Siyah yünler ayrı eğrilir,
beyaz yünler ayrı. Karışık renkli ala
yünler bir ayrı eğirtmeçten geçirilerek
ip haline getirilir. Eğrilmiş yünler
yumaklanır. Yün aşamasındaki pamuk gibi
atılmış, beyaz yünlerin bir çoğu renkli
yünler haline getirilir. Allar, morlar,
yeşiller, sarı, deve tüyü renkleri,
kahverengi v.s. gibi renkler boyama
işlemleri ile elde edilir. Günümüzde bu
renkler köylere kadar gelen boyacıların
kazanlarında, boyaların içinde
kaynatılıp, suni boyalar kullanılarak
elde edilir. Boyama işleri, geçmişte ise
; dağın taşın otundan, ağacından,
kabuğundan, yaprağından, tohumundan,
köklerinden elde edilirdi. Bu boyalara
solmaz boya (tabi boya-kök boya da)
denirdi. Bu boyalarla dokunan kilimler,
azık torbaları, çuvallar, heybeler
hiçbir zaman rengini atmaz, tabi
renklerini korurdu.
Yukarıda anlatılan bütün işler;
dokunacak olan kilimlerin,
namazlağaların, çuvalların, heybelerin
ve torbaların dokunuşunda kullanılacak
olan yünleri ve iplerini elde etmek
içindi.
Tuz torbaları günlük hayattaki
ihtiyaçları gidermek için genelde ıstar
denen tezgahlarda dokunur. Dokunmakta
olan bir kilimin, bir çuvalın, bir
namazlağanın (seccadenin) ardından,
artan çözgünün üzerine, hemen bir tuz
torbası da kilim kesilmeden, devamına
dokunuverir. Tuz torbalarının yanında
kaşık torbalarının, azık torbalarının da
dokunduğu görülür.
Yörüklerin gündelik hayatı genelde
çobanlık yapmakta geçer. Bunun dışında
tarlalarda tarım işleri ile de
uğraşırlar. Öğle vakti çobanın azığı,
çiftçinin yemeği veya ekmeği bu
torbalara konularak taşınır.Bundan
dolayı azık torbası ismini alır, dokunan
torbalar. Kadınlar ev işlerinde de bu
torbaları kullanırlar. Eve alınan tuz
paketi genelde bu torbalara boşaltılır.
Torba o zaman tuz torbası adını alır.
Bir kısmına da tahta kaşıklar, çomçalar
(Kepçenin daha derin olanı) doldurulur
ve ocaklığa yakın bir yere bir
mıha(çiviye) asılır. Torbanın adı o
zaman kaşık torbası adını alır.
Yayla ve kışlaklarda daha uzun zaman
geçirildiği için kilim dokumaya zaman
vardır. Güzlüklerde ise kilim dokumaya
zaman olmadığı için ıstar tezgahı
kurulmaz. Kurulan tezgahlarda kendi
ihtiyacı veya gelinlik kızın çeyizi
olarak dokunan kilim ardından çözgüler
uzun gelmiş ise, bu çözgülerin boşa
gitmemesi için hemen tuz torbalarına
başlangıç yapılır ve kilimin ardından
bir iki tuz torbası da kilim desenleri
ile dokunuverir.
Genelde torbalar ön yüzü desenli, arka
yüzleri ise tek desen şeklinde dokunur.
Omuza asıldığı zaman insanın vücuduna
gelen alt kısım genelde desensiz veya
çubuklar şeklinde dokunmuştur. Ancak;
günümüzde turizm amaçlı yapılan
dokumalar da bu husus da değişmiş hem
torbanın arka yüzü, hem de ön yüzü aynı
kilim deseni ile dokunur olmuştur.
Bunların dışında koyun belemeyip, keçi
besleyenler de bu torbaları çözgüleri ve
arka yüzü kıl ipten, ön yüzleri ise
koyun yününden boyanmış iplerle tuz
torbaları dokurlar. Buna da kıl torba
denir. Yün torbada, kıl torbada aynı
amaçlar için kullanılır.
Modrn şehir yaşantısında bu torbalar
artık genç kızlarımızın elinde çanta
olarak taşınmaktadır. Omuzuna bağlanmış
bağcığı ile şehirde modern giyimli genç
kızların omuzlarında görürsünüz azık
torbalarını. Ama şehirdeki amacı yiyecek
taşımak değil, kızların ihtiyacı olan
para çantalarını, makyaj takımlarını,
aynasını, sigara ve çakmağını koymak
için kullanılıyor.
Bazı kızların omuzlarındaki çantalar
genelde yün olmayıp, fabrika ipleri ve
fabrika dokumaları ile üretilmiş
torbalardır.
Oysa; Yörüklerin torbaları özgün
desenli, desenlerini tabiattan ve Yörük
yaşantısından almış ve ıstarlarda
dokunmuş torbalardır.
Genç kızların omuzlarındaki torbalar
Yörük torbalarının bozulmuş,özgünlüğü
kaybolmuş, yozlaştırılmış ve azık
torbalarına göre biraz daha küçültülmüş,
torbalarıdır. Onun şehirdeki adı
çantadır. Yörüklerdeki adı ise torbadır.
Yörüklerdeki azık torbaları, tuz ve
kaşık torbalarına göre enlilik yönünden
daha geniştir. Atkıları da, çözgüleri de
azık torbalarının yünden yapılmıştır.
Keçi besleyenlerde ise çözgüler kıl
iplerden, atkılar ise yünden olur.
Heybeler genelde çift gözlü olarak
dokunur ve atlarda, eşeklerde, develerde
kullanılır. Heybeler günümüz-de ise
motosiklet heybesi olarak da
dokunmaktadır. Günümüzde binek
motosiklet olmuştur ama, Yörüklerin
heybeleri hala binitin üzerinde iş
görmektedir.
Torbalar tek gözlüdür. Heybeler ise çift
gözlü. Kilim dokuma tekniği ile dokunan
azık torbalarının yanı sıra, günümüzde
halı dokuma tekniği ile üretilen, pazara
yönelik azık torbalarını, süs
çantalarını da görmeniz mümkündür.
Çcbanın veya okula giden okul
çocuklarının kitaplarını koymak için
kullandıkları bu torbalar, boynuna veya
omuza yünden dokunmuş ve desenli bir
dokuma iple asılır. Bunlara kolan da
denir. Hayvanlar için kullanılan enli
düz kolanlara göre bu kolanlar daha dar
ve kibardır. Bu torbaların boyutları
35x50 cm. ile 45x55 cm. arasındadır.
Bazı azık torbalarının yan cephelerinde
üç sıra halinde süs tokaları
(püskülleri) bulunur. Bu süs tokaları
ise yünlürden elde örülerek azık
torbalarına dikilir.
Tuz torbalarının ağızları bazen örtülü
olur veya torbanın ağzını büzecek
genelde katlanmış ipten yapılmış büzgeç
ipi bulunur. Kullanımdan sonra bu
torbanın ağzı ya kapatılır, ya bağlanır
veya büzgeç ipi ile asıltılarak
büzdürülür.
Yörük kızlarının çeyizlerinde azık
torbasına, tuz ve kaşık torbalarının
yanı sıra birkaç kilim, heybe ve ala
çuvala da rastlanır.
Yörük kilimine bakarken tabiatın
renkleri içinde kaybolur gidersiniz.
Torbaları da dokuyan yine bu kilimlere
hayat veren Yörük kadınlarıdır. Torbalar
üzerine de kilimlerde kullandıkları
motiflerin en güzel örneklerini
koyarlar. Nakışlar bir biri ile uyumlu
olur, renk bütünlüğü korunur. Dokumak
için dokunmaz. Ahenkli bütünlüğü dikkat
edilir.
Azık,tuz ve kaşık torbalarının üzerinde
köyden köye değişen motifler vardır.
Anamur’un köylerindeki Yörük
kadınlarının dokuduğu torbaların motifli
yüzünde, eli belinde, koç boynuzu, yıldız,
keklik ayağı, muska, kurtağzı, akrep,
eliböğründe, aslan ağzı, kıvrım, putrak
gibi motifler vardır.
Günümüzde azık torbaları artık çok da
kullanımda değildir. Bağşış köylerinde
okula giden çocukların okul çantası
olarak bu azık torbalarını kullandığını
görürsünüz. Artık bu torbalar bize
geçmişimizi hatırlatan , birer uyarıcı
gibi duran şehirde evlerimizin
duvarlarını süsleyen eşyalar haline
gelmiştir.
Bir çok köyde artık azık torbaları
Yörüklerin emeğini paraya
dönüştürdükleri alınıp-satılan bir süs
eşyası haline gelmiştir. Elli YTL ile
150 YTL arasında desen , motif ve dokuma
özelliklerine göre azık torbaları alıcı
bulabilmektedir.
|