DOKUMA ve
EL SANATLARI
ÇUL
DOKUMACILIĞI
Anamur’da dokumalar arsında Çul
dokumacılığı önemli bir yer tutar.
Dokumacılık Türk Milletinin geçmişinden
günümüze kadar getirdiği nakışlarla,
desenlerle, hayatı ile kültürel
değerleri ile şekillendirdiği
eserlerdir.
Kullanılan malzemesiyle, desenleriyle,
dokuma tekniğiyle her bir ayrı bir
kıymettedir.
Dokumalar ne için yapılır. Yöre insanı
yakın zamanlara kadar dokumayı kendi
ihtiyaçları için yapardı. Heybesini
eşeğine veya motosikletine atmak,
çulunu, kilimini yaygı olarak kullanmak,
çuvalına giyecek ve ununu doldurmak,
torbasına tuz ve azık koymak, çulunu
yolluğunu odalara sermek, namazlağısında
namaz kılmak için dokurdu. Günümüzde
ticari amaçlı dokumacılık da başlamış
durumdadır.
Anamur’da yayğın olarak yapılan kilim
dokumacılığının yanında bol miktarda
keçi beslendiği için keçinin kılını
değerlendirmek, elde edilen kıllardan
yer yaygıları dokumak ihtiyacı ortaya
çıkmıştır.
Yer yaygısı olarak dokunana çulların
başında büyük olarak dokunan taban çulu
en başta gelir.
Taban çulları sahil evlerde toprak
damlı, tabanı da toprak olan evlerin
içine ve yaylarda sayvant içi ile pür
evciklerin toprak tabanına sermek için
dokunur. Anamur’a malzemesi keçi
kılıdır. Istar denilen tezgâhlarda
dokunur.
Çulları birkaç çeşide ayırmak mümkündür.
Bunları zeminlerine göre, kenarsularına
göre ayırmak mümkündür.
Zeminlerine göre olan çullarda Anamur
yöresinde dokunan çulun ismi “tırnak
zeminli çul” olarak söylenir. Bunlar
zeminleri itibari ile girilen
desenlerle(bıçkılarla) karelere veya
eşkenar dörtgenlere bölünmüştür. Bu
dörtgenlerin orta yerinde “satranç” adı
verilen kare nakışlar (yanış) bulunur.
Yine zeminlerine göre çullarda Anamur’da
kare veya eşkenar dörtgenlerin nakışlar
şeklinde oluşturulduğu çullara
rastlanır. Bunlara satranç denilir ve
satranç çul diye söylenir.
Kenarlarına göre çullarda ise Anamur’da
yine eşkenar dörtgenler ile bölünen ve
zemini ile aynı renkte olan çullara
rastlanır. Kareler şeklinde nakışlarla
çullar kenarlıklar şeklinde giden nakış
sıraları ile eşkenar dörtgenlere
ayrılır. Bu nakışlara Karataş denilir.
Bu çulların adı ise: Karataş Çulu adını
almaktadır.
Yine Anamur’da kenarlarına göre çullar
kategorisinde kenarlarından dar bir sıra
halinde işlenen nakışlarla dokunmuş
çullara rastlanır. Anamur’un Akine
köyünde bu desenler “ çetin ceviz”,
Bahşiş köylerinde dokunan çullarda bu
desenler “eğri su” adını alır. Bu
çullarda orta kısımlarda desen ve nakış
bulunmaz. Sadece nakışlar kenarlarda yer
alır. Dört köşe çulun etrafını dolaşır.
Dört köşesinde ve kenar ortalarında
dikenimsi bir bitki olan pıtrak denilen
ve koyunun, keçinin kıl ve yünlerine
değdiği anda yapışan bitkinin
meyvelerinin dikenli bir şekilde tasvir
edildiği kenarsulu çullara da “pıtrak
çul” adı verilir. Anamur’un sarıağaç
köyünde dokunmaktadır.
Hiç kenarsuyu olmadan dokunan çullara
ise kenarsusuz çullar adı verilir. Düz
sıralar halinde herhangi bir desen
olmadan çul dokunmuştur.
Bazen dokumaya renk katması için orlon
denilen yünlerin desen vermekte
kullanıldığını görmekteyiz. Bu kalite
düşüklüğüne yol açmakla birlikte
kültürel olarak da uygun olmayan bir
anlayış olarak değerlendirilir.
Bunun dışında Bahşiş köylerinde ıstarda
yeni bir tür olarak da yün çullar ve
seccadedeler dokunmaya başlanmıştır.
Bunlara normal kilim deseni uygulanmakta
ve cicim tekniğinde ve düz teknikte
dokunmaktadır. Kilime göre insanı göz
yapısına biraz daha hoş gelen bir
görünümde olduğunu da söylemekte yarar
var. Bu tür çullar da “yün çul” ve “yün
seccade” adını almaktadır.
Anamur Yörüklerin en fazla yaşadığı bir
yer olarak dokuma işini evinde artan
zamanında, kışın işin az olduğu
zamanlarda ve yaylalarda kurduğu
tezgâhlarda geleneksel olarak sürdürmeye
devam etmektedir.
Bahşiş köyleri Teke Türkmenlerinden
olup, Afganistan da yaşayan “Bakşi”
kolunun bir devamı olarak gelip
Anamur’da üç köy kurmuşlardır. Diğer
Bahşiş köyleri de Mersin’in değişik
yörelerine yerleşmişlerdir. Yapılan
araştırmalar da gelinen bölgedeki
kültürel özeliklerin korunduğu ve
yaşatılmaya devam edildiği, bunların
dokumalara da yansıdığı ve oralarda
yaşayan halkın aynı tür dokumaları
yaptıkları ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Teke Türkmenlerinin dokumaları ile
Bahşiş yöresinin dokumalarındaki
benzerlikler çok ilginçtir.
Ayrıca Mardin Kızıltepe’de dokunan
aynalı kilimleri ile Anamur
Karalarbahşiş yöresinde dokunan “aynalı”
isimli kilimlerin de bir birinin aynı
olduğu tespitlerim arsındadır. Bu da
güneydoğuda yaşayan insanımızın bizimle
aynı olmasına ve aynı kültürel
özellikleri taşıyor olmasına rağmen
nasıl bir başka milletmişçesine
ayrılmaya ve oyuna getirilmeye
çalışıldığına verilebilecek bir kültürel
cevaptır.
|