ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları
    - Kilim
    - Çul
    - Seccade
    - Şayak
    - Keçe
    - Azık Torbası
    - El Sanatları
    - Dokuma Tezgahları (Istar-Çulfalık)

 

DOKUMA ve EL SANATLARI


ÇUL DOKUMACILIĞI
 

Anamur’da dokumalar arsında Çul dokumacılığı önemli bir yer tutar. Dokumacılık Türk Milletinin geçmişinden günümüze kadar getirdiği nakışlarla, desenlerle, hayatı ile kültürel değerleri ile şekillendirdiği eserlerdir.

 

Kullanılan malzemesiyle, desenleriyle, dokuma tekniğiyle her bir ayrı bir kıymettedir.

 

Dokumalar ne için yapılır. Yöre insanı yakın zamanlara kadar dokumayı kendi ihtiyaçları için yapardı. Heybesini eşeğine veya motosikletine atmak, çulunu, kilimini yaygı olarak kullanmak, çuvalına giyecek ve ununu doldurmak, torbasına tuz ve azık koymak, çulunu yolluğunu odalara sermek, namazlağısında namaz kılmak için dokurdu. Günümüzde ticari amaçlı dokumacılık da başlamış durumdadır.

 

Anamur’da yayğın olarak yapılan kilim dokumacılığının yanında bol miktarda keçi beslendiği için keçinin kılını değerlendirmek, elde edilen kıllardan yer yaygıları dokumak ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

 

Yer yaygısı olarak dokunana çulların başında büyük olarak dokunan taban çulu en başta gelir.

 

Taban çulları sahil evlerde toprak damlı, tabanı da toprak olan evlerin içine ve yaylarda sayvant içi ile pür evciklerin toprak tabanına sermek için dokunur. Anamur’a malzemesi keçi kılıdır. Istar denilen tezgâhlarda dokunur.

 

 

Çulları birkaç çeşide ayırmak mümkündür. Bunları zeminlerine göre, kenarsularına göre ayırmak mümkündür.

 

Zeminlerine göre olan çullarda Anamur yöresinde dokunan çulun ismi “tırnak zeminli çul” olarak söylenir. Bunlar zeminleri itibari ile girilen desenlerle(bıçkılarla) karelere veya eşkenar dörtgenlere bölünmüştür. Bu dörtgenlerin orta yerinde “satranç” adı verilen kare nakışlar (yanış) bulunur.

 

Yine zeminlerine göre çullarda Anamur’da kare veya eşkenar dörtgenlerin nakışlar şeklinde oluşturulduğu çullara rastlanır. Bunlara satranç denilir ve satranç çul diye söylenir.

 

Kenarlarına göre çullarda ise Anamur’da yine eşkenar dörtgenler ile bölünen ve zemini ile aynı renkte olan çullara rastlanır. Kareler şeklinde nakışlarla çullar kenarlıklar şeklinde giden nakış sıraları ile eşkenar dörtgenlere ayrılır. Bu nakışlara Karataş denilir. Bu çulların adı ise: Karataş Çulu adını almaktadır.

 

Yine Anamur’da kenarlarına göre çullar kategorisinde kenarlarından dar bir sıra halinde işlenen nakışlarla dokunmuş çullara rastlanır. Anamur’un Akine köyünde bu desenler “ çetin ceviz”, Bahşiş köylerinde dokunan çullarda bu desenler “eğri su” adını alır. Bu çullarda orta kısımlarda desen ve nakış bulunmaz. Sadece nakışlar kenarlarda yer alır. Dört köşe çulun etrafını dolaşır.

 

Dört köşesinde ve kenar ortalarında dikenimsi bir bitki olan pıtrak denilen ve koyunun, keçinin kıl ve yünlerine değdiği anda yapışan bitkinin meyvelerinin dikenli bir şekilde tasvir edildiği kenarsulu çullara da “pıtrak çul” adı verilir. Anamur’un sarıağaç köyünde dokunmaktadır.

 

Hiç kenarsuyu olmadan dokunan çullara ise kenarsusuz çullar adı verilir. Düz sıralar halinde herhangi bir desen olmadan çul dokunmuştur.

 

Bazen dokumaya renk katması için orlon denilen yünlerin desen vermekte kullanıldığını görmekteyiz. Bu kalite düşüklüğüne yol açmakla birlikte kültürel olarak da uygun olmayan bir anlayış olarak değerlendirilir.

 

Bunun dışında Bahşiş köylerinde ıstarda yeni bir tür olarak da yün çullar ve seccadedeler dokunmaya başlanmıştır. Bunlara normal kilim deseni uygulanmakta ve cicim tekniğinde ve düz teknikte dokunmaktadır. Kilime göre insanı göz yapısına biraz daha hoş gelen bir görünümde olduğunu da söylemekte yarar var. Bu tür çullar da “yün çul” ve “yün seccade” adını almaktadır.

 

 

Anamur Yörüklerin en fazla yaşadığı bir yer olarak dokuma işini evinde artan zamanında, kışın işin az olduğu zamanlarda ve yaylalarda kurduğu tezgâhlarda geleneksel olarak sürdürmeye devam etmektedir.

 

Bahşiş köyleri Teke Türkmenlerinden olup, Afganistan da yaşayan “Bakşi” kolunun bir devamı olarak gelip Anamur’da üç köy kurmuşlardır. Diğer Bahşiş köyleri de Mersin’in değişik yörelerine yerleşmişlerdir. Yapılan araştırmalar da gelinen bölgedeki kültürel özeliklerin korunduğu ve yaşatılmaya devam edildiği, bunların dokumalara da yansıdığı ve oralarda yaşayan halkın aynı tür dokumaları yaptıkları ortaya çıkmış bulunmaktadır. Teke Türkmenlerinin dokumaları ile Bahşiş yöresinin dokumalarındaki benzerlikler çok ilginçtir.

 

Ayrıca Mardin Kızıltepe’de dokunan aynalı kilimleri ile Anamur Karalarbahşiş yöresinde dokunan “aynalı” isimli kilimlerin de bir birinin aynı olduğu tespitlerim arsındadır. Bu da güneydoğuda yaşayan insanımızın bizimle aynı olmasına ve aynı kültürel özellikleri taşıyor olmasına rağmen nasıl bir başka milletmişçesine ayrılmaya ve oyuna getirilmeye çalışıldığına verilebilecek bir kültürel cevaptır.
 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]