MAĞARALAR
ÇUKURPINAR
MAĞARASI
Anamur’un kuzey batısında yer almakta
olan Çamurlu yaylasına gelindiğinde
oradan yaya yürüyüşü ile dört saatlik
bir yolla Çukurpınar EGMA düdeninin
ağzına(giriş kısmına) varılır.
Çukurpınar düdeni deniz seviyesinden1890
metre yükseklikte yer almaktadır.
Çukurpınar mağarası şu anda
dünya
mağaraları içerisinde ikinci sırada
yer
almaktadır. Birinci sırada ise
Fransa’nın bir mağarası yer almaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi Mağaracılık
Araştırma Kolu (BUMAK) 1990 yılından
beri bu mağarayı keşfetmeye
uğraşmaktadır.
NATIONAL GEOGRAPHIC
dergisinin EKİM 2004
tarihinde yayımlanan sayısında Yılmaz
ÖZAKIN bir yazı yazarak Çukurpınar
Düdeninde yapılan keşifle ilgili
ayrıntılı bilgilere yer vermiştir.
Yılmaz ÖZAKIN dergideki yazısında:
“Mağaralarıyla ünlü Anamur'da
Türkiye'nin inilebilen en derin mağarası
Çukurpınar (EGMA) Mağarası notları yer
almaktadır. EGMA Düdeni'nin girişi ilk
olarak 1990 yılında keşfedildi. Boğaziçi
Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK),
1992'deki ilk keşif gezisinde -65 metre
derinliğe indi. İzleyen yıllarda
BÜMAK'la birlikte Mağara Araştırma
Derneği'nden (MAD) mağaracılar da EGMA
Düdeni'nin bir insanın zorlukla
geçebileceği dar geçitlerinden aşağılara
doğru yol aldı.
1993'te -232, 1994'te -530, 1995'te -672
ve 1996 yılında ise -1032 metreye
ulaşıldı. 1997 yılındaki keşif gezisinde
-1377 metreye kadar inildi. Ancak 2001
yılında, -1319 metreye ulaşıldıktan
sonra aniden gelen selin, -1285 metrede
bulunan mağaracı Mehmet Ali Özel'in
ölümüne neden olması sonucu keşfe bir
süre ara verildi. Yerel halkın
Peynirlikönü Düdeni adını verdiği mağara
bu tarihten sonra, bir trafik kazasında
yaşamını yitiren mağaracı Evren Günay ve
Mehmet Ali Özel'in adıyla, EGMA Düdeni
olarak anılmaya başlandı. Bu yıl BÜMAK
ve Bulgaristan Mağaracılık Federasyonu (BFS
mağaracılarından oluşan 17 kişilik ekip
tarafından Temmuz-Ağustos aylarında
gerçekleştirilen keşifte ulaşılabilen en
derin nokta olan -1429 metreye inildi.
Bu derinlik aynı zamanda Türkiye'deki
mağaralar arasında ulaşılan en derin
noktaydı.” demektedir. ( NATIONAL
GEOGRAPHIC Ekim 2004)
Yine aynı yazıda: “Yükseklikteki
tünellerden çantaları elden ele
geçirerek ilerliyoruz. 20 dakika sonra,
üç yıl önce öylece bıraktığımız ilk
"döşeme"nin -inişe yardımcı olan iplerle
oluşturulmuş düzenek olduğu uzun
inişteyiz. Malzemelerdeki aşınma çok
değil, ama en küçük bir riske dahi
tahammülümüz yok. Tüm karabinleri,
karahinleri dübellere bağlamaya yarayan
alüminyum kulakları ve ipi
değiştiriyoruz. Aşağı doğru devam
ettikçe diğer inişlerdeki malzemenin
daha iyi durumda olduğunu fark ediyoruz.
Her nasılsa, mağaranın nemli ortamında
daha hızlı işleyen yıpranma süreci henüz
metal malzemeye zarar vermemiş. Girişten
-212 metreye kadar ip döşüyor ve malzeme
çantalarımızı burada bırakıp dönüşe
geçiyoruz. 17.20'de girdiğimiz
mağaradan, sabaha karşı 02.30'da
çıkıyoruz.
EGMA Düdeni'nde çoğu yerde zemini
kaplayan ve geçişi zorlaştıran göller
var. 6°C sıcaklıktaki suyun ıslanmadan
aşılması için mağara duvarlarına
yardımcı ipler gerildi. 2001 yılındaki
keşifte Gökçe Balçık, -65. metredeki
gölün üzerinden bu iplere bağlanarak
geçti (Önceki sayfalar) Mağara içi ve
yüzey kampı arasında telsizle iletişimin
mümkün olmaması nedeniyle 3 kilometrelik
bir telefon hattı döşendi (solda).
Mağaracılar, girişteki dar alandan
herhangi bir yere takılmadan geçebilmek
için, üzerlerinde taşıdıkları iniş-çıkış
aletlerini çantalarda geçirmek zorunda
kaldı.” Diyerek mağaranın içyapısı ve
araştırmanın zorluğu hakkında bize bilgi
sunmaktadır.
Son yapılan araştırmada mağarada 1420
metre derinliğe kadar inilmiş, mağara
ile ilgili detaylı bilgiler elde edilmiş
bulunmaktadır. BUMAK araştırma ekibi
mağaranın i,çerisinde yer alan
bölümlerin büyük kısmını
isimlendirmiştir. İsimlendirmede keşfi
yapılan bölümlerin özellikleri de
dikkatte alınarak bölümlere, ışıltılı,
kurnalı galeriler, zümrüt, sarkaçlı,
derin göl, basamaklı, sanat gölü gibi
adlar koymuşlardır. Şu anda normal
yollarla bu mağaraya inilip,
ziyaretçilerin bu bölümleri görmesi
mümkün bulunmamaktadır. Bir takım teknik
cihazlar ve iniş, geçiş malzemeleri de
kullanılmak suretiyle mağara içinde
uzmanlar keşif faaliyetini
süründürebilmektedirler. Bu keşifler
sırasında mağaranın içine sel gelmesi
sonucu ilgili ekip yakın arkadaşlarından
birini kaybettiği için mağaranın adını
EGMA Düdeni alarak koymuştur.
Çukurpınar
düdeni; Çukurpınar EGMA Düdeni olarak
isimlendirilmiştir.
Çukurpınar mağarasında birikip yeraltına
inen sular duru pınar ismiyle Anamur’un
Toros dağ köylerinden olan Sugözü
köyünde ortaya çıkar ve Kocaçay’a
(Dragon’a) karışır.
Çukurpınar mağarası ilmi tanımlaması
ile: “Alp'in kıvrılmasından etkilenmiş
horizontel diskordan olarak miyosen
denizinde çökelmiş kalker içinde bulunan
düden oluşumlu aktif bir mağaradır.”
Çalışmalar ilerlemiş olmasına rağmen
mağara tam olarak keşfedilebilmiş de
değildir. Belki ileri tarihlerde
mağaranın keşfi tamamlanacak, ulaşım
için yol yapılması ile birlikte
insanların ziyaretine açılabilecektir.
Doğal zenginliklerimizin ortaya
çıkmasında ölüm pahasına araştırmalarını
sürdüren BUMAK ekibine teşekkür etmekten
başka elimizden bir şey gelmiyor.
|