ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
    - Genel
    - Sosyal ve Kültürel Hayat
    - Yörük Kültüründen Bir Demet
    - Yöre Yemekleri
    - En Vurma
    - Kavurga
    - Halk Hekimliği
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları

 

FOLKLOR


HALK HEKİMLİĞİ GENEL
 

2006 Yılında Yörük Göçü adlı kitabıma önsöz yazan Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN şöyle der: “Yörüklerin halk hekimliği, halk baytarlığı yine bu hikâyelerin arasına serpiştirilmiş durumda.

 

Bugün yeni nesil yavaş yavaş öz değerlerini unutuyor, hatta unutması için teşvik ediliyor. Ayakta yiyor, içiyor, uyuyor... Oysa Çınar Arıkan Hoca’nın kitabında Anamur halk mutfağını buluyorsunuz. Keşkek, yahni, bulamaç, tarhana, bulgur pilavı, kavurma, maş çorbası ve daha niceleri...”

 

Biz kitabımızda “Yörük Koca” hikâyesinde bir doktor ile Yörük Koca arsında geçen olayı anlatmıştık. Tabi doktora gitmeden önce Yörük Koca’nın uyguladığı “Kocakarı ilaçları” denen, ya da bugünkü anlayışla “Halk Hekimliği(İnsan tedavilerinde)- Halk Baytarlığı(Hayvan tedavilerinde) ”, “Şifalı Otlarla Tedavi” ya da “Doğal Tedavi” adıyla anılan şifalı otlardan çıkarılan bir takım iksirler veya şifalı otların çay olarak demlenerek içilmesi şeklinde uygulanan tüm yöntemler hayatımızın bir gerçeği olarak karşımızda duruyor. Her gün binlerce insan şifalı otlarda sağlık arıyor. Gençlik ve güzellik arıyor. Bir takım hasatlıklarla başa çıkmanın yollarını alternatif tıp denilen yollarla şifalı bitkilere yönelerek arıyor. Bu işten fazlaca nemalanlar da oldukça fazla.

 

Bizlerin size bu bölümde sunacağı otlar yılardan beri dedelerden torunlara kültürel miras olarak aktarılan ve denenerek şifa verdiğine inanılan ve gerçekte de bir takım hastalıklara iyi geldiği tespit edilen şifalı bitkilerdir. Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir ki burada verilen şifalı bitkiler sizin tıbbi anlamda yaptığınız hiçbir tedavinin yerine konamaz. Üstelik her şifalı bitkinin her insan vücuduna iyi geleceğini de söyleyemeyiz. Bunlar az miktarda denenmek sureti ile iyi geldiğine inanıldığı ölçüler içerisinde ve işi abartıya götürmeden uygulamalar yapılması gereken şifalı bitkilerdir. Zaten bizim size burada vereceğimiz bitkilerin birçoğunu günlük hayatımızda baharatlar olarak da kullanıyoruz. Tanımadığınız, adını ilk defa duyacağınız bitkilerde yer almış olabilir. Bir ada çayı, karabaş, nane, kekik, ardıç çayları, limon hepimizin tanıdığı, kullandığı bitkiler arsında yer alır.

 

Şifalı bitkilerin bir kısmı kurutulmak sureti ile ya kurutulmuşu öğütülerek veya tohumları dövülüp-çekilerek, çay gibi demlenmek suretiyle, yemekleri pişirilmek veya lapaları hazırlanmak suretiyle kullanılmaktadır.

 

Sitemizin bu bölümünde kullanılan şifalı otlar, sebzeler, tohumlar, baharatlar Anamur’da yetişen veya yetişmediği halde şifasına inanılıp bilinçli olarak kullanılanlardır.

 

Genelde kocakarı ilaçları olarak veya günümüzün deyimi ile “Halk Hekimliği” genelde yaşlı kadınlar tarafından veya beyler tarafından uygulana gelir. Bu tür kişilere ocak ya da ocak yeri de denilmektedir.

 

Bu tür kişilerin şifa için kullanacağı bitki türlerini yetiştiği mevsimde usulüne uygun toplaması, kurutması ve saklaması da gerekir.

 

Birçok insan halen doktora gitmeden halk hekimlerinde şifa aramaya devam etmektedir.

 

Doktordan ümidini kesenlerin de başvurduğu bir yol olarak da bazen karşımıza çıkmaktadır.

 

ŞİFALI BİTKİLER (OT TÜRLERİ)

 

Acıbakla (Deli Bakla-Çakal Baklası) (Lupine): Doğal hayatın içerisinde kendiliğinden çoğalan her sene kendini yenileyen bir bitkidir. Yaprakları el şeklinde parçalı ve çiçeği mavi, tohumu kabuk içerisinde sık bezelye şeklindedir. Yerini severse bir metreye kadar büyüyebilir. Baklaları idrar söktüren, kanı temizleyen etkilere sahiptir. Alkaloit taşıyan türlerinin kullanımı zehirlenmelere yol açabilir.

 

Adasoğanı(Kabarcık-Sicille): Zambak türü bir bitkidir. Yaprakları şerit şeklinde 4–5 santimetre genişliğinde ve yumrusu da toprak altında bir kiloya kadar büyüyebilen bir bitkidir. Yaz kış az bir su bulabilirse yeşil olarak kalır. Mezarlıklarda mezar üzerine dikerler. Acıdır aynı zamanda zehirlidir. 5–10 gram bir adasoğanı insanı öldürebilir. Yeşil olarak kullanılmaz. Dilimler halinde kurutulup toz haline getirilir. Dövülerek toz halinde kullanılır. Bilmeyen kendiliğinden kullanmamalıdır. İdrar söktürür. Kalp hastalıklarında vücut suyunun giderilmesinde faydalıdır. Yaprak, çiçek ve meyveleri kullanılır.

 

Ardıç(Wacholder): Yaz kış ardıç ağaçları yapraklarını dökmez. İğne ve kısa(1,5–2 cm.) yapraklıdır. Ardıç çekirdekleri(Gilikler) yaprakların arasında dallara bağlı olarak bulunur. Ardıçlar yaylalarda 1000 metre yükseklikte yetişir. Sahil kesimlerinde yetişen türleri de vardır. Yöremizde 3 türü bulunmaktadır. Çalı ardıcı. Çit olarak kullanılır. Yağ ardıcı(Yüksek ardıç) yaylalarda yetişir. Uzun ardıç da süsü bitkisi gibi yetişir. Boyu 8–10 metreye kadar çıkar.

 

Şifalı bitki olarak yararlanılan ardıç türü yaylalarda yetişen Yağ ardıçlarının yaprakları ile birlikte tohumlarıdır. Bu ardıç’ın yetişebilmesi için tohumları ardıç bozlakları tarafından yenilip, dışkı ile dışarı atıldıktan sonra çimlenmektedir.
Yağ ardıçlarının tohumları yuvarlak ve uç kısmı sivrimsi önce yeşil, olgunlaşınca kahverengi, daha sonra da siyah renge dönüşür.

 

Genel olarak kaynatılıp çay gibi demlenerek içilir. İdrar söktürücüdür. Boğaz rahatsızlıklarına, öksürüğe, üşütmelerine ve soğuk algınlıklarına iyi gelir.

 

Ayrıkotu(Gemeine Qecke): Toprak altında çok fazla yayılmış halde kökü bulunan ayrık otlarının yer üstünde de sarımsı –beyazımsı dallı, yeşil küçük yaprakları dar, ince ve sivridir. Bodur bir bitkidir. Ağaç köklerinde ve fazla sulanan yerlerde kendiliğinden çoğalarak bütün bölgeyi kaplar. Hiçbir zaman kurumaz. Tarlada kalan en ufak bir parçasından yeniden gelişip, büyür.

 

Bitkinin kökler çıkarılıp yaş olarak veya kuru olarak kaynatılıp içilir. Mesane ve böbrek iltihaplarına iyi gelir. Mesanedeki tas ve kumları düşürür. İdrarı söktürür.

 

Ballıbaba(Lamium): Ballıbaba Akdeniz kıyı şeridinde yetişen çalı türünden bir bitkidir. Mor, pembe, sarı ve beyaz renkte çiçek açanları mevcuttur. Akdeniz bölgesinde yetişen tür genelde sarı ballıbaba türüdür.

 

Bitkinin çiçekli dalları birlikte kullanılır. Çiçekli dallar toplanıp, gölge bir yerde kurutulmalıdır.

 

Nezleye iyi gelir. Kabızlığı keser. İdrar yolları hastalıklarına iyi gelmektedir.
 

Böğürtlen (Brombeerstrauch): Beyaz ve pembeye yakın renkte çiçekler açar. Yaz boyunca hatta Anamur’da havaların kışın da ılık olması nedeni ile kış ortalarında bile önce yeşil, sonra kırmızı ve ardından da mor renkte meyve veren dere kenarlarında, yol kenarlarında ve sulak alanlarda daha iyi gelişen, yeşil genişçe, saplı ve tüylü yapraklı, dikenli bir çalı türüdür. Çiçekler dal uçlarında açar. Özel ekimi yapılmaz. Doğal olarak yetişir ve çoğalır. Meyveler salkım şeklinde ve bir birine bitişik şekilde dizilmiştir. Yaprakları ve çiçekleri kullanılır.

 

Yaprakları bitki çiçeğe dönmeden toplanıp gölgede kurutulmalıdır. Çayı yapılır.Kabızlık yapar. Diş eti, bademcik ve boğazdaki iltihaplara iyi gelir. İsal önleyicidir.

 

Çiğdem (Krokus): Kırlarda ve yaylalarda çıkan bir yıllık, yumruları toprak altında olup, yumrusu hafifçe kabuklu bir ot türüdür. Mor, beyaz yada sarıya çalan ç,içekler açar. Çiçekler bahar ayında açılır. Çiçekler taç ve tüp şeklindedir. Yaprakları çimen gibidir. Çiğdem adı ile de anılır. Kazılarak yumruları çıkarılır.

 

Bitkinin tohumları ve yumruları kullanılır. Yumrular çok besleyicidir.
 

Köklerindeki yumrularda yağ, nişasta, sakaroz bulunmaktadır. Çok fazla kullanmak doğru değildir. İdrar söktürür, Kabızlığı yok eder.
 

Dereotu (Dill): Bahar aylarında sarımtırak renkte çiçek açan, her yıl yeniden ekilmesi gereken 30–40 cm. boya ulaşabilen bir otsu bitkidir. Gübreli ve iyi çapalanan topraklarda daha gür olur.
 

Rutubetli ve sulu iklimleri sever. Yaprakları parçalı ve dar olur, gövdede yaprakları saran bir geniş yaprağı daha vardır. Tohumlarından yenisi ekilerek elde edilir. Çeşitli salata, bakla yemeği ve cacıklara ilave edilir. Hoş kokuludur.
Şifalarda dereotunun meyve yani tohum kısımları kullanılmaktadır. Eylül sonlarında toplanan meyveleri gölgede kurutulur. Yatıştırtıcı, gaz önleyici olarak, hıçkırığı keser, hazımsızlıklara iyi gelir.
 

Devedikeni (Circium arvense): Tarla ve yol kenarlarında kendiliğinden yetişen ve her yıl yenilenen bir bitkidir. 90–100 cm. boya ulaşır. İnce boylu ve cengelli yapıdadır. Vücudu ve yaprakları ince dikenlidir.
 

Ateş düşürmede, terletici ve vücudu gevşetici etkileri vardır.
 

Ebegümeci (Hubbaz): Ot türü bir bitkidir. 20–40 cm kadar boylanır. Yuvarlak ve sarmal yaprakları saplarla gövdeye tutunur. Bahardan itibaren ağustosa kadar çiçek açar. Yemeği yapılır. Taze yaprakları şifada kullanılır.
 

Öksürüğe karşı etkilidir. Yenildiğinde göğsü yumuşatır. Mide ve bağırsak düzenleyicisidir. Boğaz ve bademcik iltihaplarına etkilidir. Diş eti hastalıklarında ve mide ağrılarında etkilidir.
 

Fesleğen (Basilienkraut): Her mevsim saksılarda ve uygun ortamlarda yetiştirilebilen  30–50 cm arsında boylanabilen genelde yaprak ve tohumları kullanılan, kokulu, geniş uçları sivri yeşil veya cinsine göre gri-mor çanak ve taç yapraklı, haziran ve eylül arasında sarı-beyaz çiçekler açan kokulu bir bitkidir. Yaprakları kurutularak baharat olarak cacıklarda ve bazı sebze yemekleri ile kebaplarda, yaprak yine taze iken salatalara koku ve tat vermek için ince dilimler halinde doğranarak kullanılır. Meyveleri oval, siyah renktedir.
 

Yaprakları, dalları, tohumları ve çiçekleri şifa olarak kullanılır.
 

Gaz oluşumunu önler. İdrar yolları hastalıklarını giderir. Tohumları kaynatılarak içilirse öksürüğü keser. Hazımsızlığa ve baş dönmelerine karşı etkilidir. Arı sokmalarında yaprağı iyice ovularak suyu çıkarılıp, arı sokan yere bastırılırsa etkilidir.
 

Gelincik: Baharda ekin tarlalarının içerisinde bol miktarda kendiliğinden çıkan bir yıllık bir bitkidir. Gövde ince bir sap şeklinde dik ve tüylü olur. Çiçekleri bu dalların tam ucunda bulunur. Çiçek açtığında etraftaki çanak yapraklar dökülür. Orta yerinde siyah tüycükler ve yumrusu ile kırmızı üçgen şeklinde çiçek yaprakları vardır.
 

Şifa olarak çiçekler kullanılır. Çiçekler diğer bitkilerin aksine güneşte kurutulmalıdır.
 

Öksürük ve nezlede çayı etkilidir. Uykusuzluğu iyi gelir, uyuşturucu etkisi vardır.
 

Hayıt (Ayit): Dere kenarlarında kendiliğinden biten bir çalı türüdür. Yerine sever ise kökleri ve dalları bilek kalınlığına ulaşabilir. Temmuz ayında mor renkte- beyazımsı çiçekler açar. Dalları saplara bağlı üçlü parçalı şekildedir.

 

Emzikli kadınlarda sütü artırır. Karın ağrısı ve ishal durdurucudur. Tohumlarının idrar söktürücü, sancı kesici özelliği vardır.
 

Isırgan (Brennessel): Isırgan 40–50 cm. ye kadar yol kenarları duvar dipleri ve nemli, gübreli ortamlar ile sera içlerinde bolca yetişen tek yıllık bir bitkidir. Yapraklarının yakıcı özelliği vardır. Yapraklar saplı olup, oval şekilli ve dişlidir. Üst tarafları koyu yeşil ve parlaktır. Yakıcı tüyler buralarda bulunur.
 

Meyveleri emer ve fındık kadar büyüklüktedir.
 

Küçük taze çıkmış yaprakları böreklerin içine ıspanak yerine kullanılır.
Romatizma ve siyatikte etkili olarak kullanılır. Balgamı söktürür. Kansere etkili olduğu söylenmektedir.
 

Kahve (Kaffee / Cafe): Genelde vatanı Türkiye olmamakla birlikte Anamur’da, Anıtlı’da bazı deneme üretimlerine(yetiştiriciliğine) başlanmış olan kahve bol miktarda çeşitli şekillerde hazırlanarak içilmektedir.
 

Kışın yapraklarını dökmemektedir. Çeşitli beyaz çiçek açar ve bir iki tohumlu meyveler vermektedir.
 

Kahve sıcak suyla kaynatılıp isteğe göre şeker de konularak içilir.
 

Yapısında kafein vardır. Kafein keyf verici ve uyarıcı bir maddedir. Alışkanlık ve tiryakilikte yapar.
 

Kalbi kuvvetlendirir. Sindirimi rahatlatır. Mideyi oturtur. İnsana dinçlik ve ayılma verir. İdrarı çoğaltır ve solunumu kolaylaştırır. Beyni hareketlendirir. Çok içilmesi uyarıcıdır, sinir ve uykusuzluk yapar.
 

Kantaron (Sarı kantaron- Mayasıl(basur) otu, Kantaron çiçeği -Centaury): Genelde dışardan getirilerek kullanılmaktadır. 15–50 cm kadar boyda iki yıllık otsu bitkilerdendir. Çiçekleri tüylü ve tüpsüzdür. Meyveleri silindir şeklinden kapsülledir. Sarımsı ve esmer renktedir.
 

Çiçek açma zamanında toplanarak şifada kullanılır. Şeker, reçine acı maddelerden oluşmuştur.
Çiçekler çay gibi demlenerek içilir. İştah acıcı ve ateş düşürücüdür. Basur(mayasıla) karşı etkilidir. Akşam-sabah aç karna birer bardak içilir. Astım ve mide ağrılarında da etkilidir.
 

Karabaş otu (Lavandula stoechas): Anamur ve dağlarında kendiliğimden yetişen ve her yıl kökten yeni dallar ile kendini tazeleyen bir ot türüdür. Adaçayı gibi dallı sapların ucunda karabaş denilen yuvarlak çiçeğini verir. Çiçekleri önceden mor renktedir. Taze olarak içilirken mor renkte daha sonraki dönemde yeşil, en son dönemde ise sarı renkte demi çıkar. Yapraklar kısa, ensiz ve sıktır. Çiçekler olgunlaştığında 15–20 santimetrelik dallar halinde boğularak kurutulur. Çiçekler menekşe (mor)rengindedir
 

Genelde çay şeklinde demlenerek içilir. Kurutulmuş karabaşlar fincana bir karabaş yetecek şekilde sıcak su ile demlenir.
Ağrı dindiricidir. Sinüzütü söker. Burnu akıtır. Balgamı söker. Zindelik verir. İçerisinde bulunan etkileyici maddelerden dolayı ruha dinçlik veriri, rahat bir uyku uyumaya yardımcıdır.
 

Karabiber(Dar-i fülfül): Baharat olarak kullanılmaktadır. Çeşitli yemek, çorba, salata ve köftelere katılır.
 

Mideyi ısıtır. İştah açıcıdır. Hazmı kolaylaştırır. Enerji vericidir. Cinsel gücü artırıcıdır.
 

Karamuk(Agrostemma githago): Yaylalarda yetişen çalı cinslerinden biridir. Kışın yaprağını döker. Mersin yaprağına benzer ancak daha minik yapılıdır, gövde, dallar ve meyve yakınları dikenlidir. 50–100 cm. kadar büyür. Morumsu, pembe çiçekler açar. Dal uçlarında salkımlar halinde küçük buğday büyüklüğünde meyve verir. Meyveler çiçekten sonra yeşil, sonra pembe, olgunlaşanlar ise kırmızı(Mora çalan) renktedir.

 

Toplanarak tuz katılıp veya tuzsuz olarak yenir.
 

Mideyi rahatlatır. Soğuk algınlıklarında eltilidir. C vitamini vardır.
 

Kekik(Thymus vulgaris): Kokulu, baharat olarak da kullanılan hem ekilebilen, hem de dağlarda kendiliğinden yetişebilen şifalı bir ot ve baharat bitkisidir. Çorbalara konulduğu, gibi suyu ve yağı da çıkarılır. Çorba, mor, tırnak, aşı, eşek kekiği gibi cinsleri vardır. Kışın kuru. Yazın yeniden yeşil, buz rengi yapraklar açar. Çorba kekiği cinsleri dövülmek veya öğütülmek suretiyle salata, çorbalarda kullanılır.
 

Çiçeklerini sonradan açar ve yaprağı azalarak sadece çiçek haline gelir. Küçük tohumları vardır.
 

Bedeni kuvvetlendirme, hazmı kolaylaştırma, iştahı arttırma özelliği vardır.
 

Çay gibi demlenip içilince mide ağrılarını keser. Kalp çarpıntıların giderir. Barsak iltihaplarını iyileştirir ve salıları düzenler. Cinselliği artırır. Tansiyonu geçici artırabilir. Öksürük, bronşit ve astıma faydalıdır. Kekik suyu banyosu romatizmal ağrılarda etkilidir. Kandaki sekerin miktarını azaltır. Kekik yağını guatrı olanlar kullanmalıdır.
 

Marul(Lactuca): 30–50 cm boyunda yaprağı salatalarda kullanılabilen, çiğ olarak yenilen bir ot bitkisidir. Yapraklar tüysüzdür. Sarı renkli çiçekler açar. Vücudunda özellikle sıcak zamanlarda ve marulun ihtiyarlama devresinde beyaz bir süt bulunur. Her yıl ekilerek çoğaltılır. Acı marul, eşek marulu, yağ marulu, kıvırcık, bostan marulu gibi çeşitleri vardır.
 

Genelde sebze olarak kullanılır. Salata olarak ve yeşillik olarak tüketilir.
 

Cinsel isteği frenleyicidir. Baş ağrısını önlemede etkilidir. Marul tohumlarının yatıştırıcı etkisi vardır. İdrar arttırıcıdır.
 

Maydanoz (Petersilie): Yeşil yapraklı, salata ve diğer yemeklerin üst görünümü katkısı olarak kullanılan yıllık veya iki yıllık sıcak bölgelerde yetişen bir ot cinsidir. 30–40 santimetre boylanır. İkinci yılda gövde oluşturur. Çiçeklenir(şemsiye şeklinde-beyaz), tohumlanır. Rutubeti ve sıcak yerleri sever.
 

Gövdeleri dikine, tüysüz, köşeli, içleri boş ve çok dallı, yaprakları ise saplı ve koyu yeşil renktedir. Kokuludur.
 

Yapraklarda A C vitaminleri vardır. İdrar söktürür. İltihaplı yaraların iyileşmesini sağlar. Yüksek tansiyonu düşürür. Cinsel istekleri (Afrodizyak) artırır. Görmeye kuvvet verir. Kökü de aynı özelliktedir.
 

Kenevir ( Kendir-Henf / Chanvre): Kötü amaçlar için kullanıldığında, insana zarar veren bir bitkidir. Kültürel olarak ekilen, bazen de yol kenarlarında kendiliğinden çıkan 50 cm’den 2 metreye kadar boy atabilen, yeşil ele benzeyen karşılıklı yapraklı, temmuz ve ağustos aylarında soluk yeşil renkte çiçekler açan bir bitkidir. Esrar otu olarak da bilinir. Gövdeleri iç boş kazık şeklinde, dikenimsi tüylü ve tırtıklıdır.
Dişi ve erkek çiçekleri ayrı bitkiler üzerinde olup rüzgâr ve arı tozlaştırması ile aşılanırlar.
 

İp(kendir) yapmada kullanılır.
 

Bitkinin vücudundan reçine elde edilir. Bu reçine merkezi sinirleri etkiler, yatıştırıcı ve uyuşturucudur.
 

Kenevir bitkisinin dişi çiçek veren bitkilerinden üretilen esmer renkli kütlere esrar denir.
 

Bu bitkinin yaprakları da aynı etkiyi gösterir. Bölgemizde “aptal otu” diye de anılır. Esrar maddesi insana zarar verdiği, alışkanlık yaptığı ve hastalıkları tetiklediği ve uyuşturucu olduğu için yasaklanmıştır. Eskilerde serbestçe ekilirken şimdi ekimi belirli kısıtlamalara ve yasal sayımlarla ancak ekilebilmektedir.
 

Mısır (Darı-Mais): Akdeniz bölgesinde her mevsim kış harici ekilebilen ve yetiştirilen bir bitkidir. 1,5–2 metreye kadar boylanır. Bir tahıl bitkisidir. Gövdeler sert ve 5–10 cm. çapa erişebilen ve dik şekildedir.
 

Yaprakların üst yüzleri tüylü alt yüzleri ise tüysüz olur. Yapraklar gövdeden sarılmış olarak çıkar ve sapsızdır. Çiçekler koltuklardan çıkar. Önce yeşil ve içinde keviş denilen bir beyaz gövde üzerinde dışı ise kapalı yaprakla sarılmış şeklinde uç kısımları da kahverengi tüylerle kaplıdır. Olgunlaşan meyveler irileşir ve koltukları doldurur. Mısırlar koparılıp soyulduğunda bir yuvarlak çomak(keviş) ekseni etrafında dizilmiş olarak görülür. Mısır taneleri beyaz, açık ve koyu sarı, kırmızımsı, siyah renktedir.
 

Çeşitli cinsleri de vardır. Sert mısır, Slaç, unluk mısır, at dişi mısır, patlatma mısır adlarını alır.
 

Mısırlar taze iken kömürde pişirilirse ütme(ütülmüş mısır), suda haşlanarak yenirse haşlama mısır adını alır. Mısırlar soyulup sömekleri üzerinde kurutulur. Sonra sömek soyma makinelerinden geçirilerek mısır ile koçanlar ayrılır. Değirmenlerde un haline getirilebildiği gibi, haşlanıp haşlanmış mısır olarak da tüketilir. Kurumuş normal mısır tavalarda veya fırında kavrulursa kavurga adını alır.
 

Cin darı denilen ve patlamış mısır olarak kullanılan ise ya kırmızımsı ya da sarı renklerde diğer mısırlara göre daha küçük ve yuvarlaktır. Patladığı zaman beyaz patlak mısırlar elde edilir.
 

Anamur’da mısır unundan kapama adı verilen börek yapılır.
 

Katımış mısır ekmeğinden de mollaç adını alan bir çorba yapılmaktadır.
 

Mısırdan ayrıca mısır nişastası elde edilir.
 

Mısır tanelerinden ayrıca fabrikalarda mısır yağı elde edilmektedir. Mısır yağı doymuş bir yağ olduğu için kolesterol açısından yararlıdır.
 

Mısır tanelerinde% 67 nişasta, % 10 azotlu maddeler ve % 8 yağ bulunur.
 

Mısır püskülleri kurutulur ve kaynatılıp çayı içilirse baş ağrılarına iyi gelir. Püskülde karbonhidratlar, sodyum, potasyum ve kalsiyum tuzları bulunur. İdrar söktürmede ve taş
 

Nane (Minze): 50–70 cm.ye kadar boylanabilen, hoş kokulu, bir yıllık gövdesi yeşil ve kırmızıya yakın renkte tüylü veya tüysüz otlardan biridir. Yapraklar saplı ve ince gövde üzerine dizilmiş durumdadır.
 

Temmuz-ağustos aylarında çiçek açar. Çiçekler mor, beyaz, leylak renklerdedir.
 

Yaprakları yeşil olarak veya kurutulup baharat olarak kullanılmaktadır. Salatalara ayrı bir tat veriri. Cacıklarda ve çorbalarda kurusu kullanılır.
 

Yapraklar, dallar ve çiçekleri kullanılmaktadır. Yapraklardan nane yağı elde edilir. Yaprakta reçel, reçine, uçucu yağ bulunur.
 

Yapraklar çay olarak içilince yatıştırıcı ve ruha dinçlik verici özelliktedir.
 

Mide ağrısı ve sancılarında yatıştırıcı, gaz söktürücü, bulantı giderici olarak içilir.
 

Nergis (Narciss): Kültür ırkları olmakla birlikte Anamur’da ekin aralarında anız başlarında kış mevsimi ile birlikte kendiliğinden açan, tek yıllık, soğanlı bitkilerdendir. Çok güzel ve kuvvetli bir kokusu vardır. Çiçekler dal uçlarında boru gibi uzanmış saplar üzerinde bulunur ve sarmal bir yaprağı vardır. Çiçekler beyaz açar. Koparılmış çiçekler vazoya konup ıslatılırsa ve suyuna bir damla kırmızı, siyah veya mavi mürekkep damlatılırsa nergis çiçeklerinin o renklere boyandığı görülür. Süs bitkisi olarak yetiştirilir. Bitki zehirlidir.
 

Kustururcu ve ishal etkisi yaratır. Kabızlığı olanlar az miktarda içebilirler. Kurutulmuş çiçekleri çay olarak demlenerek içilir. Yatıştırıcı ve ateş düşürücü etkisi de vardır.
 

Nohut (Kichererbse): Yemeklikler arasında, baklagil türündendir. Yeraltında kazık kökler ile ince yer üstü dallar üzerinde küçük kalbimsi yeşil yapraklar yer alır. Koltuk altlarından çıkan saplar üzerinde çiçeklerini taşır ve çiçekler beyaz, mavimsi ve pembemsi renktedir. Kendi kendine çiçek tozları ile döllenir. Nohutlar başlangıçta küçük çakıldaklar(torbalar) halindedir. Yetiştiğinde içi dolgunlaşmış ve dıştan sertleşmiş olur. Taze olarak tüketildiği gibi harmanlanıp kurumuş nohut taneleri çekilerek elde edilir. Yemek yapılmakta ve un yapımında kullanılır. Haşlama olarak da yenilir.
Nohut bol nişasta ve azot yüklüdür. Protein, kalsiyum, fosfor, demir mineralleri bulunur.
 

Vücuda kuvvet verir. Besleyicidir. Nohutlar haşlanarak veya haşlanmadan fırında ya da tavada tuz da katılarak kavrulursa(pişirilirse) buna kavurga denir. Leblebi imalatında da nohut kullanılır.
 

Papatya (Kamilen): Kırlarda, yol kenarlarında, ekin arlarında kendiliğinden çıkan tek yıllık otlardan biridir. Yapraklar parçalı, tüysüzdür.
 

Çiçekleri dal uçlarında küçük çerçevelenmiş yuvarlak dizilmiş başçıklar halindedir. Beyaz ve sarıçiçekler açmaktadır. Beyaz ve sarıpapatya ismi ile anılır. Halk arsında “Papatça” denilmektedir. Kültür türlerinde Alman, yabanî, beyaz papatya gibi isimler alır.
 

Saplı dallar halinde yapraklar ve çiçekler gölgede kurutulur. Çay gibi demlenerek içilir. Sabahları aç karna daha faydalıdır. İdrarı çoğaltır. Yatıştırıcı, gaz söktürücü, iştahı açıcı özellikleri vardır. Basurlarda ağrıyı keser.
 

Papatyadan yağ da çıkarılır. Spazmı önleyici ve ağrı dindirici özelliği olan bu yağ da % 1 oranında suya katılarak içilir.
 

Rezene (Gemeiner): Kokulu tek yıllık, haziran ayında çiçek açan bir metre ve üstünde boy atabilen sarıçiçekli, uzun saplı ve şemsiyeli bir bitkidir. Yaprakları saplı olup düzdür. Birçok çeşidi bulunur.
 

Meyveler yeşilimsi, silindirler şeklinde olur. Kayalık ve kurak yerlerde yetişir.
Kökleri, meyveleri ve yaprakları kullanılmaktadır. Meyvelerinde şeker, nişasta, yağlar bulunur.
 

Mide gazını giderir, anne sütünü çoğaltır. Müsekkin(yatıştırıcı) olarak içilir. Çay olarak içilebildiği gibi toz olarak da bir bardak su içinde içilebilinir. Dalak hastalıklarında, idrarın atılmasında faydalıdır.
 

Roka (Raukenkohl): Bir yıllık otsu bir bitkidir. Yapraklar toplu haldedir. Tırtıklı kenarlı ve tüylüdür. Çiçeklerini sarı tonlarda ve mor damarlı olarak açar. Kök ve tohumlarından ekilerek çoğaltılır. Yeşil olarak tere gibi tüketilir. Tadında hafif bir kekrelik vardır. Baharatlıdır.
 

Yapraklarında yakıcı yağlar olur. C vitamini yönden zengindir. İç bölgelerde yetişirken şimdilerde Anamur’da da ekilip çoğaltılmıştır. Salatası yapılır. İştah açıcıdır. Uyarıcı ve kuvvet verici, öksürüğü kesme gibi etkileri vardır. Tohumları da aynı özelliktedir. Cinsel gücü kuvvetlendirir.
 

Salep (Sahlep): Toprak altında yumruları bulunan ve toprak üstünde ot kısmı olan bir yıllık bitkilerden biridir. Yumruları çok değerli olup tabi dondurma yapımında kullanılır. Yumrular toprak altında ikili olarak bulunur. O sene toprak üstüne çıkan kökün yumrusu ana yumrudur. Diğeri ise gelecek yılın yumrusudur. Çayırlık ve su alan alanlarda yetişir. Yayla bitkileri arasında yer alır. Orchis ve Ophyrus türleri salep yumrusu elde edilen önemli iki çeşittir. Salep kazanların o yıl ot veren yumruyu değil de gelecek yılın yumrusunu almaları gerekir. Bu yumrular kurutulup dövülerek tozu elde edilmektedir.
 

Nişasta, azotlu madde ve şeker bakımından zengindir. Bağırsaklara iyi gelir. Soğuk algınlığında, öksürükte kullanılır. Cinsel gücü arttırıcı özelliği vardır. Dondurmaya ne kadar çok salep katılırsa o kadar güzel ve vitaminli olur.
 

Sarımsak (Knoblauch): Tek yıllık, köklerindeki olgunlaşmış taneleri bulunan ve çok özel kendine has bir kokusu bulunan soğansı bitkidir. Yaprakları içe oluklu ve düz olup gövdeden sarmal şekilde olur, buğday yaprağı gibidir.
 

Çiçekleri küre biçiminde şemsiye gibi açılmıştır.
 

Sarımsağın soğanımsı kısmı beyaz veya kırmızımsıya çalar. Yumrular kabuklar tarafından sarılmıştır.
 

Beyaz ve siyah sarımsak cinsleri ile küçük ve ziraat türü cinsleri mevcuttur.
 

Yapısında A,B,C vitaminleri, şeker, yağlar bulunur.
 

Sarımsak tedavilerde kullanılmaktadır.
 

İştah acıcı, solucan düşürücü, tansiyonu düşürücü, kan temizleyici ve antibiyotik olma özelliği vardır. Kansere karşı koruyucudur. Bakterilerin üremesini önleyicidir. İnsana sıhhat ve enerji verir. Birçok yiyeceğe katkı maddesi olarak kullanılır.
 

Semizotu(Portulak): Kendiliğinden bağ, bahçe, seralarda ve tarlalarda yetişen bir yıllık otsu bitkilerdendir. Mora yeşile çalan gövde üzerinde küçük yapraklar ve dolgun nazik ve yeşil renktedir. Gövde toprak üstüne yatık vaziyette bulunur. Zirai olan türleri de vardır. Tohumu ekilerek yetiştirilir. Meyveler çok tohumludur. Çiçeklerini yaprak önlerinden sarımsı renkte açar.
 

Yemek olarak pişirilerek, saç böreklerinde peynir ve çökeleğe karıştırılarak, tuzlanıp, ekşi sıkılarak salata olarak ve salatalık yerine cacıklara doğranarak tüketilir.
 

Demir ve C vitamini deposudur. Mayhoş tattadır. Şeker hastalığına iyi gelir. Kanı temizler, uykusuzluğu giderir ve zihin yorgunluğunu alır, sinirleri yatıştırıcıdır.
 

Soğan (Zwiebel): Kökünde yumru veren ve her yıl ekilen, tohumundan ekildiğinde önce göver denilen küçük soğan elde edilen sonra göverlerin ikinci yıl ekilmesi ile soğanı elde edilen bir bitkidir.
 

Yeşilimsi tam orta yerinden çıkardığı hortum ucunda yuvarlak yeşil ya da pembemsi çiçek açan ve siyah tohumlu(bunlara karaca denir), yaprakları kapalı boru şeklindedir. Karacalar küçük ve köşelidir. Şemsiye veya bir küre durumundadır.
 

Kırmızı, beyaz, siyah türleri vardır. Kantartopu, İmralı, Yalova gibi çeşitleri bulunur. Soğan yumrusunun üst üste içten dışa doğru dizilmiş ve aralarda zar bulunan sarmal yuvarlak şeklinde ve en dışında da kabuk denilen cinsine göre rengi bulunan bir yapıda görebiliriz. Bilinen her şeyle pişmiş ya da çiğ olarak tüketilmektedir. Anamur’da soğana “koç” denir.
 

Yemeklerin en değerli katkısı ve çeşnisidir. Kebaba, salataya yakışır. Sofraların baş konuğudur.
 

Bol miktarda C vitamini vardır. Besleyicidir. İştah açar. İdrar söktürür, kalbin dostudur.
 

Soğanın içinde uçucu bir kükürt maddesi vardır. Gözünüzü bu madde yaşartır. Mikroplara karşı koruyucudur. Zihin yorgunluğunu giderir. Böbreklerdeki kum ve taşları düşürür. İktidarsızlığı giderir. Cinsel gücü artırırcıdır. Öksürüğü söker. Grip ve soğuk algınlıkları ile boğaz iltihaplarında faydalıdır.
 

Sumak(Sumac): Küçük çalı biçiminde, eğri gövde yapılı, kışın yaprağını döken ve yaprakları sapsız, tüylü kenarsız hafif tırtıklı çalı türü bir bitkidir. 2–3 metre boy atabilir. Çiçekleri yeşilimsi ve koniktir.
 

Meyveler çiçekten sonra yeşil renkte küçük yumrular halindedir. Orta kısmında bir çekirdek kısmı, üstünde ise etli bölüm yer alır. Olgunlaştığı zaman kırmızı renge dönüşür. Toplanan bu meyveler kurutulur. Sonra çekirdeklerinden ayrılıp dibeklerde dövülmek suretiyle sumak denen ekşi baharat elde edilir. 150’ye yakın sumak çalısı türü vardır.
 

Anamur’da 700 metreden başlayıp dağlarda kendiliğinden bitmektedir.
 

İdrarını tutamayan çocuklara iyi gelmektedir. Şeker, boya ve tanen yapraklarında bulunur.
 

Kabız edicidir. Boğaz ağrı ve hastalıkları ile diş eti çekilmelerine iyi gelir. Boğaz hastalıklarında kaynatılmış suyu gargara olarak kullanılır.
 

Bütün salatalarda, özellikle de kelle paça ile soğanları tatlılaştırmakta kullanılmaktadır.
 

Susam(Küncü): Mayıs ayında ekilen, 1,5–2 metre boy atabilen ve kendinden dallanan ve küçük yaprakları olan ince dik bir gövde üzerinde yetişen ve meyve alarak da çakıldak şeklinde yeşil renkte küçük tüpçükler veren tek yıl ekimlik bir bitki türüdür. Ağaççıklar yeşilden sarıya dönüp küçük tüpçüklerin ucu hafifçe alınmaya başlamışsa olgunlaşmış demektir. Köklerinden sökülen susamlar yuvarlak 25–30 cm çapında kümeler halinde bağlanır, tepe noktaları birleştirilerek kümüler hazırlanır. Kurumaya bırakılır. Kuruyan bu kümeler çapıt(çul) üzerine devrilerek sopalarla vurulup, silkelenir. Susam elde edilir.
 

Susamlar her türlü pasta, börek, ekmek ve simit üzerine serpilerek kullanılmakta, bölgede kavut denilen özel yiyeceğin içine kavrulup, dövülerek karıştırılmakta, pekmez ile samsıra denilen tatlısı yapılmaktadır.
 

Susamdan yağ da elde edilir. Bu yağ az az içildiğinde safra kesesi taşlarını döker. Nefes darlıklarına iyi gelmektedir. Karaciğer hastalıklarına ve kabızlığa iyi gelir. Cinsel güç artırıcıdır.
 

Şalgam (Şalgam havucu): Havucun ve turpun yetiştiği gibi toprak altına doğru uzanan kök kısmı kullanılmaktadır. Bir yıllık bitkilerdendir. Yer üstünde sadece yaprak kısmı bulunur. Yapraklar parçalı ve üzeri tüylü, çiçekler ise sarı renktedir. Şalgam havucu kırmızı ve tam olgunlaşmış ise de siyahtır. Topraktan çıkarıldığı gibi kabuk kısmı ince bir tabaka halinde soyularak yenilebilir. Havuçlar dilimlenmek ve bulgur ile mayalanmak suretiyle de şalgam suyu elde edilir.
 

Anamur’da şalgam havucu yetişmekle birlikte şalgamlık havuç dışarıdan getirilmektedir. Anamur’da en iyi şalgamı sunanlar Zeynel ve Ahmet kardeşlerdir.
B vitamini yönünden zengindir. İdrar söktürür. Böbrek kumlarını dökücüdür. Romatizmaya faydalıdır. Egzamalara karşı faydalıdır. Şeker hastalarına iyi gelir. Kabızlıklara etkilidir.
 

Tere: (Gartenkresse): 30–40 cm boylara erişebilen, beyaz veya mora yakın renklerde çiçek açan, bir yıllık bitkilerdendir. Meyvelerinin tek tohumlu olmasından dolayı su teresinden farklıdır. Yabanî olarak kendiliğinden yetiştirilmekle beraber zirai olarak da ekilmektedir.
 

İştah açıcı insana enerji ve dinçlik veren, su teresindeki faydaları da sağlayan bir yeşillik olarak yemek yanlarında tüketilen bitkidir. Tırtırlı yapraklı olanları kerdeme olarak adlandırılır.
 

Su Teresi (Nasturtium officinale): Su kenarlarında, çeşme su akma yollarında ve sulama kanalları kenarlarında kendiliğinden çıkan, özel bir kokusu ve tadı bulunan yeşil bir su bitkisidir. Beyaz çiçekler açar. Çok uzun süre yaşamaya devam eder. Yapraklar yeşil ve parçalı, kenarları tırtırlıdır.
 

Yakıcı bir yağ vardır. A,C,D vitaminleri yönünden zengindir. İştah açıcı, cinsel istek artırıcı özellikleri vardır. Suyu ile saç yıkanırsa saçların dökülmesini durdurur ve kepeklenmeye mani olur.
 

Turp (Rettich): Yemek yanlarında iştah açıcı olarak yenen, kökleri toprak altında, yumru şeklinde olan ve kültür bitkisi olarak üretilen bir yıllık bitkilerdendir. Kazık kökler belirli bir hacimde olmakta ve yemek yanlarında, salata olarak tüketilir. Toprak üstünde yeşil, düz, hafif tüylü kazık kökün tepesinden çıkan yaprakları bulunur. Orta kısmından uzun saplar üzerinde küçük altıgenimsi kapalı baklalar içerisinde beyaz veya pembe çiçeklerden sonra yuvarlak tohumları elde edilir.
 

Çok çeşitli turp cinsleri yetiştirilmektedir. Karaturp, beyaz turp, Kırmızıturp, uzun ve yuvarlak türler vardır.
 

Doğada doğal olarak yetişen turp cinsleri de vardır. Anamur’dan doğada yetişen turpların taze yaprakları toplanarak susamlı turp otu yemeği yapılır. Ayrıca yapraklar haşlanmak suretiyle salata şeklinde de hazırlanır.
 

Uyarıcı ve iştah açıcıdır. Safrayı söktürür.
 

Tohumlarında yarı yarıya yağ bulunur. Turp tohumları dövülüp, bala katılırsa cinsel güç artırıcı olarak yararlıdır.
 

Bazı turplarda C vitaminince zengindir. İdrar söktürücü olarak da kullanılır.

 

ŞİFALI SEBZELER

 

Bamya(Okra): Akdeniz iklim kuşağında yaz mevsimi bitkisidir. Ekim ayı sonuna kadar yerli türlerinden ürün almak mümkündür. Bir metre ile 3 metre arasında yerli türler, ziraat türü denilen parmak ve tombul bamyalar da 1–1,5 metreye kadar boylanmaktadır. Yaprakları asma yaprağı gibi üçgenli ve geniştir. Meyvesin beyaz veya sarı yeşil arası renkte yerli türlerde 7–13 cm kadar uzun ve iridir. Tombul bamya 5–6 cm, parmak bamya ise 4–5 cm. kadardır.

 

Yaş yemek yapılarak veya kuru olarak yine yemek yapılarak yenilir. İplere dizilerek kurutulur.

 

Kabızlık tedavisinde, barsak çalıştırıcı olarak yenilir.
 

Enginar (Artischocke): Yumrularından yemek yapılan, bir metreye kadar büyüyebilen, küçük hurma ağacı görüntüsünde bir sebzedir. Gövdeler sert ve diktir. Mavi-mor renkte çiçek açar. Üst yapraklardan çıkan dal uçlarında önce çiçek ardından yeşil renkte daha sonra ise mor renkte 10–12 cm çapında limon büyüklüğünde meyveleri vardır.
 

Bitkinin yumruları yemek yapılarak tüketilmektedir. Taze yapraklarından hazırlanan çaylarda şifada kullanılır. Çayı safrayı artırır. İdrar çoğaltır. Karaciğer hastalıklarına iyi gelir. Kanda kolesterini düşürür. Ateş düşürücü ve iştah açıcıdır. Romatizma ve şeker hastalarına da iyi gelir.
 

Ispanak (Spinat): Kış mevsiminde sebze olarak yetiştirilir. Kazık köklü yumuşak ve uzun yeşil yapraklı, serin ve rutubetli yerleri seven otsu sebzelerdendir. Çeşitli yemekleri yapılmaktadır. Tohumları ekilerek üretilir ve bir yıllıktır. Bir sap üzerinde salkım durumunda yaprakları yenilmektedir. Dişi ve erkek çiçekleri aynı bitki üzerindendir. Çiçekler açmadan hasat edilmesi gerekir. Çiçekler tohuma döndüğü anda yapraklar sertleşir ve tohumlar olgunlaşmaya başlar. Genelde Anamur’da dikensiz ıspanak türü ekilmektedir.
 

Pişirilerek veya salata halinde yenir. C vitamin yönünden zengindir. Vücudun direncini artırır. Ağız ve göğüs hastalıklarında faydalıdır. Kansızlığa iyi gelir. Hamilelere tavsiye edilir.
 

Kabak (Küerbis): Kabakların çok çeşidi vardır. Bir yıllık ekilen, otsu bir bitkidir. 2–3 metre ve daha fazla kollarını uzatarak yayılır. Çeşitli şekillerde çiçek açar, sar, beyaz, açık mavimsi. Meyveleri de çeşitlerine göre değişir.
 

Sakız kabağı, köy kabağı, kestane kabağı helvacı kabağı, çekirdek kabağı, bal kabağı (Kestane), Rodos kabağı(Dikenli kabak), su kabağı, lif kabağı gibi çeşitlerini sayabiliriz.
 

Su ve çekirdek kabaklarından yemek yapılmaz. Birisinden çekirdek, birsinden ise su koyma kabı elde edilir. Su kabağının kevki denilen cinsi su almak için(saplı tas yerine) ve kabak kemani yapımında kullanılır. Lif kabağı da banyolarda sünger yerine(ezinmede) kullanılır.
 

Bal kabağından tatlı yapılır. Diğer cinslerden ise çeşitli türde yemekler yapılmaktadır.
 

Kabaklar çok besleyici özellikte C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pişirilen yemek yapılan kısımları bazı cinslerde çıban ve şişlerin indirilmesinde lapa olarak da tatbik edilince indirir. Şekerli ve nişastalı maddeler yapısında boldur. Bazı cinslerin tohumları (çekirdekleri-gilikleri) tenya ve kurt düşürücü olarak da kullanılmaktadır.
 

Karnıbahar (Blumenkohl): Lahanagillerdendir. Lahanada yapraklar sebze olarak kullanılırken bunda çiçek veya meyve denilen beyaz kısımlar sebze olarak kullanılmaktadır. Çeşitli şekillerde yemek olarak pişirilerek yenir. Fosfor ve vitaminleri yüksektir.
 

Zihin yorgunluklarını giderir. İdrar söktürücüdür. Cinsel güç verir. Dalak hastalıklarına ve şeker hastalarına iyi gelir.
 

Karpuz (Citrullus vulgaris): Yerli türlerle birlikte, ziraat türleri de olan ve meyve olarak yetiştirilen, kol ve dalları 3 metreye kadar uzayıp dağılabilen bir yıllık bir bitkidir. Darı ve beyaz renkte çiçek açar, Çiçekler zaman içinde mavimsi ufak karpuzlara dönüşerek 30–40 kilograma kadar büyüyebilir.
Sıcak iklimleri sever. Genelde dış kabuk içinde beyaz daha sonra ortaya doğru kırmızılaşan etli bir yapıdadır. Siyah, sarı ve beyaz renkte çekirdek yapısı vardır. Son zamanlarda genetiği ile oynanmış tohumu bitmeyen ve tohumu da olmayan çeşitlerde üretilmektedir.
 

Çeşitli isimleri vardır. Yenidünya, Alacalı, Dilimli, Kara, Yerli, Gülle, Vaşinkton, Diyarbakır, Ala karpuz gibi isimler almıştır.
 

Tatlı yerine, suyu bol, iştah acıcı bir meyvedir. Toksinleri temizler, böbrek kumlarını eritici, sıhhat ve dinçlik verici özellikleri vardır.
 

Kavun (Zuckermelone): Bir yıllık karpuz gibi otsu yaz meyvelerindendir. Çiçeklerini yaprak koltuklarından döker. Yöresine ve çeşitlerine göre isimlendirilir. Topatan, Kırkağaç, çitli, Çumra, Hasanbey, Altınbaş, Dilimli ve Hallaç yerli gibi isimler verilir.
 

Ham, yani yeşil olgunlaşmamış olan kısmına kelek denir.
 

Kokulu kavun cinsleri de vardır. Bunlar küçük olur ve Eşemene adı ile anılır.
 

Konya yöresinde yetişen kelek gibi olan cinsi(turşuluk) Hırtlak adını alır.
 

Hem yenilerek kullanılır. Hem de çekirdekleri tıpta kullanılır. Çekirdekleri çerezlik olarak da hazırlanır.
 

Çekirdekleri öksürüğü keser. Sinirleri yatıştırma, böbrek ve kanı temizleme, taş düşürülmesi gibi tıbbi yararları mevcuttur.
 

Çekirdekler kaynatılarak suyu içilir.
 

Şeker hastaları ile yüksek tansiyonun düşürülmesinde oldukça etkilidir.
 

Patates(Gompil-Solanum tuberosum): Köklerinde yumruları olan ve yeraltında olgunlaştıktan sonra yemeklik olarak kullanılan yer üstündeki kısmı otsu yeşil nazik dal ve yapraklardan meydana gelen bir bitkidir.
 

Çimlenmiş patatesleri yemek doğru değildir. Çimlenmiş patateste alkaloitler bulunur. Bunlar zehirlidir.
 

Patates günümüzde yumurta büyüklüğünden 1 kilogram gelen büyüklüklere kadar irileşebilir. Kabuk renklerinden sarı ve kırmızı olarak ayrılır.
 

Patates nişasta bakımından çok zengindir.
 

Çiğ olarak aç karna yenen patates yumruları mide ülserlerine iyi gelir. Susuzluğu alır. Karaciğer şişliklerinde yararlıdır. Basur memesi ağrıların ı gidermede etkilidir.
 

Patlıcan (Aubergine): Yemeği yapılan, kebaplarda kullanılan, tek yıllık olarak ekilen bir metreye kadar boy atabilen, geniş tüylü yapraklı, yer yer vücudunda dikenleri bulunan bir bitki cinsidir. Yuvarlak, mor renkte meyveleri olur. Yapraklar ve meyveler saplarla gövdeye tutunur. Patlıcan çiçekleri beyaz ve pembemsidir. Meyveler genelde yeşil, kahverengi ve mor renklerdedir. Çekirdek durumuna göre de az ve çok çekirdekli diye ayrılır. Ayrıca uzun ve yuvarlak patlıcan meyve türü vardır. Uzun olanlar kemer ismi ile anılır. Kısa(yuvarlak tür) dekiler Tophane patlıcanı adını alır. Olanlarda yemek olarak pişirilebildiği gibi, dolmalık olarak da kullanılır. Turşusu hazırlanır. Salatası yapılır. Ocakta közlenmiş ve soyulmuş patlıcan salatası zeytinyağı ve sarımsak ilavesi ile pikniklerin vazgeçilmez yiyeceğidir.
 

Patlıcan kansızlığa karşı etkilidir. Karaciğerin düzenli çalışmasını, sinirlerin yatıştırılmasını, kalp çarpıntılarını giderir. Ağrıları keser.
 

Cilt hastalığı ve ileri düzeyde şeker, bağırsak rahtsızlıkları ve mide hastalıkları olanlara tavsiye edilmez.

 

ŞİFALI MEYVE ve AĞAÇ TÜRLERİ

 

Ahlat (Taş armudu-Yabanarmudu-Piraster): Dağlarda kendiliğinden yetişen bir armut cinsidir. Meyvesi önceleri taş gibi olur. Armut toplanıp bekletildikten sonra ancak yenecek hale gelir, ya da Ağaçların haziranda verdiği meyvesi ancak ekim ayı sonlarında yenebilir. Meyveleri ishali durdurur.

 

Ahududu(Böğürtlen-Himbeere): Ağaççileği yada sultan böğürtleni adı ile söylenir. Tabiatta doğal olarak yetişen dikenli gövdesinden yaprak açan ve sulak yerlerle, tarla aralarında yer alan koyu yeşil taç yapraklı, dikenlidir. Beyaz ve pembemsi çiçekli bir bitkidir. Çiçekleri salkımlıdır. Çiçekten sonra meyveler önce kırmızı sonra mor bir renk alır. Mor renkli meyveler yetişen meyvelerdir. Bölgemizde Hazirandan itibaren kış ortalarına kadar doğal ortamda meyve vermeye devam eder. Böğürtlenin zirai olanı ve aşılanmış olanına ahududu denir. Ahudunun meyveleri temmuz, ağustos ve eylül aylarında olgunlaşır. Yaprakları kaynatılarak boğaz rahatsızlıklarında gargara olarak kullanılır. Çiçekleri romatizma hastalarına iyi gelir. Meyvelerinde şeker, asit ve yağlar bulunur. Meyveleri ishale ve ateşli hastalıklara şifa vericidir.

 

Badem (Echte Mandel): Şubat sonlarından itibaren beyaz ve pembe renkli çiçekler açar, sonra çiçekler meyveye oturmaya başladığında da yassı sivri, taç, çanak yapraklarını çıkararak yeşil bir görünüm kazanır. Kış mevsiminde yapraksızdır. Her yerde yetişmektedir. Fazla su istemez. Meyveleri yeşil ve taze(çağla) olarak tüketildiği gibi ağaçlarda yetişerek, temmuz ve ağustos aylarında da kabuklarının arasında sert bir şekilde hasat edilmektedir. Dış kabuk kırılarak badem içi olarak kullanılır. Acı badem ve tatlı badem gibi iki türü vardır. Acı badem içlerinden “Acı Badem Yağı” elde edilir. Badem içleri bazen tek, bazen çift olur.

 

Çocuklar için müshildir. E vitamini, şeker ihtiva eder. Acı bademdeki yağlar iyi bir koku gidericidir. Balık yağı içenler balık yağına karıştırarak içerlerse, balık yağının kokusunu alır.

 

Çakaleriği (Dağ Eriği-Pflaume): Toros dağ yamaçlarında 700–800 metreden sonra doğal olarak yetişir. Diğer erik türlerine benzer. Nisan ayında beyaz çiçek açar. Meyve önce yeşildir. Sonra sarı bir renk alır. Haziran ve temmuzda meyve halen yeşildir. Ağustos sonu ve Eylül aylarında toplanır. Suyu çıkarılarak sirke olarak turşularda kullanılır.

 

3–5 metreye kadar boylanır. Çobanlar dallarını keçilerin iyi yediğini düşündüklerinden sürekli budayıp hayvanlara yediririler. Meyvesi kadar çiçekleri de faydalıdır. Çiçekler rüzgârlı bir havada toplanıp gölgede kurutulur. Çiçekleri kanı temizler. İshali durdurur. Vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını sağlar. Boğaz ve bademciğe faydalıdır.

 

Çamfıstığı (Pinus pinea): Toroslarda ve evlerin önlerinde özel olarak ekimi yapılan bir çam türüdür. Kozalakları tam olgunlaştığında meyveler kozalaklardan kırılarak çıkartılır. Meyvenin dış kabuğu da kırılarak çam fıstıklarına ulaşılır. Dolmalara çam fıstığı olarak konulur. Kuvvetli, besleyici yararlı bir besindir.

 

Bronşite, akciğer hastalıklarına faydalıdır. Cinsel gücü de artırır.
 

Çilek (Kocayemiş): Anamur’un önemli geçim kaynaklarından bir olan çilek hemen hemen her köyünde ve merkezde yetiştirilmektedir. Beyaz çiçekli taç yapraklı boyu 30 santimetreye kadar büyüyen bir bitki türüdür.
 

Meyveler dalların ara ve alt kısımlarında özel sap dalların ucundadır.
 

Hasatlıkları vücuda sokmaz. İdrarı söktürür. Böbrek ve mesane kumları ile hastalıklarına iyi gelir. Mide ve bağırsakların tembelliğini giderir. Ateş düşürür. Şeker ve kalp hastalıklarına iyi gelir. Vücudu zindeleştirir, vücuda güzellik verir.
 

Defne (Lorbeer): Denizin nemini alan Toros dağ yamaçlarında kendiliğinden yetişen, 20 metreye kadar boy atabilen bir ağaç türüdür. Yuvarlak tepeli sık dallıdır.
Dallara yapraklar sağlı sollu dizilmiştir. Yapraklar oval biçimli, donuk renklidir. Yapraklarından faydalanılır. Dolma ve balık türlerinin pişirilmesi sırasında kuru defneyaprağı üzerine konursa ayrı bir lezzet verir.
 

Genelde yapraklar kullanılır. Baharat niyetinedir. Meyvelerde kullanılmaktadır. Defneden yapılan sabun vücuda güzellik ve sıhhat verir. Cilt ve saçlara faydalıdır.
 

Dalları ile birlikte alınan defneyaprakları ev içinde veya güneş görmeyen bir yerde kurutulur. Daha sonra yapraklar dalın üzerinden toplanır. Havan veya dibekte dövülür. Bir kilogram bal ile balın kapladığı alan kadar dövülmüş yaprak ilave edilir. Sabah- akşam bir çorba kaşığı aç karna yutulur. Bu damar tıkanmalarına ve damardaki yağlanmalara karşı etkilidir.
 

Greyfurt: Turunçgil ailesinden bir ağaçtır. Yaprağını yaz kış dökmez. Meyveleri iri ve iki tarafından içe doğru bastırılmış tekerlek gibi olur. Sarı renktedir. Dış kabuklar meyvelerde acıdır. Ancak dilimler çıkarılıp meyveler çıkarılarak ve kabuklar soyularak yenilir. Ya da sıkılıp suyu alınmak sureti ile içilmelidir.
 

Karaciğerin çalışma fonksiyonlarını düzenler. Vücudun zehirli suyunun atılmasını sağlar. Kan temizleme özelliği vardır. Hazmı kolaylaştırır. Beden yorgunluktan kurtarır.
 

Ihlamur (Linde): Mayıs sonundan itibaren beyazımsı-sarı renkte çiçek açan ve 5–10 metre boylanan sık yapraklı bir ağaç türüdür.
 

Çiçekleri açtığında etrafa hoş bir koku verir. Normalde orman ağacı olmakla birlikte üretilerek ev önlerine, parklara ve kaldırımlara da dikilmektedir.
 

Yapraklar saplı, uç kısımları sivrimsi kenarları tırtırlı, kalp biçiminde arka yüzleri beyazımsıdır.
 

Çiçekleri çay olarak birinci yaprağı ile birlikte toplanıp demlenerek içilir. Meyveleri çiçek ortasında kürecikler biçimindedir.
 

Balla birlikte içilirse mide ülserini önler. Gripal enfeksiyonlarda etkili, dinlendiricidir. Kan dolaşımın düzenler.
 

İncir (Feigenbaum): Çok çeşitli cinsleri olan incir mayıs ayında küçük “mancıl” denen ve yapraklar çıkmadan önce çiçeklerini verir. Bu çiçekler dökülür. Yerlerine incirler gelir. İncirler önce açık yeşilimsi olur, daha sonra olgunlaşmadan önce cinsinin rengini alır.
 

Geniş, parçalı yaprakları vardır.
 

İncir taze olarak tüketildiği gibi, kurutularak veya dizgiler halinde de kurtulup daha sonra tüketilir. Parçalanıp, gölgede kurutulanlardan şeker veya pekmezle kaynatılarak reçel(heleş) yapılır.
 

Şeker ve asitler yönünden incir zengindir. A,B,C vitaminleri vardır. Balgamı söktürür. Sindirim sancılarını giderir. Kalbe ferahlı sağlar. İncirin mancıl denilen olgunlaşmamış halindeki sütü veya dalarlının sütü siğil ve nasırlara sürülürse iyileşme görülür.

 

Kayısı (Aprikosenbaum): Dikensiz, tüysüz, çok yıllık çeşitli çeşitleri olan bir ağaç türüdür. Yapraklar uzun ve kenarlar dişli, uçlar cinse göre sivri veya küt olur. Meyveler sar, pembemsi olur. Şekerpare cinsler iri ve daha tatlıdır. Kurtularak, reçel olarak ve meyve olarak tüketilir.
 

Sekerpare, Turfanda, Kurukabuk, İmrahor, Sam, Çöloglu gibi isimler verilmektedir.
 

Meyveleri, çiçekleri ve yaprakları şifa olarak kullanılmaktadır.
 

Çekirdeklerinden yağ çıkarılır. Kırılarak da yenilir. Bol C vitaminlidir. Meyvesinde şeker ve organik asit türleri vardır. Mideyi rahatlatır. Bağırsakları çalıştırır. İshali artırır.
 

Keçiboynuzu (Karobbaum): Orman ağacıdır. Susuz arazilerde bile yetişir. Çok yükseklerde olmaz. 100 metreye kadar yükseklerde bolca yetişen ve çok uzun ömürlü bir ağaçtır. Yeşilimsi çok küçük çiçekleri vardır. Bu çiçekler zamanla dökülüp yerlerinde buynuzlara dönüşür. Yapraklar çok yapracıklı, yeşilimsi, sık üstleri parlak, alt yüzleri mat renklidir. Dişi ve erkek tohumları kendi üzerinde bulundurur.
 

Meyveler önce yeşil, sonra olgunlaşma döneminde siyahımsı kahverengi bir renk alır. 15–20 cm. boyunda soya fasulyesi gibidir. Meyveler taze iken yumuşak, sonra sert ve odunumsudur. Meyve içinde şeker ve bal tabakaları ile küçük mor renkli mısır tanesinin daha yassı ve küçüğü boyutlarında tohumlara rastlanır.
 

İçerisinde yağ, şeker selüloz vardır. Meyveleri çekilerek keçi boyunuzu unu olarak kullanılır. Mide ve bağırsak bozukluklarına iyi gelir. Balgam sökücü, göğüs yumuşatıcıdır.
 

Kaynatılarak pekmezi yapılır. Pekmezi de aç karna birer kaşık yenirse vücudun direncini ve dayanıklılığını artırır, gelişmesini sağlar.
 

Limon(Limonier citronnier): Bahar ve güz mevsiminde renkli ve güzel kokulu çiçekler açan turunçgil ailesinden 3–5 metre yüksekliğe ulaşabilen bir ağaçtır. Yaprakları yeşildir ve yaz kış dökülmez, oval, tüysüz, parlaktır.
 

Çiçeklerin taç ve çanak yapraklı beser parçalıdır. Meyveleri oval şekilli, önce yeşil olgunlaşınca açık sarı renkli, üzeri parlak ve kabarcıklıdır. Asitli ve ekşi bir öz suyu vardır. Limon meyvesinin içerisinde beyaz-sarımsı renkte, oval şekilli, acı, kaygan tohumları vardır. Çekirdeklerini mideye kaçırmak doğru değildir. Kaygan olduğu için apandiste yol açar.
 

Limonun meyvesi, kabukları ve çiçeği kullanılır. Meyvesi salata ve çorbalarda her şeyde ekşi olarak kullanılır. Limonatası yapılır.
 

Çiçeklerinden elde edilen kolonya ferahlatıcıdır. Parfümeri, deterjan, krem ve sabun yapımında kullanılır.
 

Kabuğundan pektin elde edilir.
 

İştah açıcı, C vitamin deposudur. Kanı temizler, susuzluğu alır. Ateşi ve tansiyonu düşürür, kolesterolü azaltır, kanda yağ birikimini önler. Damar sertlikleri ve romatizmalarda faydalıdır. Diş beyazlatıcıdır. Fazla yenilince dişi uyuşturur. Baş vücut ağrılarında etkili boğaz iltihaplarında faydalıdır.
 

Mandalina (Mandarin): Turunçgil ailesinden, portakaldan daha küçük meyve veren, Rize, Saksuma, Kink gibi çeşitleri olan, yaz kış yeşil yapraklı bir bitkidir. Kabukları daha kalın ve elle soyulabilir.
 

Meyvelerinde şeker ve organik asit bulunur. C vitamini deposudur. Kan temizleyicidir. Damar sertliği, grip ve felcin önlenmesinde etkilidir.
 

Mazı (Thuja): Daima yeşil, meşe ağaçları üzerinde bulunur. Yaprakları ve kozalakları kullanılır.
 

Yaprakları siğillere dövülerek sürülür. Basur memelerinde faydalıdır. Zehirlenmelere panzehirdir.
 

Mersin (Murt-Myrte): Bahar sonlarında beyaz çiçekler açar. 1–3 metre veya daha fazla boya erişebilir. Yapraklarını dökmez ve kokuludur. Yeşil renkli ovalimsi, canlı ve parlak 1,5–2 cm. yaprakları vardır. Çiçekler yaprak koltuklarında tek başınadır. Meyveleri nohuttan daha iri ve beyaz ya da siyah renktedir. İlk anda ise meyveler yeşil renktedir. Meyvelerin içi sert tohumlu ve etlidir.
 

Uçucu yağ esansı elde edilir. Gıda ve parfümeri sanayinde kullanılır.
 

Kabızlığı giderir, mikropları öldürür. İştah açar, şeker hastalığına iyi gelir.
 

Hurma(Furma-Dattelpalme): Anamur’da yetişen bitki türlerinden önemli bir tanesi de hurmadır. 10–25 metreye kadar boy atabilir. Gövdeleri kütük şeklinde ve aşağıdan yukarıya doğru biraz incelen silindirik şekildedir.
 

En tepe noktasındaki yapraklar yukarı doğru, eskiyen dış yapraklar ise aşağıya doğru bakar. Yapraklar bir dal üzerine tutturulmuş ve ana kütük gövdenin en üstünden çıkmış durumdadır. Dallar da 3–4 metre uzunluğa erişir.
 

Çiçekleri tek cinstir. Ya erkek ya da dişi olarak sarı renktedirler. Tepe noktasından ayrı bir kök ile ağaç gövdesinden çıkar ve açılır. Çiçek mevsiminde erkek çiçekler kök dalından kesilmek suretiyle alınır. Dişi çiçeğin üzerine öncelikle bir şeker şerbeti püskürtülerek nemlenmesi sağlanır. Daha sonra ise tozlaşma halindeki erkek çiçek dişilerin üzerine sallanmak suretiyle erkek aşılama tozlarının dökülmesi sağlanır. Böylece meyvenin kavuz ve verimsiz olması yerine gerçek hurma olması sağlanmış olur.
 

Bir müddet sonra dişi tohumlar küçük yeşilimsi hurmalara dönüşür. Olgunlaşma döneminde ise meyveler sarı, olgunlaşmanın tam sağlandığı dönemde koyu kavuniçi, siyah veya çay rengindedir.
 

Meyveler çok tatlı ve besleyicidir. İnsan vücudu için gereken bütün maddeler nerdeyse hurmada mevcuttur.
 

Yıllık taze hurmada % 60–65 seker ve % 2 protein bulunmaktadır. Bu oran kuru hurmalarda % 75-85’e yükselir. Beden ve zihni geliştirir. Kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Boğazı yumuşatır ve ağrılarını keser. Öksürük, bronşit ve soğuk algınlıklarına iyi gelir. Kemik gelişimine yardımcıdır.
 

Muz (Banane / Bananas): Anamur Türkiye’mizde Muzun başkenti olarak anılmaktadır. Anamur Muzu ayrı tat ve kokuya ve lezzette sahiptir.
Muz yetiştiriciliği sayfalarımızda anlatılmıştır. , 3–5 metreye kadar boy atabilen, mor çiçekler doğuran, meyveleri lezzetli ve nişasta bakımından zengin bir bitkidir.
Meyveler çiğ olarak yenir. Pastalara da ilave edilir.
 

Kemik gelişimine katkı sağlar. Sinir zafiyetlerini ve yorgunluğu yok eder. Böbrek ve mafsal iltihaplarına ve bağırsak bozukluklarına faydalıdır. İshali durdurur. Fazla yenildiğinde kabızlığa yol açar.
 

Nar (Granatapfelbaum): 2–5 metre boya erişebilen, gövdeleri muntazam olmayan ve gevrek dallı bir ağaçtır.
 

Yaprakları kısa saplı, karşılıklı kırmızı kenarlı, açık sarı-yeşil renktedir. Mayıs sonu ve haziran aylarında kırmızı çiçekler açar.

 

Meyveler ilk başta yeşil, sonra sarı, daha sonra da koyu sarı ve kırmızımsı renklerde olur. Kalın bir dış kabuğun içinde zarlar içerisinde nar taneleri öbekli dilimler halinde üst üste sıralanmıştır. İç kısımları çekirdek ve etrafı etsi bir yapı ile kaplanmıştır.
 

Nar taneleri çiğ olarak yenmektedir.Kabukları ile ip boyama yapılır. Kökboyacılıkta sarı renk elde etmede kullanılır.
 

Meyveler yenerek kullanılırken kabuk ve gönde de tıp alanında kullanılmaktadır.
 

Nar ağacı kabukları kaynatılarak şeritleri, tenyaları düşürmekte etkilidir. İshale karşı çay olarak kullanılır. Mideye kuvvet verir. Çarpıntılara iyi gelir. Etli kısmı ile birlikte sıkılıp içilerek safra sökmede ve peklik gidermede kullanılır.
 

Okaliptüs (Eucalyptusbaum): Yaz mevsiminde mor renkte çiçek açan odun gövdeli yeraltında çok derinlerde kökleri olan ve yaprağı bitkinin yaşına göre şekil alan bir ağaçtır. Çiçeklerden sonra küçük salkımlar halinde oval, kapsül meyvecikleri olur. Yapraklar ince ve düz şekilde, 10 cm kadar boyda 1–2 cm genişlikte ve dal uçlarında yer alır. Alt kısımları pembemsi, üst kısımlar uçuk yeşil renktedir.
 

Dere kenarlarını, sulak yerleri sever. Bir okaliptüs ağacının 20–30 ton su çekebildiği söylenir.
 

Bataklık kurutmada kullanılır. Ağacı kuruyunca çok serttir. Yaş ağaçtan biçilen tahtalarla yörede meyve sandıkları çakılır.
 

Okaliptüs ağacının yüzden fazla çeşidi dünya üzerine yayılmıştır.
 

Solunum yolu hastalıklarına şifadır. Öksürüğü keser. Boğaz burun iltihaplarını giderir. Yaprakları doğrudan doğruya kaynatılarak kullanılır.
 

Nefes darlığını, kabızlığı yok eder. Balgam söktürür.
 

Yağı, pudrası ve sabunu yapılmakta, kozmetik sanayinde kullanılmaktadır.
 

Portakal (Orange): Sıcaklığı fazla olan özellikle Akdeniz bölgesinde, kışları don olayının fazla yaşanmadığı yerlerde yetiştirilen 3–4 metre boy atabilen bir meyve ağacı türüdür. Portakal meyveleri yuvarlaktır. Yumurta şekline benzeyeni de olur. Sapın bağlanma yeri içe basıktır. En küçüğü 3–4 yumurta büyüklüğünden 8–10 yumurta büyüklüğüne kadar çıkmaktadır. Yapraklarını dökmez, sürekli yeşildir. Greyfurt, limon, mandalina yaprakları bir birine benzer. Bahar mevsiminden itibaren beyaz ve kokulu çiçekler açar. Meyveler dallara küçük saplarla tutunur. İyi mevte tutan bir ağaç 500 meyve verebilir. Portakal cinslerine göre isimler alır. Ayrıca çekirdekli çekirdeksiz türleri ile kan portakalı, yerli, Waşinkton, Yafa, Valansiya gibi türleri vardır.
 

Portakal meyveleri çiçekten sonra önce tüylü, sonra yeşil, olgunlaşma döneminde ise sarı bir renge bürünür. Dış kabuk yenmez, ancak reçeli yapılır. Dış kabuğun içinde beyaz bir kabuk örtüsü, çekirdek zarı en iç kısımda ise etli kısımlar ve çekirdekli cinslerde çekirdek bulunur.
 

Yenilmek suretiyle, meyve suyu olarak tüketilir. Kabuğundan portakal esansı yapılır. Parfümericilikte koku için kullanılır. C vitamini, şeker ve asitler yönünden zengindir.
 

Portakal çiçekleri kaynatılarak elde edilen su ile spazmlar önlenir. Mide hastalıklarına iyi gelir. Soğuk algınlığı ve grip hastalıklarında etkilidir. Ateş düşürür. Cilt güzelliği sağlar ve şeker hastalarına da iyi gelir.
 

Sandal ağacı (Kalanga): Birkaç metre boya kadar ulaşır. Yapraklarını dökmez. Dış gövde beyaz ve kırmızıya çalan bir renktedir. Yapraklar karşılıklı, yeşilimsi, etli ve alt kısmı ve üst kısmı renk olarak bir birinden farklıdır.
 

Çiçekler sarıya çalan kırmızı renktedir. Odun olarak gövdeleri kullanılır ve kokulu bir yapısı vardır.
 

İdrar yolları mikroplarının temizlenmesinde, odunları parfüm yapımında kullanılır.
Meyveler Eylül ayı sonlarında olgunlaşmaya başlar. Bunlar saplı salkımlar halinde fındık büklüğünde küreler şeklindedir. Çiğ olarak yerken hafif acımsı bir tadı olmakla birlikte, sandal çileği denilen bu meyvelerden reçel yapılır.
 

Şeftali (Pfirsichbaum): 2 metreden 5 metre boya kadar çıkabilen meyve ağacıdır. Meyveleri için yetiştirilmekte olup ülkemizde çok türü bulunmaktadır. Flardasun, early amber, ringtime, sahil şeridinde springtime, early red, dixierd, candinal, starking delicious, redhaven (R–1), redglobe, J.H. Hale Rio-oso-gen, Monroe, triogen, laring, glohaven, cresthaven, ve yerli türler bunlardandır.
 

Şeftali yapraklarında zehirli bir madde bulunur. Dibe dökülen yapraklar kendisine de zarar verebilir. Pembe-mor karışımı renklerde çiçek açar. Meyveler önce yeşil olup olgunlaştıkça kendi cinsinin rengini alır.
 

Çiçekler kabızlığı yok eder, solucanları düşürür. İdrar söktürücüdür. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.
 

Turunç (Bigarade): Yaz kış yeşil yapraklı, üzerine diğer turunçgil cinsleri aşılabilinen, portakal büyüklüğünde ve biraz daha içe basık, kalın kabuklu meyveler veren bir ağaç türüdür.
 

Çiçekleri beyaz, bir arada dalların genelde uçlarına doğru olur.
 

Turunçlar sıkılıp, kaynatılarak kuvvetli bir ekşi elde edilir. Meyveler ekşi ve acımsıdır. Reçeli yapılır.
 

C vitamini ve pektim vardır. İştah açıcıdır.
 

Üzüm (Trauben): Üzüm yetiştiriciliği konusunda nasıl bir bitki olduğu anlatılmıştır. Yurdumuzda ve ilçemizde çok çeşitli türde üzüm yetiştirilmekte ve erkenci turfanda ürünler de yetiştirilmektedir. Çekirdekli ve çekirdeksiz türleri vardır. Yaş meyve olarak tüketildiği gibi kuru olarak da yenilip, hoşaflık olarak da tüketilir. Ayrıca meyve suyu, şarap ve sirke yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca pekmezi de kaynatılmaktadır. Pestil hazırlamada kullanılır.
 

Yeşil, sarı, beyaz ve mor renkte üzümler vardır.
 

Çavuş, Adana beyazı, parmak, misket gibi isimler verilmektedir.
 

Besleyici gıdadır. B ve C vitamini yönünden zengindir. Pekmezi insana enerji ve kuvvet verir. Kabızlığı önler ve giderir. Şişmanlatır, cilde sıhhat ve güzellik verir. Midye, dalağa, karaciğere faydalıdır. Kanı temizler. Üzüm şırası da aynı özelliklerdedir.
Romatizma ve mavsal iltihaplarına karşı yararı vardır.


 

   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]