ANAMUR'UN SESİ
"Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek Sesi..."
arama   site haritası
 

 

KÜLTÜR
Folklor
Halk Oyunları
Anamur Hikayeleri-Şiirleri
Efsane-Masal-Atasözü...
Anamurlu Yazarlar ve  Kitapları
Anamurlu Ünlüler
    - İrfani
    - Behiç Çelik
    - Rüştü Kazım Yücelen
    - Hidayet Kılıç
    - Ersoy Bulut
    - Kemal Mert
    - Nevzat Çağlar
    - Vehbi Uysal
    - Ali Ayhan
    - Mehmet Altın
    - Osman Müftüoğlu
    - Tamer Müftüoğlu
    - Erdal Güney
Anamur Gazete ve Gazetecileri
Dokuma ve El Sanatları

 

ANAMURLU ÜNLÜLER


İrfani (Aşık-Halk Ozanı)

 

Asıl adı bilinmemektedir. Şiirlerinde İrfani mahlasını kullandığı için “İrfani” adı ile tanınmıştır. Halk arasında ve müzisyenler arasında kullanılan adı ise yine mahlas olmakla birlikte “Urfani” şeklinde söylenir. Anamur yöresinde Orhan ismi genelde “Ufran-Ofran” şeklinde söylenir. Bir ihtimalle adının Orhan veya İrfan olması muhtemeldir. Soy ismi(sülale-baba ceddi) bilinmemekte veya onun yaşadığı çağda soyadı kullanılmadığı için baba ismiyle anılışı bilinmemektedir.

 

Doğum ve ölüm tarihleri de belli değildir. Şiirlerine 19. yüzyılda yazılmış olan cönklerde rastlanmaktadır. Bundan dolayı 18. yüzyılın son veya 19. yüzyıl başı ozanlarından birisidir diyebiliriz. Bazı kaynaklarda 1840-1894 arasında tarihlerde verilmekte birlikte netlik kazanmamıştır. İçel Valiliği tarafından 1967 yılında yayımlanan yıllıkta ise doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili; “İrfani 1839 ile 1871 Yılları arasında yaşamıştır.” Bilgisine rastlanmaktadır. Mersin’li halk ozanı Natuvani ile aynı dönemde yaşadığı sanılmaktadır. Natuvani bazı kaynaklarda Silifkeli olarak anılmışsa da bu da kesin değil, Ancak Mersin’li olduğu kesindir. Natuvani’nin Akka ve Cezar Ahmet Paşa adlı iki destanı günümüze ulaşmış bulunmakta bu destanlardan da 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başlarında yaşadığı tahmin edilmektedir.

 

İrfani Anamur’lu bir ozandır. Hatta o Anamur’un Gölgeli köyündendir. Toros dağlarını anlatan ve Yörüklerin yaşantılarını anlatan şiirler yazmıştır. Şiirlerinin bazıları türkü formatından yöre halk oyunları formatına getirilmiştir. Anamur’da yapılan düğünlerde, eğlencelerde ve yöresel halk oyunları gösterilerinde sevilerek ve zevkle oynanır. Güzelleme, aşk, sevgi ozanıdır. Şiirlerini san eşliğinde söylediği sanılmaktadır. Buluşmasına babası ağa tarafından izin verilmeyen ve köy dışına çıkması yasaklanan sevdiği kıza yazdığı güzellemesi aşağıya alınmıştır.

 

“Varın söyleyin İrfani ye de

Yârin övmesin... Yar yar yaar

Tarasın zülfünü de yere değmesin

Ömrüm a guzum...Yar yandım aman
 

Uzak yoldan geldim de

Gayet yorgunum yar yar yaar

Yorgun değilim de kaşlarına vurgunum

Ömrüm a guzum...Yar yandım aman
 

Düz bas kunduranı da

Yer incinmesin… Yar yar yaar

Ömrüm a guzum...Sevmişim aman

Ömrüm a guzum...Yar yandım aman.”

 

Formatındaki türkü en yaygın söyleyiş biçimidir. Türkü sözlerinin sıralanışı dörderli olarak dizilmiş bulunmaktadır. Genelde ozan şiirlerinde mahlas olan ismin en son dörtlükte vay beşlikte yer aldığını sıkça görmekteyiz. Bütün diğer şiirlerinde de İrfani mahlasını son dörtlükte kulanmıştır. Bundan dolayı İrfani mahlasının geçtiği ilk dörtlüğün son dörtlük olarak söylenmesi gerektiğini düşünmekteyim.

 

5.Âşık İrfani (*)
(Sf.79)


İçel’in Anamur İlçesinden olan İrfani 1839 ile 1871 Yılları arasında yaşamıştır. Birçok türküleri vardır. Çeşitli türkülerinden, bir iki mısra aşa¬ğıda alınmıştır:

Sen bir bezirgânsın konargöçersin
Konduğun pınarın suyun içersin
Turna şahin gibi yüksek uçarın
Ben senin cevrini çekemem gönül.

Başka bir türküden:

Başıma getirdin türlü felaket
Gün be gün çektirdin bana nedamet
Hal içinde kıldın rusvaî melânet
Akıbet indirdin zindana beni

(*)Bu bölüm İçel İl Yılığı 1967’de yer almıştır.


ÇEKEMEM GÖNÜL

Sen bir bezirgansın konar göçersin
Konduğun pınarın suyun içersin
Cura şahin gibi yüksel uçarsın
Ben senin cevrini çekemem gönül

Kara bulut gibi göğe ağarsın
Sulu sepken gibi yere yağarsın
Nerde güzel görsem boynun eğersin
Ben senin cevrini çekemem gönül

Her nereye varsan birin bulursun
Adını sormadan meyil veririsin
Demedim mi sana pişman olursun
Akıbet sözüme geldin mi gönül

İrfani der ki bu böyle olmaz
Güzelin ettiğin düşmanlar etmez
Gönlüne zincirle bağlasan tutmaz
Demir halkaları kırarsın gönül

Aşık İRFANİ

İÇELLİ HALK OZANLARI KİTABINDA İRFANİ ŞİİRLERİ


1(*)

Sabahtan uğradım ben bir güzele
Bir kelam söylesem darılır m’ola
Dellal olsam dokuz kaza Bozok’a
Sencileyin güzel bulunur m’ola

Memeleri dönmüş nara turunca
Titriyorum ben o yari görünce
Benim yarim bir şeftali verince
Cennetin kapısı açılır m’ola

Usuldur boyun da incedir belin
Dududan kumrudan tatlıdır dilin
Başına sokunmuş bir tutam gülün
Acep bir el vursam darılır m’ola

Vardım gördüm zülüflerin düzeltir
Yarim gelir deyi yollar gözetir
Yarin yanakları gülden tazedir
El uzatıp dersem darılır m’ola

2

Gidiyom sevdiğim habarın olsun
Açılan güllerin sararsın solsun
Yeni yar sevmişsin mübarek olsun
Kalk gidelim telli turnam Urum’a(1)

Kuru derelerin aksın çağlasın
Çağlasında hayıtları(2) toplasın
Ben gidince seni kimler eğlesin
Kalk gidelim suna boylum vatana

Yaz gelir de Mut çukuru yurt olur
Sivrisinek bir alıcı kurt olur
Ben gidersem ciğerine dert olur
Kalk gidelim kömür gözlüm yaylaya

Yaz gelir de yaylaları otlanır
Beslenince arap atlar şahlanır
Benden gayri cefana kim katlanır
Kalk gidelim sırma saçlım yaylaya

3

Aklım gitti kız güzüne baktıkça
Dilberim yanağı gül oldu geldi
Leblerin ağzıma alıp emdikçe
Dudağın lezzeti bal oldu geldi

Sevdiğim hicabı aradan kaldır
Ağlatma bendeni murada erdir
Gel sinem tahtına sultan ol otur
Rakipler çıkmağa tol oldu geldi

Bu güzellik sana kalmış atadan
Böyle güzel hiç doğmamış anadan
Yavrum seni hak saklasın hatadan
Gönül bir sultana kul oldu geldi

4

Telli durnam kak(3) gidelim
Yollar çimeç bağlar şimdi
Sarı çiçek mor menevşe
Giyer bizim dağlar şimdi

Aşkın dolusun içtim
Ne yaman bir derde düştüm
Şu yerlerde çok eğleştim
Kara gözlüm ağlar şimdi

Okundu yeni nağmeler
Bir gam geldi bağrım deler
Dost koynundaki memeler
Emilecek çağlar şimdi

Yaylaları çakıl taşlı
Güzelleri hilal kaşlı
Arap atlı eli kuşlu
Gezer bizim beğler şimdi

Gene bir gam geldi tuttu
Gurbet elin cevri yetti
Ölen öldü kalan getti
Sağlar yolum gözler şimdi

5

Çoktan beri intizarın çektiğim
Eşim dostum musahibim geldin mi
Mecnun oldum dağ başını beklerim
Mecnun’a teselli veren geldin mi

Kırağı değmiş yaprağını soldurmuş
Yad el değmiş gonca gülün yoldurmuş
Yavru bizden muhabbetin kaldırmış
Yad ellere meyil veren geldin mi


Götürün turnalar yarime selam
Belki vadem yete burada kalam
Göz yaşı mürekkep kirplikler kalem
Ayrılık namesin yazan geldin mi

İrfani der zülüflerin düzgündür
Yavru ile muhabbetim bozgundur
O sebepten yarelerim azgındır
Yaremin melhemini vuran geldin mi

6

Nice tan etmeyim ey gönül sana
Eyledin acaib divane beni
Sen de bencileyin yanasın böyle
Sen düşürdün şem’a pervane beni

Tanımazdım gülü gülşen içinde
Arif geçinirken ifan içinde
Kimsede bulmadım insan içinde
Müptela eyledin türkmane beni

Başıma getirdin türlü felaket
Günbegün çektirdin bana nedamet
Halk içinde kıldın rüsvay melamet
Akıbet indirdin zindane beni

İrfani’m eder sana bir ışmar
Seversen ey gönül bir vefalı yar
Yoktur sende sabra karar o’nda ar
Düşürdün onulmaz hicrane beni

7

Bir küçücük nevrestenin elinden
Olanca aklımız hep zaya getti
Gece gündüz edasından nazından
Ömrüm sermayesi efvaya getti

Size kurban olam gökte melekler
Siyah zülfü mah yüzünde kelepler
Küçücükten verdiceğim emekler
Görmedim vefasın hebaya getti

Benden selam olsun nazlı yarime
Dahi gelsin baksın benim halime
İrfani cehdetsin dostun yoluna
Desin Mecnun’dur Leyla’ya getti

8


Bugün ben hubların şahını gördüm
Olanca aklım ol aldı getti
Yüzbin cefa ile ele geçirdim
Yari ben büyüttüm el aldı getti

Yüzbin cefa çektim bir daha gerek
Akıbet aşk bizi eyledi helak
Beni bana komaz o kahpe felek
Ağladım cihanı sel aldı getti

Şu yalan dünyaya geldim gezmeye
Kastettiler canı tenden üzmeye
Garip İrfani’nin kabrin kazmaya
Felek kazma kürek bel aldı getti

9

Şu dünya fanidir fani dünyadır
Ta sonunda bir insana kalmadı
İskender Dara’dan alır haracı
Geçti devran o sultama kalmadı

Mü’min olan sürer zevk ile safa
Günahkar kullara çok olur cefa
Hüküm yetirdi ol Kaf’tan Kaf’a
Mülk-ü ebed Süleyman’a kalmadı

Acep bana dahi neler olacak
Evvel ağlayıpta sonra gülecek
İrfani der dünya kime kalacak
Kırk vezirli Nuş’i Revan’a kalmadı

10

Şakı bülbül şakı dağlar başında
Benim bu ellerde gülüm var deyi
Taze gül kokanlar farımaz imiş
Bağcelerde gonca gülüm var deyi

Her sabah her sabah gel geç buradan
Selamı kelamı kesme ardan
Beni yaratmadı mı seni yardan
Ne mağrurlanırsın güzelim deyi

Kaldır sunam hırkan ile tacını
Çeken bilir ayrılığın gücünü
Elime ver perçemiyin ucunu
Benim şu yerlerde elim var deyi


Hani benim ile yeyip içtiğin
Geçip karşımda ak göğsün açtığın
Şimden keri kâr etmez kaçtığın
Kız korkmaz mısın ölüm var deyi

11


Dostun bahçesine girdim
Tomurcuk güllerim girdim
El göğüste selam verdim
Alır nazlanı nazlanı

Soyunsam girsem koynuna
Hiç ölüm gelmez aynıma
Beyaz kollarını boynuma
Dolar nazlanı nazlanı

Benim sevdiğim merdane
Dilberler içinde bir dane
Siyah zülfünü gerdane
Döker nazlanı nazlanı

12


Salt el ile gittin bağ sefasına
Cem oldu badeler rafa yanaştı
Öpem dedim al yanağı gerdanı
Zülüf perde tuttu zuka yanaştı

Ferhat ile Şirin Mecnun’la Leyla
Kurulmuş dünyanın adeti böyle
Edersen iyilik vaktıla eyle
Geçti nısf-ı ömrün kırka yanaştı

Hasmın çoktur iki yanına bakın
Olur olmazlardan kendini sakın
Sefil İrfani’nin göçmesi yakın
Felek ayak ayak çarka yanaştı

13


Canan bizi attı bağ arasına
Abular birkip kırka yanaştı
Öpem dedim deste kekil yanağı
Zülüf leşkerlendi tarha yanaştı

Cananım düşürdü böyle bir dara
Yaktı vücudumu dönderdi nara
Eğnime giydiğim postlar da kara
Yaptığı külahlar kırka yanaştı


Gözlerim dünyayı seçmem mi desin
Doldurup badeyi içmem mi desin
İrfani dünyadan göçmem mi desin
Ömür yavaş yavaş çarha yanaştı

14


Hayf(4) günümü gurbet elde geçirdim
Hasbi halım bildiren yok bilen yok
Hayda bülbülümü gülden uçurdum
Garip düştüm güldüren yok gülen yok

Gene haber geldi çeşmi aladan
Başım hali(5) değil dertten beladan
Gözlerim de mektup gelmez sıladan
Bir mektubu yazdıran yok yazan yok

Garipleri gurbet ele salarlar
Bu dert beni iflah(6) etmez paralar
Göz göz oldu sinemdeki yaralar
Neşter(7) vurdurup deldiren yok delen yok

Hani benim boz dumanlı dağlarım
Viran olmuş mor sümbüllü bağlarım
Bir ah etsem kanlı yaşlar çağlarım
Çeşmim yaşın sildiren yok silen yok

15


Yazıp arzıhali yare sunmuşum
İçip aşkın şerbetini kanmışım
Pervaneler gibi nare yanmışım
Serimi koymuşum meydane güzel

A kuzum güzelsin kıymetin bildir
Cevr ile cefayı aradan kaldır
Beni çok ağlattın bir kere güldür
Yetmez mi ettiğin şahane güzel

Bu dünyadan giden bir dahi gelmez
Belli ki kötülüğün âlâsı olmaz
Bu gençlik güzellik sana da kalmaz
Heman sen mi geldin cihana güzel

16


Sen bir bezirgansın konar göçersin
Konduğun pınarın suyun içersin
Cura şahin gibi yüksel uçarsın
Ben senin cevrini çekemem gönül

Kara bulut gibi göğe ağarsın
Sulu sepken gibi yere yağarsın
Nerde güzel görsem boynun eğersin
Ben senin cevrini çekemem gönül

Her nereye varsan birin bulursun
Adını sormadan meyil veririsin
Demedim mi sana pişman olursun
Akıbet sözüme geldin mi gönül

İrfani der ki bu böyle olmaz
Güzelin ettiğin düşmanlar etmez
Gönlüne zincirle bağlasan tutmaz
Demir halkaları kırarsın gönül

17


Eflatun dirilip Lokman sağ olsa
O gelmez buraya her zaman dedim
Eğer bu derdime çare kalırsa
Nice kimselere el aman dedim

Yüzü kara olsun bilmem ne yarmış
Meğer bu sevdadan bi habarmış
Cevri çok insafı yok bi vefaymış
Niçin ben ona da Mihriban dedim

Aya benzetmiştim ol hüsn-ü vechin
Gerdana dökülen tellerin senin
Şu benim çektiğim hep senin derdin
Hak-i yeksan işte sana can dedim

İrfani’yim daldım irfan gölüne
Eremedim güzellerin seyrine
İtimat eyledim ruy-u diline
Meğer kafir imiş Müslüman dedim

18


Gene bahar oldu güller açıldı
Salın benim nazlı civan şerifim
Mak yüzüne siyah benler saçıldı
O siyah kaşları keman şerifim

Yürü hey dilber ahdında durmaz
Sarılıp sarmaşıp bir gece yatmaz
Bana ittiğini kafirler etmez
Yok mudur göğsünde iman şerifim

Hakkımı almadan ben de ölürsem
Yer altında çürüyüpte kalırsam
Yevmi kıyamette seni bulursam
Alırım hakkımı senden şerifim

Aşıkların senin kapında kuldur
Zerrece gümanın var ise bildir
Çıkar hançerini vur beni öldür
Suçum nedir benim düşman şerifim

İRFANİ’de bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Şerif bana çok cefalar eyledi
Gel bir gece sarılalım şerifim

19


İnip gelip bir ummana
Ayrılıktır yol Allahım
Eksik değil başımızdan
Türlü türlü hal Allahım

Koç yiğitler alır satır(8)
Aramızdan kalkmış hatır
Ya yarimi bura getir
Ya ben o’ra(9) sal Allahım

Sular akar il’ırmaktan
İy’lik akar(10) on parmaktan
Öldüm yare yalvarmaktan
Kurtar canım al Allahım

Yiğit idim koçak gibi
Keskin idim bıçak gibi
Vaktı geçmiş çiçek gibi
Sarardım soldum Allahım

İncili serpuş giyerler
Tatlı cana kıyarlar
Bir yar sevsem duyarlar
Arif’olmuş el Allahım


20


Aşağıdan gelen urum goyunu
Selviye benzettim yarin boyunu
Huri midir bilemedim soyunu
Ayşa derler ben bir kızdan ayrıldım

Keten gömlek giyer etek dizinde
Arzumanım kandı ala gözünde
Böyle güzelm’olur Türkmen kızında
Ayşa derler ben bir kızdan ayrıldım



Keten gömlek gelir önü dilmeli
Delmesinin üstü böyle olmalı
Aramalı ona bir eş bulmalı
Ayşa derler ben bir kızdan ayrıldım

21


Bugün çay bulanık yarın durulmaz
Gurbette ölenin gözü yumulmaz
Yavrum göçün çekmiş yolu bilinmez
Eğil dağlar ben sılama varayım

Ne yatarsın bülbül bahar erişti
Eski derdim yenisine karıştı
Eller göçtü sılasına kavuştu
Eğil dağlar ben sılama varayım

Alamadım ayvalar yüksek daldadır
Felek beni günden güne aldatır
Ananın atanın gözü yoldadır
Eğil dağlar ben sılama varayım

Yükseğinde nemil nemil kar’ın var
Engininde ala gözü yoldadır
Şunda bir dilbere itizadım var
Eğil dağlar ben sılama varayım

Başına bağlamış telli yemeni
Gören aşıkların kalmaz imanı
Yavrum göçün çekmiş bilmez amanı
Eğil dağlar ben sılama varayım

22


Aşıp aşıp karlı dağdan gelirsin
Eğlen durmaz eğlen haber sorayım
Bizm elden sen ne haber bilirsin
Eğlen durnam eğlen haber sorayım


Bizm elin ırmakları akar mı
Yaz olunca menevşeler kokar mı
Sevdiceğim seyrangaha çıkar mı
Eğlen durnam eğlen haber sorayım

Bilmez m’oldu hiç yeşili bağların
Eksik değil hareketi dağların
Sevdiğimden ayrı düştüm ağlarım
Eğlen durnam eğlen haber sorayım

Hak edersin aşıkları murada
Avcı mısın ne gezersin arada
Sevdiğimin seyrangahı nerede

Eğlen durnam eğlen haber sorayım

23


Nezaketli yarim ser beraberim
Ey benim cananım yar sefa geldin
Sırmalı perçemlim bülbül avazlım
Kekili reyhanım yar sefa geldin

Dudu kumru dilim tavusum bazım
Şahinim şahbazım bağ-ı Şiraz’ım
Ufacık sülünüm ördeğim kazım
Üşkufi terlanım yar sefa geldin

Kolları salıncak kaddi sürahim
Mihrabım minberim hem kıblegahım
Gamzeleri elmas çeşm-i siyahım
Kaşları kemanım yar sefa geldin

İrfani dinle gel fetl-i dehanım
Çifte şükufetli taze gülşahım
Nerde benim kömür gözlü sultanım
Efendim sultanım yar sefa geldin

24


Muhabbet namesin gönderdim sana
Okuyup imana gelemez misin
Behey zalim nedir bu kastın cana
Sevdana düştüğüm bilemez misin

Sevdana düşeli bilemez oldum
Gonca gül misali sarardım soldum
Sevdiğim bu derdi ben senden aldım
Bu derdime derman bulamaz mısın

Gel efendim beni ateşe salma
Allah’ı seversen gel ahım alma
Ben güzelim deyi hiç mağrur olma
Geçip bu güzellik solamaz mısın
 

25


Bahar olup yaz ayları gelince
Türlü çiçekleri bitti sılanın
Lalesi sümbülü boyun eğince
Sarı bülbüller öttü sılanın

İmana gel katı zalım imana
Biz de serimizi saldık dumana
Yağmur yağıp gün doğunca çimene
Turnaları sökün etti sılanın

Bülbül gibi söyler yarin dilleri
Tazece açılmış gonca gülleri
Esince sabahtan seher yelleri
Kokusu burnuma getti sılanın

26


Gurbet elde kimsem yoktur ağlaya
Yavrum yoktur benim gönlüm eğleye
Ala karlı mor sümbülü yaylaya
Güzelleri sökün etti sılanın

Benden selam edin benli dilbere
Gelip de karşımda gülüp durmasın
Ben güzel önmekten(11) bıkıp usandım
Haftada selamın salıp durmasın

Güzel gel senin ile yoktur pazarım
Kaşın arsında kaldı nazarım
Yol üstüne koyman benim mezarım
Yar gelip gittikçe dönüp durmasın

O yarin gerdanı gümüşten aktır
Aradım cihanı akranı yoktur
Hey kız göğsüne düğmeler diktir
Esen sabah yeli değip durmasın

27


Yenile bir haber geldi sıladan
Eski derdim yaralarım yeniler
Yitirdim kendimi hiç bilmem noldum
Başım ağrır kulaklarım çiniler

Bari hüdam nasip etse sılamı
Diyarı gurbette buldum belamı
Gayet arzuluyor gönül selamı
Ah ettikçe yüce dağlar iniler

Bir haber gelmedi nazlı yarimden
Söyleyemem derdimi billah arımdan
Ateşler yakmışım kendi narımdan
Ah ettikçe her tarafım iniler

Garip anam acep beni arar mı
Gelene geçene haber sorar mı
Dünyada bir dahi beni görür mü
Ah ettikçe yüce dağlar iniler


Sağ olur da ben sılama varırsam
Kömür gözlüm mah cemalin görürsem
Yedi yıllık intizarım alırsam
Artar ömrüm imanımız yeniler

28


Gene geldi Mut’un baharı yazı
Baharda açılan gülü güzeldir
Bağrıma kar etti Fatma’nın sözü
Iğranan gerdanın teli güzeldir

Fatma’m gelmiş de soyunu doldurur
Meryem gelmiş güzelliğin bildirir
Rahma’nın bakışı adam öldürür
Sarmaya cennet’in beli güzeldir

Şerif’i sorarsan nazlıdır nazlı
Ayşa’yı sorarsan ik’ala gözlü
Bahçede erişmiş bülbül avazlı
Söyleşen kızların dili güzeldir

Şikayet edeyim kaşı karadan
Sürelim de çıksın engel aradan
Beni yaratmadı mı seni yaratan
Cümlesinden cennet yolu güzeldir

29


Yatamadım kasavetten firaktan
Aşk ateşi çıkmaz oldu yürekten
Dediler ki yarin gelmiş ıraktan
Değme yatsın uykusuzdur yorgundur

Dostun bunarları çağlayıp akar
Dudusu kumrusu şad olup öter
Kapı sövesine(12) yaslanmış bakar
Değme baksın o yar bize vurgundur


Gurbet ele gettim amma gelmeye
Arayıpta nazlı yari bulmaya
Almış hançerini beni vurmaya
Değme vursun o yar bize dargındır

30


Kızları gördükçe bir sevdaya erenler
Bir gün olur bir acaip hal olur
Bir kız hemen on yaşına girince
Açılmadık bir tomurcuk gül olur


Onbirinde mah yüzüne bakılır
Onikide kızın kahrı çekilir
Onüçünde algül olur açılır
Ondördünde her bir yanı bal olur

Onbeşinde sevda düşer başına
Onatlıda yadlar girer düşüne
Onyedide gezer kendi başına
Çok sallama zülüfleri yel alır

Onsekizde gayet yüksekten uçar
Ondokuzda gözlerinden kan saçar
Yiğirmide sevdiğinden vazgeçer
En sonunda bir kötüye kul olur

Sabahtan seherden inerler düze
Kınalı parmağı sürmeli göze
Çok heves etmen kocamış kıza
Ondan çeşit çeşit oyunlar olur

31


Üç güzele selam verdim
Selamımı alıp durur
Ben seni candan sevdim
Cümle alem bilip durur

Evlerinin önü bostan
Selam geldi nazlı dosttan
Siyah perçem çıkmış festen
Bak efendim deyip durur

Evlerinin önü harman
Şeftalisi derde derman
Ak göğsün üstünde ferman
Ok efendim deyip durur

Bir mercan bir inci
Aslında severler genci
Koynunda narı turuncu
Em efendim deyip durur

İbrişim kuşak belinde
Cevahir kelam dilinde
Süzülmüş bade elinde
İç efendim deyip durur

İbrişim kuşak kuşanır
Saçağı yere döşenir
Uçkur çezmeye üşenir
Çöz efendim deyip durur
 

32


Akar gözlerimin yaşı
Silinmez bir zaman oldu
Kılıçlar fisebilullah
Çalınmaz bir zaman oldu

Cemaat gelip camiye
Girip cami içine
Cemaatle vaktı Cuma
Kılınmaz bir zaman oldu

Diyarın fitnesi galip
Kamus dünyayı alıp
Tahsile ilme talip
Bulunmaz bir zaman oldu

Bakıp gördüm cihan halkın
Eder yoktur dini talkın
Kanun örf ile salgın(13)
Salınmaz bir zaman oldu

Gerek zahit(14) gerek facir(15)
Bu dünya malını mucir(16)
Derunu ahrete acır
Bulunmaz bir zaman oldu

Okur Ayatı Kuran’ı
Senin hakkında üryani
Eder sefil İRFANİ
Bilinmez bir zaman oldu

33


Bizden selam eyle gün yüzlü yare
Acep bizim ile yaran olurum
Canım badı sabah söyle dildare
Bir gece koynumda mihman(17) olur mu

Yurdu yakın olsa her dem varılsa
Alsa kucağına öpse sarılsa
Bu muhabbet eğer baki kalırsa
Soyunup koynumda üryan(18) olur mu

Ko salınsın gelsin yar otağından
Sarılsın emdirsin bal dudağından
Elmas gerdanından al yanağından
Sulu şeftaliler ihsan olur mu

İRFANİ’yim bir murada ermedim
Tazece açılan gülün dermedim
Kulun oldum bir vefanı görmedim
Kuluna cevreden sultan olur mu

34


Ah neyleyim zalım nakas elinden
Şu dünya varını eldoen koyamaz
Gece gündüz dünya deyi çalışır
Ömrü geçer hikmet nedir bilemez

Görürmüsün bencil adam halini
Varıp tutmaz bir düşkünün elini
Kazanıp kazanıp yemez malını
Ele nasip olur kendi yiyemez

Sağlığında tevhit destan nesine
Öldüğünde muhtaç olur Yasin’e
Alırlar giderler makberesine(19)
Kalı benim malım mülküm diyemez

35


Evvel bahar yaz ayları doğanda
Kızılırmak yalısından sel alır
İki dilber bir araya gelende
Kız oğlana nergiz verir gül alır

Her cefası bana mı dır feleğin
Hak yanında kabul olsun dileğin
Pek salınma yeşil donlu meleğim
El ariftir gezişinden hil’alır

36


Ben bir yavru teklif ettim fakirhaneye
Bekletme sevdiğim gel yavaş yavaş
Gözümden akıttım kanlı yaşları
Zülfün teli ile sil yavaş yavaş

Sevdiğimin güzelliği sorula
Kaşları hükmeden yeri krala
Seherde sevdiğim uyanık ola
Dokunsun gerdana yel yavaş yavaş
 


(*) Bir numaradan otuzbeş numaraya kadar yer alan şiirler; Doğan ATLAY tarafından hazırlanan 1997 yılı İçel Valiliği Yayımı “İÇELLİ HALK OZANLARI” kitabının 56–83 sayfaları arasında yer almıştır.
(1) Urum:İç Anadolu
(2) Hayıt:Sahilde dere boylarında biten yaprağı ve çiçeği güzel bakımlı bir çalı, ağaçcık
(3) Kak:Kalk (yöre ağzı)
(4) Hayf: Vah, yazık
(5) Hali: Boş ıssız
(6) İflah: Felah, kurtuluş
(7) Neşter: Bisturi ameliyat bıçağı
(8) Satır: burada Pala
(9) Ben o’ca: Beni oraya
(10) İyelik akar: İyilik aka
(11)Önmek:Ümitle heyecanla beklemek
(12) Söve:Kapıları duvara bağlayan dikine çerçeve.Yan çerçevelere eşik denir
(13) Salgın:Köy bütçesi için köylüden alınan vergi
(14) Zahit:Zühd sahibi.Dünyaya rağbet etmeyen.
(15) Facir:Doğru yoldan ayrılan kimse
(16) Mucir:İcar eden
(17) Mihman:Sığınan, misafir
(18) Mehveş:Ay gibi, aya benzeyen
(19) Makber:Mezar
 

   

  Başa Dön 

Yazdır

 
 
 
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır [Çınar Arıkan]