ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
    - Hikayeler
    - Fıkralar
    - Anamur Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları

 

ANAMUR HİKÂYELERİ - FIKRALARI-ŞİİRLERİ


YÖREMİZDEN FIKRALAR

 

ISLANMAK

 

İki Anamurlu Taş Köprü yolundan köylerine doğru yol almaktadırlar. Hava bozar. Yağmur yağmaya başlar. Bereket birinin yanında şemsiye vardır. Şemsiyeyi açar. Arkadaşını da şemsiyenin altına alır. Islanmadan beraberce yağmurda yol alırlar. Evlerine ulaşırlar.
 

Üç beş gün sonra bu iki arkadaş çarşıda karşılaşırlar. Şemsiyesi olup yağmurda açan der ki: “O gün benim şemsiye olmasa amma da ıslanacaktın.” “Doğru” der diğeri.
Birkaç gün içinde yine karşılaşırlar. Aynı muhabbet tekrar gündeme gelir. Yanlarında üç beş kişi de vardır. “O gün benim şemsiye olmasa amma da ıslanacaktın.” Diğeri bozulur, ama bir şey söylemez.
 

Bir diğer karşılaşmalarında olay yine gündeme getirilir. Bizimki durmadan şemsiyeyi hatırlatıp durmasına bozulur.
 

Bir gün taş köprüde bizim iki kafadar karşılaşırlar.
 

Şemsiyesi olup, diğerini ıslanmaktan kurtaran yine söze başlar: “O gün benim şemsiye olmasa amma da ıslanacaktın.” der.
 

Diğer köylü hiç sesini çıkarmadan taş köprünün yan duvarı üzerine çıkar. Aşağıdaki derin suya(büğede) atlar. Sırılsıklam olur. Yüzüp çıkar. Diğerinin yanına gelir ve ona der ki: “Ulan senin şemsiye olmasaydı, bundan da mı çok ıslanacaktım?”
 

HOROLOP
 

Dağ köylerinden bir vatandaş Eşeğine biner Anamur’a gelir. Yolda geçerken portakal bahçelerini görür. Dallarda sarı sarı sarkmaktadırlar. Dönüşte koparıp yemeyi aklına koyar.

 

Çarşıda işlerini halleder. Dönüşüne hava kararmıştır. Akşam karanlığında sabahleyin geçtiği bahçelere ulaşır. Ağacı birinden 5-10 tane koparır. Heybesine koyar. Bıçağını çıkarır. Meyvelerden birini soyar. Dilimlerden birini koparıp ağzına atar. Fakat o da ne? Ağzına attığı dilim o kadar ekşidir ki ağzını burar. Ne yapacağını şaşırır. Kızar ve şöyle der: “Ülen sizin benzerleriniz Avrupa’ya gitti, horolop (oralet) oldu geldi. Siz hala şarap gibi durursunuz.”

 

Meğerse bizimki portakal diye karanlık olduğu için bilmeyerek turunç ağacından meyveleri koparmış.
 

BONCUKLUNUN SUYU

 

Zamanın birinde Anamur’a gelen kaymakamlardan birisi aradan bir müddet zaman geçtikten sonra ilginç bir su hikâyesinde “Boncuklu diye bir su olduğunu, bu suyu içende bazı normal olmayan davranışlar başladığını” duyar. Bir gün makam arabası olarak kullandığı jeepin şoförüne sorar: “Burada Boncuklu diye bir köy varmış. O sudan içen galiba deli oluyormuş. Doğru mu?” Şoför “bu konuyu duyduğunu ancak, gerçekten böyle bir tesiri olup olmadığını bilmediğini” söyler.

 

Bir gün köy ziyaretleri sırasında “Boncuklu” suyunun yanından geçerler. Kaymakam ne olur ne olmaz düşüncesiyle şoförüne “Git bakalım, bir su iç.” der. Şoför iner. Sudan kana kana içer ve jeepe geri döner. Kaymakam, herhangi bir şey olmadığını düşünerek: “Bana da bir bardak su getirsene” der. Şoför kaymakamın yüzüne bakar ve der ki: “İniverde kendin iç.”

 

FIKRALARIN ve GÜLMECENİN ÜSTATLARI

 

Nasrettin Hoca Bindiği Dalı Kesme
Mum Ateşinde Pişen Kazan Nasrettin Hoca Türbesinde
Gülmecenin Üstadı Kemal Sunal Turist Ömer (Sadri Alışık)

Tonton Teyzemiz (Adile Naşit)

Yeşilçam'ın Boyacısı (Cilalı İbo)

 

(*) Sayfa güncellemelerine devam edilecektir.

 

   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]