ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları
    - Kilim
    - Çul
    - Seccade
    - Şayak
    - Keçe
    - Azık Torbası
    - El Sanatları
    - Dokuma Tezgahları (Istar-Çulfalık)

 

DOKUMA ve EL SANATLARI


ÇULFALLIK-ISTAR

 

Çulfallık

 

Evine misafir olduğumuz Ayşe yenge çulfallık ve ıstar tezgâhlarının, tamamen ustası olmuştu. Biz bu tezgâhların ne işe yaradığın: ve nasıl dokuma yaptığını sorduk. O bize anlatmaya başladı:
 

— Şu gördüğünüz tezgâha çulfallık denir. Bu çulfallık, battaniye ve şayak dediğimiz, Yörüklerin ceket ve pantolon yaptırdıkları kumaşları dokumaya yarar.
 

Fotoğraf: Nevzat Çağlar (Çulfallık)

 

Eğrilmiş yünler yumaklanır. Yedi metre ara ile iki çivi dikilir. Bu yumaklardaki ipler çözülür. Bu çiviler arasına ipler çulfallığa göre yerleştirilir. Sonra öylece çulfallığa taşınır ve yerleştirilir. Sonra çulfallıkta bir takım işlere tabi tutularak dokunur. Yedi metre ip üzerine dokuma işi tamamlandıktan sonra kumaş çıkarılır. Dokuma esnasında yedi metre alınan ipler kısalmış ve altı metreye düşmüştür. Dokunan kumaşın şimdi ise tepilmesi gerekir. Depme işi İse şöyle yapılır: İki tane ekmek açmak için kullanılan senidin arasına top halinde dürülerek konur. Senitlerin arasında kalan kumaşa sıcak su dökülür. Bir kişi sıcak su dökerken, iki kişi ayak tabanları ile senitlerin arkasına karşılıklı oturup, ayak tabanları karşılıklı gelecek şekilde vurarak kumaşı sıkıştırırlar. Bu vuruşlar kumaşın ipleri birbirleri ile bitişinceye (Kaynaşıncaya-ipleri görünmeyinceye) kadar devam eder. Bu işlem birkaç saat devam edebilir. Artık şayak dikilmeye hazır kumaş haline gelmiştir. Kumaş ölçüldüğü zaman beş metre kalmıştır. Sıcak su kumaşa etki etmiş ve onu çektirmiştir. Yapılan bu kumaş tam bir yünlüdür. Buna keçe kumaş deseniz de olur. Kumaş kurutularak şayaklık pantolon, ceket kumaşı olarak kullanılır.
 

Çulfallıkta kumaşın dokunuşunu görmek istiyordum. Ayşe Hanım bize çulfallık başına geçip dokunuşu da gösterdi. Ona teşekkür ettik.
 

Çulfallığı meydana getiren parçaları bize tanıtmasını istedik. O da parçaları tek tek tutup göstererek bize tanıttı. Çulfallık on dört ana parçadan meydana gelmekteydi. Bunar sırası ile Cırmakan - (2 adet), Kücüler - (2 adet), Ayakçak - (2 adet), Selmin, Mekik, Trevce, Anadirek - (4 adet), Bunların ne işe yaradıklarını anlatırken parçaları tek tek gösterdi. “Cırmakanların ayakçak uçlarına bağlı, iki kat olan ip sıralarını bir birinden ayırmak için asıltıma yerleri olduğunu” söyledi. Çırmakanlarda kücü ağaçlarına bağlanmıştı. Bu kücü ağaçları iki taneydi ve aralarından ipler geçmekteydi. Sağ ayakçağa veya sol ayakcağa basıldığı zaman kücünün biri yukarı doğru, diğeri aşağı doğru hareket ediyor ve iki ip sırası tam ortadan ikiye ayrılıyordu. Bu boşluktan ise Ayşe Hanım ip dolalı mekiği bir yandan diğer yana atıyor, ip çözülerek sıralar arasına giriyor. Sonra ortasında tutamağı olan tefe ağacım yeni çözülmüş olan ip üzerine hızla indiriyor ve böylece ip sıkışıyordu. Bu iş bir kumaş bitirilinceye kadar belki on bin, belki yirmi bin defa tekrar edilmekteydi. Kücüler ve diğer yerlerin hareketlerini ayakçaklar sağlamaktaydı önemli olan ayakların ritmine, elin hareketlerini uydurabilmekti, işte o zaman çulfallık sanki bir müzikmiş gibi sesler çıkarıyor ve bu ritim içinde ortaya şayak denilen bu kaliteli, güzel kumaş çıkıyordu. Dokunan kumaşlar selinin ağacına dolanıyor. Bir karış kadar dokununca selmin ağacı yandaki vites kolunu andıran kolu ile dolandırılıyor, dolamadan sonra ipler eski sertliğini yine kazanıyorlardı.

 

Ayşe Hanım bize mekikle ilgili ilginç bir hatırasını da anlattı. “Efendim, ben bu mekiği bir battaniye dokuyup, karşılığı, olarak aldım. Bir battaniyenin sade dokuma parası bu gün elli-altmış liradır. Bu mekik şimdi elli-altmış lira değerindedir. Ama siz bir marangoza gidip bu mekiğin belki daha ucuz bir fiyata yaptırabilirsiniz. Bunun değeri ise yüz elli yıllık bir tarihi bulunmasındandır. Bu mekik benim battaniye dokuyuverdiğim kadının ebesinden kendisine kalmış.”
 

Ayşe hanımın bu sözleri üzerine mekiği alıp inceledik, ipliğin geçtiği çok küçük delik, yanlardan aşına aşma Öyle bir hale gelmişti ki küçük serçe parmak sığar olmuştu. Bu mekik dokuma tarihin birçok hadiselerinin şahidi olmuştu. Üzerinde ne izler ve hatırlar taşımaktaydı kim bilir?..
 

Çulfallıkta Neler Dokunur?
 

Çulfallıkta çeşitli dokumalar yapılmaktadır. Şayaklık kumaş, şalvarlık-pantolonluk kumaş, göyneklik-kıl habalık kumaş, darabulus kuşak, üçeteklik kumaş ile battaniye, yolluk, göklü bükmeler geçmişte ve günümüzde hâla çulfalıklarda dokunmaktadır.

 

Çulfalık tezgâhının ne zaman icat edildiğine gelince: yapılan araştırmalar bizi Orta Asya Türklerine kadar götürmektedir.

 

Çulfalık tezgâhlarında çıpıt adı verilen yolluklar Anamur’da evlerin girişlerinde, ara koridorlarında, hatta birkaç tanesi yan yana eklenip, dikilmek suretiyle odalarda yer alır.

 

Savan denilen daha ince dokunanları ise 3 metre kadar uzunlukta çulfalıkta yapılan dokumanın üç eninin bir araya getirilip birleştirilmesiyle meydana gelir. Savanlar genelde yüklük veya yataklıkların üzerine örtü olarak kapatılır.

 

Dokunan kilimler ihtiyaca yönelik dokunur. Veya eskimiş kumaşlarından çıpıtlıklarını hazırlayanlara belirli bir ücret karşılığında dokuması yapılır.

 

Kilim, seccade, heybe, çuval yastık dışları, minder, paspas, duvar süsü kilim, yaygı için kullanılan yer döşemelik kilimleri yünden dokunur. Atkı ve çözgüleri yündür. Çullar ise yünden dokunabildiği gibi, keçi kılından hazırlanan çözgü ve atkılıklarla da dokunmaktadır. Kıldan dokunan çulun adı “Karaçul” dur.

 

Bütün dokumalarda nakış ve renk uyumu ahenk içindedir. Gözü tırmalayan veya dengesiz görünüm söz konusu değildir. Üstelik geleneksel olarak dokuyanların herhangi bir örneğe bakmaları ya da kalıba göre dokumaları da söz konusu olmayıp, desen kalıbı dokuyanların yüreğinde ve beyninde kazınmış olarak bulunur. Bu da geleneksel dokumacılığın Yörükler arsında ne kadar da önemli bir yeri olduğunun da göstergesidir.

 

Ahmet Kundak'ın "denizli.net" adresinde yayımlanan çulfallıkla ilgili bir şiirini sizlere sunuyoruz.


"Dokuma Destanı


Perimin yüzünde cımbar
Dokudukça saçar amber
Pirimizdir Şit Peygamber
Ne helal mal bu çulfalık

Perimin yüzü aktır
Dokuyanın kalbi paktır
Pirimize dua haktır
Ne helal mal bu çulfalık

Tezgâhımın ipi uzanır
Bunu bilmeyen özenir
Çulfalar para kazanır
Ne helal mal bu çulfalık

Mağırlağım göğe yakın
Hakkın hikmetine bakın
Olalım Allah'a yakın
Ne helal mal bu çulfalık

Ayaklığım içi çukur
Makaralar Kur'an okur
Pirimize düd bulur
Ne helal mal bu çulfalık

Çıkrığımın ön direği
Önüne yağar kırağı
Zivittir onun marağı
Ne helal mal bu çulfalık."



Şair: Ahmet Kundak
Yazan: netmaster
Şiir Alıntı Kaynakçası:

http://www.denizli.net/modules.php?name=Siir&op=showcontent&id=3

 

Dokumada Kullanılan Tezgah: Istar

 

Kilim, halı, seccade, heybe, çuval ve çul gibi kirkitli el dokumalarının yapıldığı tezgâhların adıdır. Istar tezgâhı evlerin balkon, boş odası veya avlularında, arkaya doğru hafifçe eğik olarak, yer işgal etmeyecek ve günlük işleri engellemeyecek şekilde, dik olarak duvar diplerine yerleştirilir.

 
Fotoğraf: Nevzat Çağlar (Istar)

 

Tezgâhlar genelde ağaçtan yapılmaktadır. Günümüzde demirden yapılma tezgâhlar da yapılmış ise de yayla ve sahil arasında göçenler arsında taşınması yönünden ağaç olanlar daha çok tercih edilmektedir. Ağaçtan yapılan tezgâhların eni 2 metre, boyu 2,5–3 metre arasında değişir. Halk arasında da tezgâha "ıstar" adı verilmektedir. Kilim Anamur'un hemen her köyünde dokunmuş ve dokunmaktadır. Anamur'da yaşayan aşiret bakımından veya Oğuzların(Türkmenlerin) değişik kollarını temsil eden yerleşim yerlerinde hem Anamur hem de Türkiye genelinde kilimlerin desenlerinin birbirlerinden anlamlı farklılıklarla dokunmakta olduğuna sıkça rastlanır. Kilimler, köylerde ve yaylarda kadınlar tarafından "ıstar" denilen ilkel ve kolay taşınabilir tezgâhlarda dokunarak şekillenir. Bu tezgâhların dik veya eğik iki türü olmakla birlikte Anamur’da dikey tezgâhlar kullanılmaktadır. Argaç alt veya üst dönecek(Kücülere sarılır) denilen dikey iplik atkıların meydana getirdiği ana kasnak üzerinde, motiften motife geçilerek kilimler taraklarla sıkıştırılarak dokunur. Gerek atkı, gerek çözgü ipleri yündendir. Kök boyalarla boyanan iplikler ve yünlerle dokuma işlemi gerçekleştirilir ise zamanla bu dokumalar solmadığı gibi daha parlak ve canlı bir renklilik de kazanırlar. Bu tür dokumalar orijinal ve daha değerlidir.

 

Bir ıstar tezgâhında; İki adet özel oymaları bulunan kenar ağacı(tanık), kücü, varangelen, cumbar(cımbar-demir çivi), eğri ağaç bulunur. (bunların hepsi de ağaçtan hazırlanmaktadır). Yünleri sıkıştırmak için ıstar tarağına da ihtiyaç vardır. Gereç olarak da yün ipler kullanılır. İpleri kesmek için makas(sındı) ya da bıçak kullanılır.

 

 

Istarda, karşılıklı iki yan ağacın dışında, bu yan ağaçların alt ve üst kısımlarındaki açılmış olan yerlere (yataklara) geçirilmiş, serbestçe dönüş yapabilen, yuvarlak ve birbirine koşut dönecek ağaçlarından meydana gelir. Dönecek ağaçların (bazıların) her iki başlarında birbirine karşıt ve ters durumda delikler açılmıştır. Alt ve üst dönecekler üzerinde, dönecekler boyunca uzanan genişlikte ve derinlikte kanallar bulunmaktadır. Evin dışında veya geniş bir odada çözgü ipleriyle hazırlanan, ahşap ya da demirden yapılan çözgü çubukları üzerine yapılacak dokumanın(Kilim, halı, seccade, heybe, çuval ve çul-hepsinde farklı çözgüler gerekir) enine göre açılarak, çubukla birlikte, ıstar yan ağaçları üzerinde bulunan kanallara yerleştirilir.

 

Bazen de kanallar yerine ıstar kenar ağaçlarının üzerine dirayetli ve sert ağaçlardan yapılmış çubukların çakıldığı görülür. Bu durumda hazırlanan alt ve üst dönecek ağaçları bu kazıkların üstüne yerleştirilir.

 

Üst bazı ve alt bazının üzerine çakılmış çiviler yardımı ile hazırlanmış olan alt ve üst bazı üzerindeki çözgü iplerinin tamamen sert bir şekilde üst döneceğe aktarılması sağlanarak alt ve üsten bazı ağaçları bağlanır.

 

Bunun nedeni dokuma anında düşmeyi önlemek ve ıstar tarağı ile dokuma esnasında, atkı iplerinin sıkıştırılması sırasında iplerin sert bir şekilde durmasını sağlamaktır.

 

Dokuma yapıldıkça alt ve üst dönecekler çözülür. Dokunan kısım alt döneceğe düzgün bir şekilde sarılarak tekrar dokuma yapabilmek için yeniden bağlanması sağlanır.

 

ISTARDA DOKUNAN ÜRÜNLER

 
Istar Dokuma (Heybe) Istar Dokuma (Giyecek Çuvalı)
Istar Dokuma (Tülüce) Istar Dokuma (Azık Tuz Torbası)
Istar Dokuma (Un Çuvalı) Istar Dokuma (Paspas)


 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]