ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları
    - Kilim
    - Çul
    - Seccade
    - Şayak
    - Keçe
    - Azık Torbası
    - El Sanatları
    - Dokuma Tezgahları (Istar-Çulfalık)

 

DOKUMA ve EL SANATLARI


ŞAYAK
 

Çeşitli sözlüklere baktığınızda şayak kelimesinin anlamının: “Kabaca dokunan bir kumaş, dayanıklı yünden dokunmuş kaba kumaş, Çeşitli yün kumaş ve yün kumaştan yapılmış elbise, kaba dokunmuş bir çeşit yün kumaş, kalpak yapılabilen kumaş,” gibi anlamlarda verildiğini görürüsünüz.

 

Nazım Hikmet “kuvayı milliye destanı” adlı eserinde;

 

“Şayak Kalpaklı Adam

Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,

birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu

Paşalar: “Üç”, dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak

 

Afyon ovasına atlayacaktı.” Diyerek Atatürk’ü tanımlarken “şayak kalpaktan” bahseder. Atatürk’ün de başına giydiği kalpağın da kumaşı olan kalpak acaba nasıl bir kumaştır?
 

Nedir Bu Şayak?

 

Tekstil (kumaş dokuma) sanayinde 2/2 örgüde dokunan, atkıları ştrayhgarn iplikten, çözgüleri ise genellikle pamuktan olan dokuma kumaş tipi şayak olarak isimlendirilir. Dokunan kumaşlar tekstil fabrikalarında top kumaş boyaması yöntemiyle kahverengi, siyah ve lacivert gibi renklere boyanarak piyasaya arz edilir. Tekstil sanayinde 1. kalite şayak kumaş için hem çözgünün, hem de atkıların ştrayhgarn yün ipliği olması gerekir. Dokumada 12/2 yün ipliği 1 cm’de 12 sıklıkta çözgü, 3,5 ştrayhgarn yün ipliği 1 cm.’de 10 sıklıkta ve dokunan kumaşın eni 145 santimetre genişlikte olur ve bir metrekaresi tartıldığı zaman 470 gr. ağırlık da olursa işte bu kaliteli ve mükemmel bir şayak kumaşıdır.
 

Yörüklerde Şayak(Abalık) Kumaş Dokuma
 

Koyun, kuzu yünü kullanılarak atkısı ve çözgüsü eğrilmiş yünden olan ve “Çulfalık” adı verilen dokuma tezgâhlarında el emeği göz nuru olarak dokunan kaba ve kalın kumaşın adı “Şayak” tır. Ya da abalık(Bir çeşit ceket) kumaştır. Bundan Yörükler üzerlerine ceket ve pantolon gibi giyecekler diktirler. Bu kumaştan yapılan elbiseler uzun süre eskimez. Çok soğuk olduğu zaman bile üzerinde şayak kumaştan elbise bulunan çoban hiçbir zaman üşümez.

 

Kırsal kesimlerde elbise olarak giyilen bu kumaş, şehirli insanlar tarafından da bilindiğinden artık daha modern tarzda dikilmek ve biçimlendirilmek suretiyle genelde pantolon olarak giyilmektedir.
 

Şayak nasıl dokunur ve elde edilir?
 

Anamur’da şehir içinde dolaşmaya çıktığımızda ayaklarında siyah veya gri renkte pantolonlar olan insanlar görürüsünüz. Bu pantolonlara iyice dikkat edince, kumaş olmadıklarını, görürsünüz. Bunlar ayak bileklerinin üstleri düğmeli vücudu sımsıkı saran ve arka cepleri tabanca biçiminde olan siyah ve gri pantolonlardır.

 

Bu pantolonlardan giyen gencin birini bir çay evine davet ettik. Çaylarımızı söyleyip içerken, bir yandan da sorularımızı sormaya başladık.
 

—Bu giydiğiniz pantolon nasıldır? Neyden(Hangi malzemeden) yapıyorlar bunun kumaşını?
 

Genç bizim bu sorumuza güldü. Her halde bizim için «Ne cahil adamlar» diye geçirmişti içinden. Sonra anlattı.
 

—Bu pantolona şayak pantolon denir. Kültürümüzü o kadar bozmuşlar veya dışarıyı o kadar örnek aldırmışlar ki, halk arasında bu kamaşa İngiliz de deniyor. Düğmeli eski İngiliz pantolonlarına benzediği için. Yani şu üzerinde gördüğünüz şekli ile bu ad verilmiştir. Şu paçasındaki yırtmaçları ve bunun üzerine dikilmiş düğmeler, vücudu sıkışı ve arka ceplerinin tabanca gibi oluşundan dolayı bu adı ile anılmaktadır. Şekil önemli değil; emekte, işte, yapılışı da bize aittir. Bu pantolonları şimdi bütün terziler dikiyor. Bunun kumaşına «şayak» denir. Tamamen yündendir.

 

Bu genç arkadaşımıza, bu kumaşının nasıl yapıldığını sorduk ama o bu konuda bir şey bilmiyordu. Dağ köylerine çıktığımızda bu konuyla ilgili soruları Yörüklere yöneltecektik.
 

Bu pantolonlar Yörük kültür izlerinin şehri bile etkilediğini, fakat şehirde öz kültürümüzün bir çeşni halini aldığını söylemeden geçemeyiz. İngiliz ismini bu pantolona vermek, İngiliz kültürünün izleri miydi acaba?
 

Şehir içinde dolaşmaya çıktığımızda ayaklarında siyah pantolonlar olan insanlar gördük. Bu pantolonlara iyice dikkat edince, kumaş olmadıklarını, gördük. Bunlar ayak bileklerinin üstleri düğmeli vücudu sımsıkı saran ve arka cepleri tabanca biçiminde olan siyah pantolonlardı. Bu pantolonlardan giyen gencin birini bir çay evine davet ettik. Çaylarımızı söyleyip içerken, bir yandan da sorularımızı sormaya başladık.
 

—Bu giydiğiniz pantolon nasıldır? Neyden(Hangi malzemeden) yapıyorlar bunun kumaşını?
 

Genç bizim bu sorumuza güldü. Her halde bizim için «Ne cahil adamlar» diye geçirmişti içinden. Sonra anlattı.
 

—Bu pantolona şayak pantolon denir. Kültürümüzü o kadar bozmuşlar veya dışarıyı o kadar örnek aldırmışlar ki, halk arasında bu kamaşa İngiliz de deniyor. Düğmeli eski İngiliz pantolonlarına benzediği için. Yani şu üzerinde gördüğünüz şekli ile bu ad verilmiştir. Şu paçasındaki yırtmaçları ve bunun üzerine dikilmiş düğmeler, vücudu sıkışı ve arka ceplerinin tabanca gibi oluşundan dolayı bu adı ile anılmaktadır. Şekil önemli değil ama emekte işte, yapılışı da bize aittir. Bu pantolonları şimdi bütün terziler dikiyor. Bunun kumaşına «şayak» denir. Tamamen yündendir.
Bu genç arkadaşımıza, bu kumaşının nasıl yapıldığını sorduk ama o bu konuda bir şey bilmiyordu. Dağ köylerine çıktığımızda bu konuyla ilgili soruları Yörüklere yöneltecektik.
 

Bu pantolonlar Yörük kültür izlerinin şehri bile etkilediğini, fakat şehirde öz kültürümüzün bir çeşni halini aldığını söylemeden geçemeyiz. İngiliz ismini bu pantolona vermek, İngiliz kültürünün izleri miydi acaba?
 

Yörük köylerine Bahşiş taraflarına doğru yolculuk yaptık. Evine misafir olduğumuz Hamdı Efendi bize çay ikram etti. Çayımızı içerken ocakta, yanan odunların üzerinde kızının kavurduğu yerfıstıklarını tabaklarda ikram etti. Bir yandan kavurga (Kavurmaktan gelen bir kelime) yerken bir yandan da konuya girip, teybimizin düğmesine bastık. Kendisi pek bu İşlerden anlamıyordu. Hanımı ise çulfallık ve ıstar tezgâhlarının, tamamen ustası olmuştu. Biz bu tezgâhların ne işe yaradığın: ve nasıl dokuma yaptığını sorduk. O bize anlatmaya başladı:
 

— Şu gördüğünüz tezgâha çulfallık denir. Bu çulfallık, battaniye ve şayak dediğimiz, Yörüklerin ceket ve pantolon yaptırdıkları kumaşları dokumaya yarar.
Şehirde sorup ta Öğrenemediğimiz «şayak» kumaşım dokuyan bir kadın bulmuştuk. Adını sorduk. “Ayşe.” diye cevap verdi. Ayşe Hanım bu köye dışarıdan gelin olarak gelmişti. Ermenek yöresi Yörüğü idi. Ona “Köylü Aşşa” diyordu mahalle halkı.
 

— Ayşe yenge bize başından başlayıp şayak nasıl yapılır, şöyle bir anlat, hem öğrenmiş olalım, hem de bu Yörük el sanatını başkalarına tanıtalım.
 

— Olur. dedi, kadın ve anlatmaya başladı:
 

— Bahar geldi mi Yörükler yaylalara çıkarlar. Gerek Bahşiş köyleri, gerek bizim burası olsun, gerekse Güren, Boğuntu, Çaltıbükü, Akine köyleri olsun yaylaya göçerler. Bir yandan boynu canlı develere yatak yorganlar, ala çuvallar, ala heybeler yüklenir ve yüklerin üzerine ala kilimler atılır geceden yollara düşülür. Bir yandan köpekler havlar, bir yandan eşekler anırır, atlar kişner, kuzular, oğlaklar meleşir. Göç kervanları yola çıkmıştır artık. Dillerde san yayla türküleri, yaylalara varılır. Baharda hava soğuktur; Temmuz, Ağustos aylan geldiğinde havalar ısınınca kuzular “Gırklık” denen bir büyük makasla kırkılır. Kırkılmadan önce koyunların suda yıkanmasında fayda vardır. Çünkü yıkanırsa yünler temiz olur. Kırkılan yünler güzelce yayla atılır. Yay eğri bir ağaç ve ağacın uçlarına bağlanmış kirişten meydana gelir ve bir tarağı olur. Bu yünler atılırken Yörük çocukları oyunlar oynar. Yünleri atanlar ise bu çocuklara sinir olur. Yani çocuklar yünü atanın yayı elindeki tarağı ile gerdirip, yünleri savurtup attırırken çıkardığı sesleri “pıllım pıllım-pıttık, pıllım pıllım-pıttık” diyerek ağızları ile taklit ederler. Yayın kirişi koyun ve keçilerin ince bağırsağından yapılmış olup ince bir ip şeklindedir. Buna kiriş denir.

 

Kiriş çocukların bu ağız kesmesi sırasında mutlaka kırılır. Böylece yünleri atan kadın çocuklara sinir olur. Yayının kirişini yenileyerek işine devam eder. Bu atmanın sonunda yünler bir birinden ayrılmış ve pamuk gibi yumuşamıştır. Bu yünler bölüm bölüm alınarak kolçak haline getirilir. Kola takılan yüne kolçak denir. Kolçağın ucundan eğirtmece (kirmen) yün verilir ve bütün yün eğrilir, ince ip haline getirilir. Siyah yünler ayrı eğrilir, beyaz yünler ayrı. Karışık renkli ala yünler bir ayrı. Sonra iş bana düşer. Eğrilmiş yünler yumaklanır. Yedi metre ara ile iki çivi dikilir. Bu yumaklardaki ipler çözülür. Bu çiviler arasına ipler çulfallığa göre yerleştirilir. Sonra öylece çulfallığa taşınır ve yerleştirilir. Sonra çulfallıkta bir takım işlere tabi tutularak dokunur. Yedi metre ip üzerine dokuma işi tamamlandıktan sonra kumaş çıkarılır. Dokuma esnasında yedi metre alınan ipler kısalmış ve altı metreye düşmüştür. Dokunan kumaşın şimdi ise tepilmesi gerekir. Depme işi İse şöyle yapılır: İki tane ekmek açmak için kullanılan senidin arasına top halinde dürülerek konur. Senidlerin arasında kalan kumaşa sıcak su dökülür. Bir kişi sıcak su dökerken, iki kişi ayak tabanları ile senitlerin arkasına karşılıklı oturup, ayak tabanları karşılıklı gelecek şekilde vurarak kumaşı sıkıştırırlar. Bu vuruşlar kumaşın ipleri birbirleri ile bitişinceye (Kaynaşıncaya-ipleri görünmeyinceye) kadar devam eder. Bu işlem birkaç saat devam edebilir. Artık şayak dikilmeye hazır kumaş haline gelmiştir. Kumaş ölçüldüğü zaman beş metre kalmıştır. Sıcak su kumaşa etki etmiş ve onu çektirmiştir. Yapılan bu kumaş tam bir yünlüdür. Buna keçe kumaş deseniz de olur. Kumaş kurutularak şayaklık pantolon, ceket kumaşı olarak kullanılır.
 

Ayşe gelinin anlattıkları bizim çok ilgimizi çekmişti. Bir kumaşın dokunması birçok güç işi gerektirmekteydi. Bu kumaş eşsiz Türk zevk ve kültürünün bir örneğinden başka bir şey değildi. Yoksa hiç bir kimse bu kadar zahmetli bir İşe katlanmazdı.

 

Çulfallıkta kumaşın dokunuşunu görmek istiyordum. Ayşe Hanım bize çulfallık başına geçip dokunuşu da gösterdi.
 

Eğer çulallıkta dokunan şayaklık kumaş yün değil de kıl dokuma ise bundan dokunan kumaştan yapılan şalvar ya da pantolona da kılcar denilmektedir. İster kılcar olsun, ister şayak olsun kumaşın astarı yok ise alışkın olmayanları kumaş sürter.
 

Şayaktan Yapılan Giyecekler

 

Şalvar: Şalvarlıklar kıl haba ile aynı kumaştan dokunur. Istarda dokunmuş olan kumaşlar sıcak su ile dövüle dövüle kumaş haline gelinceye kadar inceltilir. Şalvar; kurutulmuş olan kumaştan dikilen, günümüzdeki şalvar kadar arası sarkmayan bir tür pantolon ile şalvar arası giysidir. Dizden aşağıya doğru, paçalar daralır. Şalvarın üst kısmında uçkurluk bulunur. Yine çulfalıkta dokunan göklü bükmeler veya alacadan kesilmiş uçkurluklarla şalvarın belde tutması sağlanır.

 

Şayak Pantolon: Şayak kumaşından kesilerek yapılan vücuda tam oturan yan ve arka cepleri bulunan, ayak kısmı dar ve düğmelerle birleştirilen bir pantolondur. Çulfalıkta dokunur.

 

Kıl Haba: Kıl habalar kuzuların güz yünü elde edilir ve bu yünden dokunur. Yukarıda şayağın nasıl yapıldığı anlatılmıştır. Tepilerek elde edilen şayaklık kumaşlardan habalar dikilir. Bu habaya “beynamaz habası” da denir. Göynekler gibi bunlar da yakasızdır. Kol altı aşağıya doğru kol yerine kadar yırtıktır. Namaz için abdest almanın kolay olması ve çıkarabilmek için böyle yapılmıştır. Şalvarlık kumaşlar ve beynamaz habalarının kumaşları ıstarlarda dokunur.
 
   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]