FATMA ZEHRA
FİDAN
Fatma Zehra Fidan Kimdir?
Bu
değerli insan aslında benim
hocamdır.farklı bir doğası vardır.dahası
o özel biridir.ben lise sondayken
hayatıma dahil oldu.üstelik bir anda
"ben sizin bu yıl ki sınıf
öğretmeninizim.." diyerek dahil
oldu.geleni sandık ki sıradan bir
öğeretmen..çok yanıldık.
O esassında bir yazardır.onun hakkında
kendi dilimden bilgi vermek isterim.
Ama bir yerde ondan şöyle
bahsediliyor:"Fatma Zehra Fidan,
karşılaştığı zorlukları ve sıkıntıları
değişmek, gelişmek ve dönüşmek adına
‘bir lütuf’ olarak görmeyi başarmış bir
yazar, ev hanımı, anne ve öğrenci.
Yazarlığı Bilge Yayınları arasından
çıkan son iki romanından geliyor; ‘Beni
Affeder misin Sevgili?’ ve ‘Ütopya Değil
Gerçek.’ Kalemle tanışıklığı her yazar
gibi çocukluk yıllarına dayanıyor
elbette. İyi birer kitap okuru olan
abilerinden etkileniyor ve oyun parkını
değil de çocuk kütüphanesini mesken
tutunca bir gazeteye haber oluyor. Ev
hanımı olabilmek için sadece ‘kadın’
olması yetiyor Fatma Zehra Fidan’ın;
yazar, iş kadını, gündelikçi ya da
milletvekili kadınlar ‘ev hanımı’
kimliğini yaka kartı olarak taşıyorlar
ne de olsa yanlarında. Annelik payesini,
ikisi kız ikisi erkek dört çocuğu
veriyor ona; lise, üniversite
çağlarındaki çocukları dört buçuk
yaşlarındaki kardeşlerinin bakımını
annelerine bırakmıyorlar. Ve öğrenciliği
Ege Üniversitesi’nde sosyoloji,
Açıköğretim Fakültesi’nde halkla
ilişkiler okumasından kaynaklanıyor. Bir
yazar olarak kendisini çok besleyen bir
fakültede okuyor olmaktan son derece
hoşnut olan Fidan, evde ve dışarıda
üstlenmek zorunda olduğu rolleri
birbirine hiç karıştırmıyor; çünkü
mutluluğun dengeli bir hayat sürmekte
olduğuna inanıyor.(2002)"
Hocam sağ'olsun.benim yazmaya başlamama
sebep olan ilk insandır.eşinden
ayrıldıktan sonra üniversite sınavına
girip sosyoloji kazanan bu kadının o
zamanlar yukarda da bahsedildiği gibi 4
evladı vardı.en küçük kızı yanlış
hatırlamıyorsam.okulu kazandığı
dönemlerde 3-4 yaşlarındaymış.bir evin
sorumluğu yanı sıra hayatta bir çok rolü
birlikte götürmeye çalışmıştır.ev
hanımı,anne,öğrenci ve kadın...doğrusu
onu okumakta,dinlemekte ayrı zevktir.
Şimdiler de nerede derseniz?bir tez
hazırlıyor.eğer tezi beğenilirse derslik
olarak yayınlanacak ve üniversite de
kalacak.o isterse herşeyi yapar.aslında
herkes istediği şeyi yapabilir.dediğim
gibi "istemek" "gerçekten istemek"
değerli hocama saygılarımla..
öğrenciniz..Mergen
Aşk Var mıydı Sahi
Aşka
tutulmuş olanların hal dilleriyle
anlatıp durduğu bir şey vardır: Aşkın
büyüsü. Pek çok şeyin saklanabilirliğine
karşın asla saklanamayan, her türlü
perdenin altından olanca parlaklığıyla
görünen aşk, kendine has bir büyü
barındırıyor içinde. Aşıkların hallerini
bambaşka bir renge boyayan, dahası,
onları romanlara hapseden ve bazı
filmlerin tiryakisi yapan şey...
Ona kapılanları beraberinde sürükleyen,
uğrunda ölünen, çok şey yazılan,
söylenen aşk... Ve belki de insanoğlunu
bugüne kadar en farklı vaatlere
sürükleyen kavram. Aşk... Var miydi
sahi?
Aşk Var miydi Sahi adlı bu eserde,
hayalleri olan ve hayatları boyunca aşkı
tanımaya çalışan iki gencin çarpıcı ve
sürükleyici hikayelerini bulacaksınız.
Hayallerim
Babam ve Ben
Beni
çok merak ettiğini biliyorum baba.
Hastalığım Doktorun sandığından daha
fazla yıprattı beni. Bir haftadır okula
gidiyorum ama hâlâ çok halsizim, hemen
yoruluyorum. Yine de merak etme beni.
Yalnızca yağmur altında kaldım, çok
fazla ıslandım ve üşüdüm. Bütün mesele
bu.
Sana, 'beni merak etme' derken aslında
doğruyu söylemiyorum tam olarak. Beni
düşünmeni, meraktan çatlamanı, ölesiye
özlemini.. Ve sonunda beni aramanı ve
bize gelmeni istiyorum. Sabrım artık
tükendi gibi. O kadar halsiz ve yorgunum
ki bu konuya ilişkin duygularımı uzun
uzadıya yazamayacağım. Aslında
yazabilmeyi, seni sarabilmeyi, belki de
kırabilmeyi isterdim. Ama dediğim gibi
çok yorgunum. Bu hastalık bana çok şey
öğretti. İçimde bir yerlerde bir şeyler
kırıldı. Kendime diyorum ki: Değer mi?
Yıllardır sensiz yaşamayı tercih etmiş
bir baba için değer mi?
Ütopya Değil Gerçek
Onda
benim gördüklerime mukabil, görünen bir
şey daha vardı: Belli belirsiz
dudaklarına oturmaya çalışan bir
tebessüm... Ruhunun feryatlarından
tebessümünün sesini işitmek pek mümkün
görünmüyordu ama, yine de kırmızıya
boyanmış dudaklarında belli belirsiz bir
tebessüm vardı işte. Kadının
karşısındaki medya mensubu:
- Hayat kadınlığından emekli olan ilk
kadınsınız. Bize neler söyleyeceksiniz,
neler hissediyorsunuz, dedi.
Kendisine sorulan soru karşısında biraz
afalladı kadın. Kırmızıya boyanmış
dudakları biraz daha aralandı.
Dudaklarındaki bu aralanış, tebessümden
ziyade yoğun bir şaşkınlığın,
afallamanın ifadesiydi. 'Bize neler
söyleyeceksiniz, neler hissediyorsunuz?
' Böylesi bir soru belki de hayatında
ilk defa sorulmuştu ona. Gözünü dünyaya
açtığı günden beri adımlamaya başladığı
hayat merdivenlerinin basamaklarında
hoyratça ırgalanmıştı ve hiçbir zaman ne
düşündüğü, ne hissettiği, neyi umut
ettiği hiç sorulmamıştı. Nasıl ve ne
şekilde olduğu önemli değildi ve tam da
şu anda birileri parlak ışıkların
karşısında ona ne hissettiğini
soruyordu.
Beni Affeder misin Sevgili?
'Yoksa
artık affa ihtiyacın mı kalmadı? '
dedikten sonra telofonu kapatmıştı. Ne
demek affa ihtiyacı kalmamak? Ben
günlerdir çölleri aşmaya, dağları
delmeye azmettim de, bana çöle düşme
kapısı, dağı delme yolu bile açılmadı.
Ben günahkar, ben merhametsiz, ben kalbi
kin ve düşmanlık hisleriyle dolu bir
bendeyim. İlahi, senin bendeliğini, sana
köleliği bana çok görme. Biliyorsun ki,
Sultana sultanlık yaraşır, gedaya da
gedalık... Bana açtığın kapılara, bana
verdiklerine karşın, ben başkalarına
kapıları kapadım, verebileceklerimi
sakındım. Bütün ihanetimei nankörlüğüme,
bana rağmen, he rşeye rağmen, beni
affeder misin sevgili? ..
Biliyorum affedebilirsin, ama affeder
misin? ..
http://amatorkalemler.com/forum/index.php?topic=238.0
|