ANAMUR
MÜZESİ
Ören’de Anamurium
antik kenti, Kalınören Mahallesinde
Tritapolis antik kenti, mamure gibi bir
kalesi ve daha birçok tarihi yapısı ve
kalıntısı olan, ayrıca Yörük kültürünün
günümüzde en canlı bir şekilde
yaşatıldığı yerlerden bir olan ve kilim,
çul, alaçuval, tuz torbası, seccade gibi
el dokumaları olan bir kentte müze
kurulması gerekmekteydi.
Anemurium antik
kentinde Amerikalı ve Kanadalı bilim
adamları tarafından 1960 yılında
başlatılan bilimsel arkeolojik kazılar
sonrasında elde edilen tarihi ve
kültürel kalıntıların, eserlerin
sergilenebilmesi için bir müze yapılması
gerekliliği ortaya çıktı.
Bu fikir doğrultusunda yetkililerce müze
binasının temeli 1976 yılında Yalıevleri
mahallesinde, deniz kenarında, tahsis
edilen arsa üzerine atılmıştır. 1976
yılından itibaren devam eden inşaatın
1990 yılında tamamlanmasından sonra 1992
yılında teşhir ve tanzim çalışmaları
sonuçlandırılmıştır.
Anamurium kazılarında ortaya çıkarılan
birçok eser ve ürünler
çevre ilçelerde bulunan müzelere
nakledilmişti. Bu müzeler Silifke ve
Alanya müzeleriydi. 1990–1992 yılları
arasında Anamur’a ait olan ve çevre ilçe
müzelerinde bulunan ürün ve eserlerde
Anamur’a getirilip sergilenmek için
hazırlandı.
Silifke ve Alanya
İlçeleri müzelerinden getirilen
Anamur’dan daha önce oralara sergilenmek
ve korunmak üzere götürülmüş eserlerden
başka Anamur Müzesine, Erdemli
Müzesinden getirilmiştir. Anamur
Müzesindeki eser sayısı böylece 10.000
sınırına dayanmıştır.
Anamur müzesinde
sergilenen ve Ören antik kentinden
taşınmış olan Issah adına düzenlenmiş
mozaikte palmiyenin iki yanında yer
almış leopar ve oğlak desenleri
Necropol’daki (mezarlık) kilisenin
tabanında bulunmuştur. Issah’ın barışçı
kral adıyla anıldığı sanılıyor.
Anamur müzesinde
ayrıca pişmiş topraktan yapılmış olan
yağ kandilleri bulunmaktadır. Bu
kandiller insan yüzlü kandillerdir.
Bronz ve kemikten yapılmış süsü
eşyaları, mezar armağanları ve Roma
dönemine ait bazı bulgular da müzede
sergilenmektedir.
Dünyanın birçok
ülkesinden gelen bilim adamları
Anamurium antik kentinde bilimsel
kazılar yapmışlar ve geçmiş halklara ait
eserleri ortaya çıkarmak için çaba sarf
etmişlerdir. Amerikalı ve Kanadalı bilim
adamları bu sürece katkıda
bulunmuşlardır. Amerika-Kanada ortak
kazı çalışmalarının yanı sıra Kolombiya
üniversitesince de Anamurium antik
kentinde kazılar yapılmıştır.
Anamur müzesinin
ikinci katında
müze idare binaları
yer
alır. Kütüphane, fotoğrafhane, konferans
salonu da üst kattadır. Alt katta ise
kafeterya, etnografik ve arkeolojik
sergi ürünleri, eski eser depoları ve
laboratuar yer almaktadır.
Arkeolojik eserler arasında ise bölgedeki
eski kavimlerin yaşadıkları dönemlere
ait para(sikke) örnekleri
sergilenmektedir.
Etnografik eserlerde
göçerlik döneminden yerleşik döneme
geçinceye kadar ki zaman dilimi içindeki
Anamur yöresindeki elde edilen folklorik
eşyalar sergilenmektedir.
Anamur yöresine ait
dokunan birçok kilim örneğini folklorik
bölümde görebilirsiniz. Boncuklu bönce
kilim, ciğni düşük, ala kilim, aynalı
kilim örnekleri mevcuttur. Kahve içimi
ile ilgili birçok eser, dibek,
kaşıklık(ahşaptan yapılma), barutluk,
madeni kap ve kacaklar, kılıçlar,
sallamalar, çoban tabancaları, çeşitli
takı örnekleri, bakır kazanlar, saatler
sergilenmektedir.
ANAMUR MÜZESİ
ve ÖREN YERLERİ
Anemurium antik
kentinde Amerikalı ve Kanadalı bilim
adamları tarafından 1960 Yılında
başlatılan bilimsel arkeolojik kazılar
yöredeki tüm kültürel kalıntıların
değerlendirilmesi amacıyla, Anamur
ilçesine bir müze yapılması fikrini
ortaya çıkarmıştır.
Müze binasının ilk
temeli 1976 Yılında Yalıevleri
mahallesinde tahsis edilen 2630m2'lik
arsa üzerine atılmıştır. Uzun süre yarım
inşaat şeklinde kalan binanın 1983
Yılından 1989 Yılına kadar inşaat
işlemleri sürmüştür. 1990 yılında inşaat
işlemlerinin tamamlanmasından sonra 1
992 yılında teşhir ve tanzim çalışmaları
sonuçlandırılmıştır.
Zamanında müzenin sağlıklı bir binasının
olmaması nedeniyle; Anemurium
kazlılarında ortaya çıkartılan Kültür ve
Tabiat Varlıkları Alanya Müzesi'nde,
ilçe çevresinde ele geçen diğer eserler
ise Silifke Müzesi'nde toplanmaya
başlanmıştır.
1984 Yılında Anamur
Müzesi'ne kadro tahsisi ile personel
sağlanmış ve müze, Atatürk Bulvarı
üzerinde kiralık bir dükkânda hizmet
vermeye başlamıştır. Müze bu arada
kendini tanıtmaya başlamış Bakanlık ve
imkânların birleştirilmesiyle Anamur ve
çevresinde kültür ve tabiat
varlıklarının tespit çalışmaları
sürdürülmüş, 1985 ve 1986 Yılları
Bozyazı (NAGİDOS) nekropolü ve Mamure
Kalesi içindeki Rig Manol antik kenti
kalıntılarında kurtarma kazısı
çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
|
HÜVEL
BAKİ
Etti Arslan Gazizade Hacı Molla
İrtihal
Ruhunu şadan ede Hak, rahmete
ola e hak
Validi Osman Efendi, maderi
göçmüş idi.
Ehliyle evladı öldü firkatinden
muhterik.
Hak Taala ol asilzade sehavet
pişteyi
Dar-ı usbada ede al-i abaya
mühtehik
Müenneksi Kur'an ola, anın
celisi huri ayn
Eylesin pürnur kabrin haşredek
rebhül felak
Aradım, birle bulup tarihin
agahı dedim
Hacı Molla eyledi rihleti berini
adn ede Hak.
Fi sene 14 Recep 1309
(Miladi 1892) |
Amerika ve
Kanada'nın ortak, daha sonra yalnız
Kanada'nın Prof. Dr. James RUSSELL
başkanlığında sürdürülen Anemurium antik
kenti arkeolojik kazılarının yanısıra
1986 yılından itibaren Kültür Bakanlığı
adına Anamur Müzesi Müdürlüğü'nün
başkanlığında Selçuk Üniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent
ZOROĞLU'nun bilimsel sorumluluğunda
Aydıncık (Kelenderis) kazıları
başlatılmıştır.
Alanya ve Silifke
müzelerinden getirilen Anamur kaynaklı
eserlerin yanısıra Bakanlıkça kapatılan
Erdemli Müzesi'nden getirilen eserler ve
Anamur halkının büyük bir duyarlılıkla
getirdiği eserlerin sayısı bu gün için
7000 âdete yaklaşmıştır.
Müze binasında Üst
katta idari odalar, kütüphane,
fotoğrafhane, konferans salonu, alt
katta kafeterya, etnoğrafik ve
arkeolojik seksiyonlar, eski eser
depoları ve laboratuar yer alır.
Konferans salonunda eski eser
kaçakçılığının önlenmesi, dia
gösterileri gibi eğitici faaliyetlerin
yanısıra sergi salonunda resim, heykel,
fotoğraf vb. sergiler düzenlenmektedir.
Etnoğrafik
seksiyonda geleneksel sanatlarımızın en
güzel örnekleri yer alır. Göçebelik
dönemi ile yerleşik düzene geçinceye
kadarki tarihsel süreç içerisinde bu
yörelerde ele geçirilen folklorik
eşyalar sergilenir.
Etnoğrafik
seksiyonda yörede Bönce, Çiğnidüşük,
Ala, Aynalı ve Boncuklu olarak
tanımlanan kilim örnekleri ile üzeri
çizgi kazıma ile dekorlandırılmış ahşap
kahve değirmeni, kahve soğutucusu, kahve
kutusu, aynalık, sedef kakmalı çekmece,
kaşık formunda oyularak yapılmış
kaşıklık, barutluk, ahşap urup, dibek,
aşık sopası, kazma stampa ve repousse
tekniğinde çeşitli madeni kapkacak
yanında, niello tekniğinde savatlanmış
kılıçlar, çoban tabancaları, filiğre
tekniğinde gümüş sallama, gerdanlık,
küpeler, çeşitli takılar, bakır kazan ve
tabaklar için çorap, uçkur, peşkir,
heybe, kuşak, tütün ve para kesesi, deve
Yuları, saat örnekleri vb. sayısız eser
yer alır.
KELENDERIS
İlk Çağ’da Güney
Anadolu kıyılarının en iyi limanlarından
birine sahip olan Kelenderis'in
kalıntıları, İçel ili, Aydıncık
ilçesindedir. Kentin kim tarafından ve
ne zaman kurulduğu hakkında kesin
bilgilerden yoksunuz. Antik yazarlardan
Apollodoros Kelenderis'in bir Hitit
tanrısı olan Sandon tarafından
kurulduğunu belirtir. 1986 Yılından beri
yürütülen kazılarda da M.O. 8. yüzyıla
kadar giden buluntular ele geçti. Bu
yüzyılın sonlarında, Batı Anadolu ve
yakın adalardan gelen LonyalIlar,
Nagidos ile birlikte Kelenderis'te de
ticarete yönelik ilişkileri
yönlendirerek üsler (emporium) kurdular.
Yine antik kaynaklar, kentin Samoslular
tarafından kolonize edildiğini
belirtirler. Kelenderis ilk parlak
dönemini M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda
yaşadı. Bu sırada Atinalıların
öncülüğünde Perslere karşı kurulan Attik-Delos
Deniz. Birliği'nin en doğudaki üyesi
Kelenderis'di. Kazılar sırasında bulunan
zengin mezarlar, bir yandan kentin batı
dünyası ile ilişkilerini belgelerken,
aynı zamanda, doğu kültüründen de
kopmadığını ortaya koyar. Hellenistik
Çağ’da Mısır’da kurulan Ptolemayos
krallığı ile siyasi ittifak içinde olan
Kalenderis, M.Ö. 1. yüzyıldaki korsan
baskınları yüzünden çok zor duruma
düşer. Romalıların korsanlara karşı
hazırladıkları askeri harekâta da
katılan Kelenderisliler, Romalıların
Akdeniz ticaret yolunu güvenlik altına
almasından soma ikinci parlak
dönemlerini yaşamışlardı. Orta Çağ’da
önce Bizans, daha sonra da Selçuklu
egemenliğine giren Kelenderis,
Osmanlılar döneminde, 20. yüzyıl
başlarına kadar Anadolu ile Kıbrıs
arasındaki deniz ulaşımında önemli bir
liman konumunda idi.
Antik Kelenderis'den
günümüze ulaşan kalıntıların sayısı çok
azdır. Surlar Orta Çağ’dandır. Liman
hamamı M.S. 4. veya 5. yüzyılda yapılmış
olmalıdır. Tiyatronun da Roma Çağı'na
ait olduğu anlaşılmaktadır. Kentin
mezarlıklarında, M.Ö. 6. yüzyıldan
başlayarak, M.S. 4. yüzyıla kadar süren
kaya mezarları, tonozlu mezarlar ve
pramidal çatılı anıt mezar görülebilir.
Müzede sergilenen eserlerin çoğu, kentin
bu mezarlarından gelmektedir. 1992 de
bulunan zemin mozayiği, kentin M.S. 5.
yüzyıldaki panoraması açısından eşsiz
bir örnektir.
NAGIDOS
Kelenderis gibi,
bölgenin en eski kentlerinden biri olan
Nagidos'un kalıntıları Bozyazı İlçesinde,
kıyıya yakın bir tepe üzerindedir.
Hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz
kentten günümüze ulaşan kalıntılar, bu
tepenin zirvesine yakın yerde
kalıntıları görülebilen surlardan
ibarettir. Ayrıca Bozyazı çayı
üzerindeki köprünün ilk biçiminin Roma
Çağı'ndan olduğu anlaşılmaktadır. Bundan
başka, bir suyolu kalıntısı ile bir
hamamın temelleri yine Geç Roma, Bizans
Çağı kalıntıları arasında sayılabilir.
Antik kaynaklar Nagidos'un da Kelenderis
gibi, Samoslular tarafından kolonize
edildiğini belirtirler. Nagidos M.O. 5.
ve 4. yüzyıllarda Pers egemenliği
altında olduğu, bu dönemde basılan
satraplık sikkelerinden anlaşılmaktadır.
Helenistik Çağ’da, Mısır'daki
Ptolemayosların etkisi altına girmiş ise
de, ardından gelen korsan baskıları,
kentin iyice zayıflamasına yol açmıştı.
Orta Çağ kentinin ise, önemsiz ve
yerleşmenin sadece kıyıya çok yakın olan
Bozyazı adası (Nagidussa) üzerinde
yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.
Bugün müzede
sergilenen eserler, kentin batısında
rastlantı sonucu bulunan mezarlardan
gelmektedir. Pişmiş topraktan yapılmış
lahit mezarların yanına ve içine konan
oldukça zengin ölü armağanları M.Ö. 4.
ve 3. yüzyıllara aittirler.
ANEMURIUM
Anemurium kentinin
kalıntıları Nagidos'un yaklaşık 30 km
batısında Anadolu'nun güneydeki en uç
noktasında bulunan Anamur burnunun
doğuya bakan yamaçlarındadır. Kentin ne
zaman kurulduğu hakkında herhangi bir
bilgimiz olmadığı gibi, Roma
imparatorluk çağı öncesine giden
kalıntılara da bugüne kadar henüz
rastlanmamıştır.
|
|
Kentin adı sadece bir
liman listesinde geçtiği için, onun M.O.
4. yüzyılda var olduğunu
söyleyebiliyoruz. Anemurium'un adının "rüzgârlı
yer" anlamında kullanıldığı da antik
kaynaklarca da ifade edilir. M.S. 1.
yüzyılda kentin çevresine ilk surlar
yapıldığı, bir süre Kommageneli
Antioehos'un (M.S. 38–72) yönetimine
bırakıldığı yine bize ulaşan tarihi
bilgiler arasındadır. Kıbrıs’a yakın
olması yüzünden, özellikle Romalılar
zamanında bir ara istasyon konumunda
olan Anemurium, aynı zamanda kara
yoluyla, Toroslardaki en önemli Roma
kentlerinden biri olan Germanikopolis
ile bağlantılıydı. Böylece, bu bölgedeki
doğal kaynakların ihraç edildiği önemli
bir ticaret kenti olmuştu. Anemurium,
M.S. 260 da Sasaniler tarafından ele
geçirilir. M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda
Toroslardan gelen korsanlar kenti sık
sık tahrip ederler. M.S. 650 Yılında
Arap akınlarına uğrayan kent, bu
tarihten sonra terkedilir. 12. ve 13.
yüzyıllarda Selçuklular Mamuriye
kalesini ele geçirdikten sonra, bölge
Türk egemenliğine girer.
Anemurium kenti
yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki
bölümdür. En göz alıcı yapıları olan
surlar, 3 hamam, tiyatro, odeon (konser
salonu), palestra aşağı kenttedir. Liman
caddesinin her iki yanındaki
kaldırımların belirli bölümlerinde yer
yer zemin mozaikleri bulunmuş olup,
bunların bir kısmı müzede
sergilenmektedir. Kentin, surları
dışında kalan mezarlığı, Anadolu'nun en
iyi korunmuş örneklerinden biridir.
Tonozlu mezarların tek ve iki katlı
örneklerinin bir kısmının duvarlarında
freskler ve mozaikler bulunmaktadır.
Kentin içme suyunu sağlayan su kemerleri
dışında, Erken Hıristiyanlık dönemine
ait bir kaç kilise kalıntısı da
bulunmaktadır.
Müzede sergilenen
Anemurium buluntularının en ilginç
grubunu pişmiş toprak yağ kandilleri
oluşturur. Bunun dışında süs
eşyalarından oluşan bazı mezar
armağanları, Roma Çağı’na ait olan
tunçtan yapılmış tanrıça Athena biçimli
bir kantar ağırlığı, Bizans Çağı’na ait
bazı kemik eşyalar diğer önemli
buluntular arasındadır.
ANAMUR MÜZESİNDE
SERGİLENEN ESERLER
TABLOLARDAN
ÖRNEKLER
|
|
|
|
Mamure Kalesi |
Mamure Kalesi |
Mamure Kalesi |
Mamure Kalesi |
|
|
|
|
Alaköprü |
Titiapolis |
Titiapolis |
Titiapolis |
LAHİTLERDEN
ÖRNEKLER
ANFORALARDAN
ÖRNEKLER
YÖRÜK EL
SANATLARI ÖRNEKLERİ
|