ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları
    - Kilim
    - Çul
    - Seccade
    - Şayak
    - Keçe
    - Azık Torbası
    - El Sanatları
    - Dokuma Tezgahları (Istar-Çulfalık)

 

DOKUMA ve EL SANATLARI


ANAMUR'DA KİLİMCİLİK

 

Anadolu Kilimciliği

 

Kilim, insanlığın çok eski çağlarından beri dokunan dokuma türlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Araştırmalardan şo sonuç ortaya çıkmıştır; insanlar oturdukları mekânların tabanlarını ve duvarlarını kapatmak, örtmek ve yer döşeme örtüsü olarak kullanmak amacı ile yünleri özel bir şekilde dokuyarak dokumalar ortaya çıkarmışlardır. Elde edilen yün iplerle ve ipliklerle dokumalar elde etmişledir. Bugünkü yapıldığı anlamda bir dokuma elde etmek ise bir hayli zaman almıştır. İlk dokuma tekniğini ifade etmek istersek bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte; yün iplerin birbirinin arasından bir altan, bir üsten geçirmek suretiyle örüldüğünü, daha sonra bu ipliklerin arasına yün iplikleri bağlayıp, düğümleyerek yer örtüleri ve halı yapıldığı sanılmaktadır.

 

Anamur yöresi ataları olan Oğuzlar ve Selçuklular döneminde gelişen dokuma türlerinden en önemlilerinden bir kilim dokumacılığıydı. Dokumaların ana maddesinin yün olması ve güneş, nem ve diğer dış etkilerden yünlerin çok çabuk etkilenmesi bu dokumaların çok uzun süre elde tutulamayışı sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Hele sıcak bölgelerde yünün kendisinden çıkan ve güve(yerli dilde güye) denilen özel böceklerin yiyeceğinin ana maddesinin yün olması yün dokumaları geçmişte korumayı ve günümüze örneklerinin ulaşmasını daha da güç hale getirmiştir. Buna rağmen elimize ulaşan çok eski kilimler de yok değildir. Günümüzde asifinik(naftalin) denilen özel kimyasallar kilimlerin arasına atılmak sureti ile bu böceklerin ortaya çıkmasını engellemekte, kokudan dolayı böcekler dokumaları yiyememektedirler. Anadolu’da dokunan kilimlere ait en eski örnek 16. yüzyıla aittir. Daha önceye ait kilim bulunamamıştır.

 

Önemli Bir Ürün

 

Türk Milletinin Orta Asya’dan getirdiği en önemli el sanatı kilimdir.Yörüklerinin geçmişte, hatta günümüzde bile ticaret amaçlı kilim dokuduklarını örneği pek yoktur. Yalnız kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kilim dokuduklarını, genç kızların cehiz tamamlamak için bu işi yaptıklarını görürüz. Bu demek değil ki hiç satılmaz. Elbette anlayışlar değişmiş, özel olarak para karşılığında kurs veren ve kilim dokutan şirketler, firmalar da ortaya çıkmıştır.

 

Göçebe olarak yaşayan ve koyun besleyip yün elde edebilen insanların örtü ve sergi ihtiyaçlarını kendilerinin yöntemleri ile üretmesinden daha tabi ne olabilir? Bütün göçer Türklerde eskilerden beri kilim, çuval, azık torbası, heybe İslam dini ile tanıştıktan sonra da seccade(namazlağa) dokuduklarını ve kullandıklarını biliyoruz. İşte o çağlarda başlayıp çok değerli ürünler ortaya çıkaran bu insanlar geleneksel dokumacılığa günümüzde de devam etmektedirler.

 

Orta Asya’daki diğer kavimler, Amerika’daki Kızılderililerin de kilim dokumada çok usta oldukları bilinmektedir. Günümüzde Kızılderililerin Amerika’ya büyük kuraklık sonucu Orta Asya’dan göç eden bir Türk aşireti olduğu yönünde çok kuvvetli görüşler de ileri sürülmektedir. Üstelik kilim dokuyan halklar arsında da renk ve desen benzeşmelerine çok sık rastlanmaktadır.

 

Yörükler geçimlerini keçi ve koyun besleyerek sağlarlar. Kilimlerin ana maddesinin yün oluşu, dokunan çulların bir kısmının ana maddesinin keçi kılı oluşu kilim ve çul dokumacılığının yaygınlaşmasında en önemli unsurlardan biridir.

 

Göçer olan bu insanlar dokumaları ihtiyaçlarına göre şekillendirmişler ve değişik atlar vermişlerdir. Yük, un ve kıyafet taşımak için kullanılan yün çuvallar, eşek, at ve develer için üretilen heybeler, beşiklerin üstüne atılan beşik örtüleri, yufka ekmek yaparken kullanılan hamuru açmakta kullanılan senitlerin(tahtanın) altına serilen iteği ya da sofra bezleri, taban ve duvar örtüsü olarak kullanılan kilim ve namaz kılmak için kullanılan namazlağalar en yaygın türler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yörük kilimlerinin desen uyumları, renk parlaklığı ve dokuma teknikleri kendine has ve canlıdır. Diğer milletlerin kilimlerinde ise tek düzelik vardır, canlılıkta yoktur.

 

Günümüzde kilim sadece koyun besleyenlerin kullandığı bir ürün olmaktan çıkmış, halıların üzerine evin özel bölümlerinin döşenmesinde kullanılan dekoratif bir süsleme malzemesi haline de gelmiştir. Kilimlerin en önemli özelliklerinden birisi de tamamen insan emeği ve göz nuru ile çoğu zaman özgün olarak dokunmuş olmasıdır.
 

Anamur Yöresi Kilimciliğine Giriş

 

Anamur Türkiye’mizde geleneksel el sanatlarımız içerisinde önemli bir yer tutan dokumacılıkta özellikle de kilim dokumada çeşitleri ile dikkat çeken merkezlerden biridir.

 

Anamur kilimleri esasen üzerinde bulundurduğu yanış(nakışlar) itibariyle Türkiye’mizdeki diğer kilimlerden ayrılır. Anamur yöresinde kilim üzerinde yer alan desenlere yanış da denilmez. Genelde el sanatlarında kullanılan nakış kelimesi daha sık kullanılır. Biz her ikisini de cümlemizin gelişine göre kullanacağız. Yanış deyince nakış aklımıza gelecek.

 

Anamur kilimlerinde nakışların renklerini oluşturan atkılar karşılıklı olarak geldiklerinde, bir birleri ile kenetlenir ve böylece nakış ilikleri kapatılarak dokuma işlemine devam edilir.

 

Kilimlerimizde çok değişik nakışlar kullanılmakta birlikte ana nakışlar genellikle altıgenlerden oluşur. Nakışlar tamamlanırken aralarına kısa basamaklar konulmuş, basamaklar arsında düzgün geçişler sağlanmak suretiyle nakışlara dalgalı şekiller verilmiştir. Konu ile ilgili araştırmalar yapan Hilmi DULKADİR bu yanışların kaplan postlarındaki çizgilere benzemesinden dolayı Anamur yöresi kilimlerine “Post Yanışlı Kilimler” adını vermiştir. Bu kilimlerin de altı çeşidini tespit etmiştir. Aslında Anamur yöresi kilimlerini dokuyan insanların böyle bir nitelemesi de söz konusu değildir. Hatta bu kilimlerin birçoğuna isim dahi vermemişler ana- ata mirası olarak yüzyıllardır dokuya gelmişlerdir. Ancak tabi kilimler üzerinde kullanılan nakışların her birinin bir adı ve doğada yaşayan bir bitkiyi veya bir hayvanın herhangi bir organını temsil ettiğini de gözden tutmak gerekir. Bunlar arsında keklik ayağı, koçboynuzu, yıldız, pıtrak çok yaygın olarak kullanılan yanışlardır.

 

Anamur Yöresi Kilimciliğinde Kullanılan Malzemeler

 

Anamur Yöresi kilimlerinde ham madde olarak koyunyünü ve pamuk ipliği kullanılmaktadır.

 

Koyun Yünü

 

Koyunyünleri bahar ve güz aylarında kırklık denilen özel demir makaslar ile bütün olarak hayvanların sudan geçirilerek yıkanmasından sonra kırkılmak suretiyle elde edilir. Yünler hayvanın sırtında iken canlı olarak sudan geçirildiği için bir anlamda tozundan, toprağından yıkanmış ve temizlenmiş olmaktadır. Yünler kırkım işi gerçekleştirildikten sonra ikiye ayrılır. Uzun yünler ve kısa yünler olmak üzere. Ayrılan yünler dere kenarlarında, çeşme başlarında iyice sudan geçirilerek tekrardan yıkanıp güneş altında çullar üzerine serilerek kurmaya bırakılır.

 

 

Kurutulmuş Yünlerin Renklendirilmesi

 

Atkılarda ve nakışlarda kullanılacak yünler için birçok renkte yüne ihtiyaç duyulur. Bunun için beyaz yünlerin renklendirilmesi yani boyanması gerekmektedir. Çok eskilerde kökboyacılık denilen ve yörede yaygın olarak kullanılan toprak ve ağaçların kök ve yapraklarında yünlerin sıcak su içerisinde karıştırılarak boyanması söz konusuydu. Son zamanlarda kökboyacılık ortadan kalkmış yapay ve suni kumaş ve yün boyaları ile yünler boyatılır olmuştur. Bu iş yapan birçok boyacı ortaya çıkmış mevsiminde araçları ile gelerek köylerde ve yaylalarda yün boyama işini gerçekleştirmektedirler. Halen Ermenek yöresinde kökboyacılık mevcut olup, bazı bahşiş köylüleri yünlerini kök boya ile boyatmaktadırlar. Kök boya ile boyanmış yünlerin en önemli özelliği ise yıllara meyden okuyarak renklerinde herhangi bir solmanın ve renk atmasının olmayışıdır.

 

Dokumada Kullanılan Tezgâh

 

Tezgâhlar genelde ağaçtan yapılmaktadır. Günümüzde demirden yapılma tezgâhlar da yapılmış ise de yayla ve sahil arasında göçenler arsında taşınması yönünden ağaç olanlar daha çok tercih edilmektedir. Ağaçtan yapılan tezgâhların eni 2 metre, boyu 2,5-3 metre arasında değişir. Halk arasında da tezgâha "ıstar" adı verilmektedir. Kilim Anamur'un hemen her köyünde dokunmuş ve dokunmaktadır. Anamur'da yaşayan aşiret bakımından veya Oğuzların(Türkmenlerin) değişik kollarını temsil eden yerleşim yerlerinde hem Anamur hem de Türkiye genelinde) kilimlerin desenlerinin birbirlerinden anlamlı farklılıklarla dokunmakta olduğuna sıkça rastlanır. Kilimler, köylerde ve yaylarda kadınlar tarafından "ıstar" denilen ilkel ve kolay taşınabilir tezgâhlarda dokunarak şekillenir. Bu tezgâhların dik veya eğik iki türü olmakla birlikte Anamur’da dikey tezgâhlar kullanılmaktadır. Argaç alt veya üst dönecek(Kücülere sarılır) denilen dikey iplik atkıların meydana getirdiği ana kasnak üzerinde, motiften motife geçilerek kilimler taraklarla sıkıştırılarak dokunur. Gerek atkı, gerek çözgü ipleri yündendir. Kök boyalarla boyanan iplikler ve yünlerle dokuma işlemi gerçekleştirilir ise zamanla bu dokumalar solmadığı gibi daha parlak ve canlı bir renklilik de kaznırlar. Bu tür dokumalar orijinal ve daha değerlidir.

 

Bir ıstar tezgâhında; İki adet özel oymaları bulunan kenar ağacı(tanık), kücü, varangelen, cumbar(cımbar-demir çivi), eğri ağaç bulunur. (bunların hepsi de ağaçtan hazırlanmaktadır). Yünleri sıkıştırmak için ıstar tarağına da ihtiyaç vardır. Gereç olarak da yün ipler kullanılır. İpleri kesmek için makas(sındı) ya da bıçak kullanılır.

 

Dokuma Tekniği

 

Bir alt, bir üst olarak dokunur. Dokuma şekline "yirin" adı verilmektedir. Enine ve dikey, iki ya da daha çok iplik grubunun değişik şekilleri birbiri arasından geçmesiyle ortaya çıkan bir dokuma sanatıdır. Nakışların renklerini oluşturan atkılar karşılıklı olarak geldiklerinde, bir birleri ile kenetlenir ve böylece nakış ilikleri kapatılarak dokuma işlemine devam edilir.

 

Hiç bir mekanik işlem olmaksızın tamamıyla insan emeği ile örülür.

 

Dokunan Kilimin Tezgâhtan Kesilip Alınması

 

Kilimin dokuma işlemi, desenler ve nakışlar, kenar suları tam olarak bitirildiğinde dokunan kilimin sonu aynı başlangıçta yapıldığı gibi kenar suları ve boncuk ilmekle kapatılıp, önce üstten, sonra da alttan döneceklerden kesilerek tezgâhtan alınır.
 

Kilimlerin Nitelikleri, Ebatları ve Kullanım Yerleri

 

Dokunan kilimlerin her iki tarafı da kullanılır. San, kırmızı, mavi, yeşil ve beyaz renkler hâkimdir. Renklerin canlı ve parlak oluşu kök boya olmasa bile dikkati çekicidir. Bahşiş yöresi kilimlerinde ton ve desen uyumları daha fazla olurken, Güleç(Orhana) köyü Yörük kilimlerinde zıt ve daha göze batan(cırtlak) renkler kullanılır.
 

Kilim Ebatları

 

Kilimlerin enleri 150 cm civarındadır. Uzunlukları ise üç metre veya daha uzun olabilir. Özel sipariş üzerine dokunanların enlerinde ve uzunluklarında genişleme veya daralma uygulanabilmektedir.
 

Kilim Kullanım Yerleri

 

Evlerde yer döşemesi, duvar kaplaması ve kız çeyizliği olarak hazırlanıp kullanılır.
 

Motif ve Motif Bütünlüklerinin Özellikleri
 

Motifler şekillerini ve isimlerini doğadaki canlılardan(hayvan ve bitkilerden) almışlardır.

 

Pazarlama : Köylüler dokudukları kilimleri yöresel halk pazarlarında tane ve çift olarak kendileri satmaktadır.

 

Kaynak Kişilerden Elde Edilen Bilgiler: Köylerde insanları geçim kaynaklarının başında, hayvancılık ve tarım gelmektedir. Dokuma tezgâhları genelde köyde “eli keser tutar” tabir edilen kişilerce veya marangoz ustalarınca ağaçtan yapılmaktadır. Tezgâhlar bütün dokuma yerlerinde dikey olarak kurulup, dokuma dikey olarak yapılmaktadır. Bir kilim bir kişi tarafından normal şartlarda bir aylık bir sürede bitirilebilmektedir. Genelde satış amacına yönelik ve süre sınırlaması olmadığı için dokumalar daha uzun sürelerde bitirilmektedir. Bunun nedeni köylğ kadınların boş bulundukça ve işten artan zamanda bu işi yapmalarından kaynaklanmaktadır. Dokuyanlar 14 ve üzeri yaşlar olarak değişmektedir. Dokuma yapanların cinsiyeti kadındır.

 

Kilim Çeşitleri


Anamur’da kilim üzerine araştırma yapanlar ıstar tezgâhında dokunan kilimleri genelde 6 başlık altında toplamışlardır. Dokunuş tekniği açısından pek birbirinden farklı olmakla birlikte bu altı çeşit kilimin kendine has özellikleri olduğundan birbirlerinden kolayca ayırmak mümkün olur. Genelde nakış(yanış) ve kenar suları ile ara dolguları arasında bir birinden farklı özelliklere rastlamak mümkündür.

 

Anamur Yöresinde Kilimlerle ilgili çalışma yapana ve bu çalışmasını İçel Kültürü adlı Mersin Halk Eğitimi Merkezi Dergisinde yayımlayan emekli HEM müdürlerinden Hilmi DULKADİR Bey kilimleri 6 grupta tasnif edenlerden birisidir.

 

İçel Kültürü Dergisi Yıl:3, Sayı:8, Temmuz 1989 yılında sayfa:13,14,15,16,17,18,1920,21’de Yayımlanan Hilmi DULKADİR’in Tasnifi:
 

“1-BONCUKLU BÖNCE KİLİM (1)

 

 

Kilim suları: Kilimin çözgüsü siyah yündür, önce saçak olarak bırakılmış, sonra da çözülmesin diye örülmüş, başlangıç kısmında kırmızı beyaz beneklerle boydan boya “zincir” çekilmiştir. Zencir'in yöredeki adı “ala boncuk” tur. Kilim veya çul dokunmaya başlarken dokuyucular biribirine “ala boncuk çekelim” derler.

 

Ala boncuk'u ensiz düz bir dokuma takip etmektedir. Bu noktadan itibaren altta ve üstte, bu defa beyaz beneklerle yine bir zincir çekilmiş; arada bırakılan kalın bant içine kilimin “kenar suyu” yerleştirilmiştir.

 

Kilimin zemini tamamen bordo renklidir. Kenar suyunun zemini de bordo olmakla beraber, yeşil, sarı ve lacivert renklidir. Kenar Suyu'nun yanışı beyaz, adına “alma” denen, üçerli üçgen de bu uzantıların üzerine konmuştur. Üçgenlerin tam ortasına gelen kısım ince bir uzantıyla bölünmüştür. (Desen 2).

 

 

Bu kompozisyon bir altıgen çerçeve içine yerleştirilmiştir. Altıgeni bölen 6 üçgenin meydana getirdiği eksenin sağ ve sol taraflarının zemini yeşil, mavi, bordro renkleriyle alternatif olarak dolgulandırılmıştır. Altıgenin birinin sağdaki dolgusu ile diğer bir altıgenin soldaki dolgusu aynı renktir. Bu iki renk dar bir boğazda birleştirilmiş; daralmanın meydana getirdiği karşılıklı boşluklar bir başka renkle dolgulandırılmış, içine eksende gördüğümüz üçgenlerden ikişer tane konulmuştur.

 

Böylece 11 adet altıgen, kilimin kısa kenar suyunu meydana getirmiştir. Bizim “üçgen” dediğimiz sahibinin “alma” dediği bu kenar suyu yanışları, adını kenar suyuna vererek “almalı su” olarak kalmıştır.

 

Kilimin uzun kenarları da yine bir “kenar suyu”yla çevrilmiştir. Adına “keklik ayağı” denen suyun beyaz renkli dolgusu bir eksenle boydan boya uzatılmıştır. Ekseni meydana getiren birer çift üçgenden her bir uzun kenarlarındaki birleşme noktalarında bırakılan boşluk nedeniyle belirginleştirilmiştir. Bir üçgenin (veya alma'nın) diğeri ile köşe noktalarında ise ince uzun bir çubuk bırakılmak suretiyle yanları açılmış ve stilize bir kuş ayağı meydana getirilmiştir.

 

Beyaz renkli keklik ayaklarının dışa bakan kenarları kırmızı, içe bakan kenarları ise yeşil renkte iplerle sınırlandırılmıştır. (Desen 3)

 

 

Ana yanışlar ve ara dolgular

 

Kilimin ana yanışları üst üste dört sıra halinde, araları dar bir boğazla birleştirilmiş karşılıklı iki altıgenden meydana gelmiştir. Böylece zemin üzerinde sekiz ana yanış görülmektedir. Ana yanışları belirleyen değişik renkli çift çizgiler “post çizgileri” ne benzemektedir. Bu çizgiler, alt ve üst köselerde dört adettir, içe bakan yönlerinde kıvrımlı çıkıntılar bırakılmıştır.

 

Altıgenlerin zemin rengi beyazdır. Orada bir eşkenar dörtgen yer almaktadır. Eşkenar dörtgen; altıgenlerin birleşme noktalarına doğru uçlan yarık, kalın bir bant ikiye ayırır. Bu bant üzerinde üç adet yanış var: “Göklü Kabış”(2) denen bu yanışlardan ortadaki üst ve alttan üç veya beş adet üçgenle (alma) taçlanmıştır. (Desen 4).

 

 

Taçları aynı yönlerde ikinci ama daha büyük başka bir taç takip etmektedir. Taçların birleşme noktasında meydana gelen boğaz ince çıkıntılarla şekillenmiş, yanlarda birer çift post çizgileri almıştır. Bunu daha kısa, kalın post çizgileri takip etmiştir. (Desen 5). Bu çizgilerin yöredeki adı “yedirme”dir,

 

 

Altıgenlerin beyaz renkli zeminleri üzerinde dört adet daha yanış görülür. Bunlar stilize bir kuştur. Adına da “palazcık” denmektedir. (Desen 6).

 

 

Sekiz altıgenden arta kalan ve kilimin ortasına gelen üç altıgenin iç dolguları sade bırakılmıştır. Her birinin ortasında bir eşkenar dörtgen, bunun içinde ya “palazcık” ya da “göklü kabış” görülmektedir. Zemin renkleri yeşil, bordo ve kırmızıdır. Dörtgenden “kıvrım” veya “çengel” diyebileceğimiz çıkmalar uzanmıştır.

 

Diğer dolguları değişik renkli, biribirine birleşik toplam on adet baklava diliminin meydana getirdiği dokuz yanış görülür. Kilimin ana yanışlar dışında kalan zemini altılı, onlu baklava dilimleri ve yedirmeyi (post çizgili) dörtgenlerle dolguludur.

 

2-ÇİĞNİ DÜŞÜK KİLİM(2)

 

 

Kilimin kenar sulan değişiktir. Kısa kenarlarda ensiz, beyaz zeminli bir bant ve mavi, yeşil, kırmızı renkli sade bir yanış görülür.

 

Bu yanış kısmen kalın bir eksen ve üzerinde boyuna uzatılmış ince çizgiler yer almaktadır.

 

Zemin bordo ana yanışı post çizgili ikişer sıralı dört altıgenden meydana gelmiştir (Desen 7). İçte kalın üç altıgen, büyükçe kalın kıvrımlı dikdörtgenlerle dolgudur.

 

 

l no'lu kilime nazaran daha kaba ve sadedir. “Boğaz” bağlantıları konmamıştır. Ara dolgulardan bazıları (Desen 8, 9,10), bazıları da l no'lu kilimlerdekilerdir.

 

 

 


 

3-ALA KİLİM(3)

 

 

Kilimin dört kenar suyu da aynı yanıştan meydana getirilmiştir. (Desen 11).

 

 

Ana yanışları post çizgili üst üste altı sıra halinde yine bir boğazla birleştirilmiştir. Arada kalan 4 altıgen de bağımsız olarak sadece renk değişikliği ile tekrar edilmiştir. Ana yanışlar 1 ve 2 nolu kilimlerde gördüğümüz gibi ortadaki eşkenar dörtgenlerin ucu yarık bir bantla ikiye ayrılmamıştır. (Desen 12).

 

 

İç dolgusu dıştan kıvrımlı büyük bir eşkenar dörtgenin dışta ve içte değişik renklerle tekrar olmuştur. (Desen 13).

 

 

Kilimin ara dolguları biraz daha zenginleştirilmiştir. (Desen 14,15,16).

 

 

 


 

4- ALA KİLİM(4)

 

 

Kilimin uzun kenarları beyaz, yeşil, sarı ve dışı beyaz konturlu bordo “keklik ayağı” kenar suludur. l no'lu kilimde görülen “keklik ayağı” burada tek yönlü olarak kullanılmış ve renk değişimi suretiyle üçerli guruplara ayrılmıştır.

 

Kısa kenarlarda “ala boncuk” kaldırılmış ve doğrudan zemin üzerindeki ana yanışa geçilmiştir.

 

Ana yanışlar aynen kullanılmış, içleri, kenarı kıvrımlı eşkenar dörtgenlerle dolguludur. Aralarda kalan üç ana yanış ise kenarları post çizgili eşkenar dörtgenlerle, bu dörtgenlerin içide - diğer altıgenlerde böyledir - “farda” denen yanışlarla dolgulandırılmıştır (Desen 17).

 

 

l ve 2 no'lu kilimlerde görülen “bantla bölünme” bu kilimde yapılmamıştır.

 

Ana yanışın bu köydeki adı “Tapan” dır. Ana yanışı çevreleyen çizgilerdeki ince kısa çıkıntılar “boncuk”, eşkenar dörtgenlerdeki kıvrımlar “boynuz ” bazı eşkenar dörtgenlerin dışa uzanan post dolguları da "kardaşçık" (Desen 18,19,20).

 

 

 

 

Ana yanışlarda ayrıca dolgu yanışı görülmemektedir.
 

5-AYNALI KİLİM (5)

 

 

Kilimin uzun kenarlarında değişik renkli basit bir kenar suyu kullanılmıştır (Desen 21).

 

 

Kısa kenarlarda ise daha ince bir bant halinde içi “S” harflerine benzetilmiş, l nolu kilimde gördüğümüz “alma” larla zenginleştirilmiş bir kompozisyon görülmektedir (Desen 22).

 

 

Bu kilimin ana yanışlarında iç dolgusu olarak post çizgileri hem bir altıgende, hem eşkenar dörtgenin uzantılarında hem de tali dolgu olarak kullanılmıştır. Gerek ara ana yanış dolguları, gerekse kenarlara yakın kalan zemin dolguları olarak “farda” yanışlı eşkenar dörtgenler kullanılmıştır. Aralarda gördüğümüz tali dolgu olarak bir tek yanış tercih edilmiş ve değişik renklerle bu yanış kullanılmıştır (Desen 23).

 


 

6-BONCUKLU KİLİM(6)

 

 

Kilimin kısa kenarında “kelebek” denen yanış, kenar sulu olarak kullanılmıştır. Uzun kenarlarda ise 2 nolu kilimde bahsedildiği gibi bir eksen üzerinde boyuna uzatılmış ince çizgilerle yetinilmiştir. Bu defa kilimin ana yanışlarını meydana getiren çizgiler üzerinde değişiklik yapılmış bir sıra halinde testere dişlerini andıran adına “farda” dediğimiz bir yanış tercih edilmiştir. İç dolguları, bahis konusu ettiğimiz altı kilimden de örneklerle süslenmiştir (Desen 24).

 

 

Bu köyde de ana yanışlara “tapan” denilmekle, hatta kilimin ebadı tapan sayısıyla ölçülmektedir. Sözünü ettiğimiz bu kilim sekiz tabandır. Her tapan 72x90 cm gelir.
 

NETİCE

 

Yörede Orhana kilimi olarak bilinen bu 6 çeşit kilimden biz post yanışlı kilim olarak bahsettik, özellikle 5 nolu kilimde gördüğümüz post çizgileri böyle bir tasnif yapmamıza neden oldu.

 

Kullanılan bütün yanışlar Türk halı ve kilim sanatının bilinen yanışlarıdır. Daha 12. yüzyıl Selçuklu dokumalarından bu tarafa hiç bir değişikliğe uğratılmadan getirilmesine aracı olan Türk kadınlarına binlerce teşekkür.

 

KAYNAKÇA


Acar, Belkıs: 'Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar" Ak Yayınları Türk Süsleme Sanatları Serisi: 3,

İstanbul, 1975.

Acar, Belkıs: "Kilim-Cicim-Zili-Sumak Türk Düz Dokuma Yaygıları" Eren Yayınları, İstanbul,

1982.

Aslanapa, Prof. Dr. Oktay - Durul Yusuf: "Selçuklu Halıları", Ak Yayınları, Türk Süsleme

Sanatları Serisi, İstanbul 1973.

Çakmakoğlu, Alev: "İçel Yöresi Dokumaları" Yüksek Lisans Tezi.

Dulkadir, Hilmi: "Mut ve Çevresinde Milli El Sanatlarımız Istar Dokuma Tür Teknik ve

Yanışları" M.B. G. ve Spor Bakanlığı Yayınları, Gelenek, Görenek ve El Sanatları Serisi: 1.

Ankara, 1985.

Durul, Yusuf: "Anadolu Kilimlerinden Örnekler" Ak Yayınları, Türk Süsleme Sanatları Serisi:

13. İstanbul, 1987.

Yetkin, Prof. Dr. Şerare: "Türk Halı Sanatı" İş Bankası Yayınlan, İstanbul.

 

DİPNOTLAR


(1) Kilim,Anamur’un Güneybahşiş Köyünde oturan Havva DEMİR’e aittir. Ebatı yaklaşık olarak

2,70 X 1,50 mk.dir. Köye ismini veren “Bahşişler” yine Anamur’da Gerce Bahşiş; Karalar

Bahşiş; Muratlı Bahşişi (Gülnar’da oturur); Beyazıtlı Bahşişi (Mut’ta oturur) ve Antalya’nın

Gazipaşa yöresinde Alanya Yörükleri adıyla iskândırlar.

(2) Kabış: Boynuzsuz davar demektir.

(3) Kilim, Anamur’un Ovabaşı Köyünde Ümmü Dolu’dadır.

(4) Kilim, , Anamur’un Akine Köyünde, Kiraz TOY’dadır.

(5) Kilim, ,Anamur’un Güleç Köyünde (Orhana), Ganimet ASLAN’dadır.

(6) Kilimin aslı Anamur’un Orhana Köyünden alınmıştır. Şimdiki sahibi Hayriye KAPLAN’dır.

Güngören (Teniste) köyünde oturur.

(7) Kilim, Anamur’un Ovabaşı Köyünde Gani ÇETİN’dedir.
 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]