HABER/www.anamurunsesi.com
yayımladı...
“Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD-Türkiye
ilişkilerine engel oluyor” ABD sözcüsü.
AMERİKALI
DİPLOMATLARIN
GÜNEYDOĞU FAALİYETLERİ
Türk Ocakları’nın bu haftaki konuşmacısı
Gazeteci Ceyhun Bozkurt idi. Ceyhun
Bozkurt, “ABD’li Diplomatların Güneydoğu
Faaliyetleri” konulu bir sunum yaptı.
Seçkin bir katılımcının bulunduğu
salonda;
Sunum öncesi Ocak başkanı Sayın Dr.
Vedat Erden az ve öz bir konuşma yaptı.
Dr. ERDEN şöyle dedi: “ Bu hafta bir
bayram günü şeker toplamaya giden üç
yavrumuzun öldürülüşleri haberini aldık.
Aileleri onları, geleneklerimizden
kopmasınlar, adetlerimizi bilsinler,
bayramlarımızı yaşasınlar, yaşatsınlar
diye bayramlaşmaya göndermişler. Ne
yazık ki bu üç yavrumuz,
memleketlerinden çok uzaklarda bir
çukura bir sapık tarafından gömülmüş
olarak bulundular. Bunun sebebi,
köklerinden kopmuş, kendilerinden
uzaklaşmış insanların yaşadığı
Büyükşehirlerde böylesine kara haberler
almaya ve iğrenç olaylara ne yazık ki
şahit olmaktayız."
31.03.2011 tarihinde
www.anamurunsesi.com
yazdı...
Haber ve Fotoğraflar:Nazım
PEKER(Gazeteci-Yazar)
Düzenleme:Çınar
ARIKAN (www.anamurunsesi.com)
AMERİKALI DİPLOMATLARIN
GÜNEYDOĞU FAALİYETLERİ
Türk Ocakları’nın bu haftaki konuşmacısı
Gazeteci Ceyhun Bozkurt idi. Ceyhun
Bozkurt,
“ABD’li Diplomatların Güneydoğu
Faaliyetleri”
konulu bir sunum yaptı.
Seçkin bir katılımcının bulunduğu
salonda;
Sunum öncesi Ocak başkanı Sayın Dr.
Vedat Erden az ve öz bir konuşma yaptı.
Dr. ERDEN şöyle dedi:
“ Bu hafta bir bayram günü şeker
toplamaya
giden üç yavrumuzun öldürülüşleri
haberini aldık. Aileleri onları,
geleneklerimizden kopmasınlar,
adetlerimizi bilsinler, bayramlarımızı
yaşasınlar, yaşatsınlar diye
bayramlaşmaya göndermişler. Ne yazık ki
bu üç yavrumuz, memleketlerinden çok
uzaklarda bir çukura bir sapık
tarafından gömülmüş olarak bulundular.
Bunun sebebi, köklerinden kopmuş,
kendilerinden uzaklaşmış insanların
yaşadığı Büyükşehirlerde böylesine kara
haberler almaya ve iğrenç olaylara ne
yazık ki şahit olmaktayız. Bu
köklerinden kopuk sözde insanlar, o on
yaşındaki kızımızı kadın görüp, Allah’ın
“Canlı hiçbir şeye kıymayın” ilahi
emrine rağmen cinsel tacizde
bulunabiliyorlar. Bu, Türk toplumundaki
acı değişimin bir göstergesi değil de
nedir? Bunun sebebi, bir asırdır Türk
toplumuna BATININ dayattığı bir
yozlaşmayla yüz yüzeyiz. İnsanlarımız bu
dayatmalar sonucu o çok güzel, temiz,
insanı, şefkat dolu geleneğinden,
dininden, imanından ve adetlerinden
uzaklaştırılmıştır. Onun için
analara-babalara-dedelere-ninelere çok
dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum.
Konya’da ABD temsilciliği açtılar.
Temsilciye, ‘Konya’da kaç tane ABD
vatandaşı var” diye soruyorlar? Cevabı
ben de bilmiyorum oluyor. Çünkü o
temsilcilik, fakir, gariban Türk
vatandaşlarını nasıl yozlaştırabilirim,
nasıl köklerinden, geleneklerinden
koparabilirim diye açıyor. Bunlar bu
şekilde yıllar öncesinden Güneydoğu’da
da çalışmışlardı. Geldiğimiz noktayı hep
beraber görüyoruz, Uyanık olmalıyız”
Konuşmasıyla içinde bulunduğumuz Türkiye
gerçeğine dikkatleri çekti.
Dr. Vedat ERDEN'in daveti üzerine
konuşma masasınageleln Gazeteci Ceyhun
BOZKURT herkesi selamladı.
Konuşmacı Ceyhun Bozkurt Konuşmasında:
“Emperyal güçlerin bayraktarlığını bugün
için ABD yapmaktadır. Bu güçlerin,
günümüzde Anadolu Türk topraklarında
müthiş bir saldırganlığını görmekteyiz.
Bunu genellikle diplomatlar eliyle
yapmaktalar. Diplomatların bu konudaki
çalışmalarını daha çok görmekteyiz.
ABD’nin 1830’lardan itibaren Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da ki faaliyetlerinden
bahsedeceğim. 1984’lerle birlikte
faaliyet gösteren PKK terör örgütünün
2000 yıllarda siyasallaşmasından ve bu
çalışmalara ABD’nin katkılarından
bahsedeceğim.
ABD’nin 1800’lü yıllarla birlikte bir
Anadolu macerası var. Bu maceranın temel
noktası da Kürtler! Bu faaliyetleri
MİSYONERLER vasıtasıyla yapıyorlar. Bu
arada ERMENİ işine de bakıyorlar ve
ERMENİ çetelerin oluşmasına ve aktif
hale gelmesine de yardım ediyorlar.
Günümüzde başımızı ağrıtan ETNİK
meselelerin kaşınması da o dönemden bize
ABD’li misyonerlerden bir mirastır Bu
süreç bizi BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA kadar
götürmüştür.
O devirde Kürtleri genelde İNGİLİZLER
örgütlüyorlar. İngilizlerin bir Binbaşı
NOEL’leri var.. O bölgedeki KÜRT
aşiretleri örgütleyen, etnik
kimliklerini öne çıkaran. Bu Noel,
Arabistan’da faaliyet gösteren
Lawrens’in bir çeşididir.. İngiliz bir
memurun 17. Ağustos 1917’de geçtiği bir
telgraf vardır. Bu telgrafta, ‘Kürt
sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya
bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin
sorunları beni hiç ilgilendirmiyor.’
İngiliz-ABD ajan ve misyonerleri ile
Türkiye’de Kürt meselesi kaşınarak;
ETNİK unsur öne çıkarılıyor. Bazı
cemiyetler, bazı kanaat önderleri,
aşiret reisleri öne çıkarılıyor. Bunlar,
yurtdışına çıkmışlar, toplantılara
katılmışlar; feodal taleplerini bir
‘MİLLİ MESELE’ gibi sunmuşlardır, bir
taban oluşturmaya çalışmışlardır. Devlet
yönetiminde tesadüflere yer yoktur
amma.. O dönemin ABD başkanı WİLSONN’un
1918 de bir açıklaması olur. ‘On dört
ilin problemi ile uğraşmaktayız.’
ABD’nin Türkiye’ye yönelik bu yıkıcı
faaliyetleri, Türk çocuklarına,
gençlerine ne yazık ki bizim tarih
derslerinde öğretilmemektedir. ABD’nin,
14 maddelik gizli bir açıklaması vardır.
Bunun 12 maddesi -Türk halklarına
egemenlik tanınmalı. Türk olmayan
halklara da Bağımsızlık tanınmalıdır-
Bunun izahı bir ERMENİ ile bir KÜRT
devletinin Türk toprakları üzerinde
kurulmasıdır. Bu bir anlamda SEVR’in alt
yapısıdır. Sevr’i isteyen devletlerin
başında ABD var ki. Bu ABD, hâlâ bizim
LOZAN’ı tanımamıştır. Lozan’ı tanımayan
dünyanın tek ülkesidir.
ABD’nin bir zamanlar bizim olan Musul,
Kerkük, Erbil’de büyük faaliyetleri
vardır. Burada KÜRT kartını öne
çıkarmaktadırlar. Bu topraklar bizim
MİSK-I MİLLİ sınırlarımız içindedir.
Barzani ailesi ve diğer aileler ile
İngilizlerin çok güçlü temasları vardır.
ABD-İngiliz ortak çalışması çok
tehlikelidir. Bu tehlikeli çalışmalar,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından
sonra da devam etmiş ve etmektedir.
İsyanlar çıkartmışlardır. Şeyh SAİT
İsyanı bunların başında gelir(Şeyh Sait,
BARZANİ ailesinden büyük destek ve
yardım almıştır). Hakkari, Ağrı
isyanları gibi isyanlar hep bu ikili
çalışmanın neticeleridir. Dersim İsyanı
bunlardandır. Dersim İsyanı’nın
bastırılması Kürtçü hareketlere
indirilmiş en büyük bir darbedir.
Bazılarının neden ikide bir DERSİM,
Dersim dedikleri bunun içindir. Bu
hareketle Kürtçü örgütler büyük darbe
yemişler ve belleri kırılmıştır.
1950’li yıllarda bir ABD’li Diplomat bir
rapor geçiyor, ‘ Bugünlerde pek gündemde
değil ama önümüzdeki günlerde mesela
1980’li yıllarda TÜRKİYE bir KÜRT sorunu
ile karşı karşıya kalacaktır.’ Bu
diplomatlar çoğu zaman istihbarat dili
kullanmışlar, bunun anlamı ‘biz böyle
bir teşkilatlanmanın içindeyiz ve
örgütlemekteyiz.
1960’lı yıllarda Kürtçülük yeniden
palazlanmaya başlıyor. Önce Türk solunun
içinde, daha sonra çeşitli kuruluşlarda
örgütleniyorlar. 1970’li yıllar bunların
alenen ortaya çıktıkları yıllar oluyor;
Doğu Devrimci Kültür Ocakları gibi.
Mustafa Molla Barzani’nin 11 yıllık bir
Rusya macerası vardır ki, bunun için
Barzani’nin bir KGB ajanı olduğu dahi
söyleniyor.
ABD, Rusya’nın güçlü olduğu dönemlerde
Türkiye NATO ülkesi olduğu için bu KÜRT
meselesini fazla kaşımak ve karıştırmak
istemiyor. Çünkü Türkiye’nin istikrarlı
olması işine geliyor. Ama boş da
durmuyor ve KUZEY IRAK’ta Kürt
yapılanmalara. BAAS hükümetine karşı
istihbarat desteği veriyor. 1980 sonrası
Kürtçü Örgütlerle Türkiye’de temaslara
başlıyor. Çekiç GÜÇ bunların
arasındadır. PKK ortaya çıkıyor. Önce
Feodal yapı sahipleriyle ardından diğer
Kürtçü teşkilatlarla savaşıyor. Bölgede
tek güç olmak istiyor. İlginçtir o
dönemde PKK’ya istihbarat desteğini
bizzat ABD veriyor. Bir asker anlatıyor
biz PKK ile mücadeleye giderken bir emir
ile vazgeçin denilmekteydi. İşte böylece
PKK’nın önü açılmış oldu.
1986’da ABD’nin bir yetkilisi, “Bizim
adımıza Musul ve Kerkük’e girin”
dediler. Bunun anlamı, Kuzey Irak’ta
kurulmasını istediğimiz Kürt Devleti’nin
korumasını siz üstlenin. Genel Kurmay
Başkanı Necdet Üruğ, bu teklife karşı
çıktı ve ABD’nin Genel Kurmay Başkanı
ile görüşmedi. Bu, Türk Silahlı
Kuvvetleri ile ABD arasındaki kırılma
noktasıdır. Terör ile mücadelede kurulan
ÖZEL HARP DAİRESİ yeni adıyla Özel
Kuvvetler Dairesi bu iş için
kurulmuşlardır. Bu kurum, PKK’ya nefes
aldırmaz olmuştu. Onun için bu
dairelerin kaldırılması özellikle
istenmektedir. ABD ile TSK’nin ciddi bir
çatışması başlamıştır.
Turgut Özal’ın bazı defakto görüşleri
Türkiye’ye yerleştirildi. Çekiç Güç
helikopterlerinden PKK’ya yardım
sandıkları diye elbise, yiyecek ve
silahların atıldığı bir gerçektir.
Rahmetli EŞREF BİTLİS Paşa, bu Çekiç GÜÇ
hakkında olumsuz raporlar hazırlıyor ve
‘Bunların bir KÜRT devleti kurulması
için faaliyetler gösterdiğini’
belirtiyor. Ve Çekiç GÜÇ denen bu hain
gücün de Türkiye’den derhal
uzaklaştırılması gerektiğini söylüyor.
Bu raporu Devletin ilgili birimlerine
sunuyor. Bundan bir müddet sonra BİTLİS
Paşa’nın uçağının Çekiç GÜÇ uçaklarınca
taciz edildiği biliniyor. Ne hazindir ki
bu taciz olayından iki ay kadar sonra da
Paşa’nın uçağı düşürülerek paşanın
öldürüldüğü suikast iddiası ortaya
atılıyor.
Bundan sonra ABD ile T.S.K’nin çatışması
başlıyor. Çünkü TSK, ABD’nin Türkiye
politikalarına karşı çıkıyor. Sonra
Türkiye’nin bir ÇELİK GÜÇ operasyonu
başlıyor ve tespit edilen rakamlara göre
500 den fazla PKK’lı öldürülüyor. Bu,
PKK’ya indirilmiş çok ağır bir darbedir.
Bundan sonra ABD, Türk Ordusuna karşı
PSİKOLOJİK bir hareket başlatıyor. ABD
dergilerinde TSK ile ilgili ilginç
haberler çıkmaya başlıyor, “Türk ordusu
hizadan çıktı./ Türk Ordusu ABD-Türkiye
ilişkilerine zarar veriyor. /ABD
Vietnamdan sonra en büyük darbeyi aldı”
gibi.
Türk Ordusu, ABD’nin Türkiye, Irak,
Suriye, İran’dan alınacak topraklar
üzerinde kurmayı düşündüğü bir KÜRT
DEVLETİNE karşıydı. Çünkü ABD, burada üç
bine yakın PEŞMERGE’yi de eğitmiş ve
savaşa hazırlamıştı. ABD’nin Adana
konsolosu Elizabet CHELTİNN’in yaptığı
bir organizasyon ile bu Peşmergeleri
GUAM Adasına kaçırmak zorunda kaldı.
Bütün bu olanlardan sonra ABD, Türk
Ordusunu gerek diplomatları, gerekse
ajanları vasıtasıyla hedef almaya
başladı ve hedef tahtasına oturttu.
Çünkü ABD ısrarla TSK’den ve Türk Milli
güçlerinden rahatsızdı. ABD’nin Hava
Kuvvetlerine ait bir dergi de 2000
yılında bir makale yayınlandı Maykıl
Robert Hitchokk(Umarım doğru
yazmışımdır) tarafından “Modern
silahlara, gelişmiş savaş kabiliyetine
sahip Türk Ordusu; Türk Anayasasında
gerekli değişiklikler yapılmadıkça ne
TÜRKİYE içindeki halklara ne de
komşularına huzur yoktur.”
Şimdi günümüzden bakınca TSK’nın
uğradığı PSİKOLOJİK ve ASİMETRİK
baskıların nerelerden kaynaklandığını
daha iyi görmektesiniz.” dedi.
Ceyhun Bozkurt daha pek çok olaya ışık
tutan konuşmasını, soru-cevap şeklinde
de sürdürdü. Türk Ocağı logolu saatin
konuşmacıya Dr. Vedat ERDEN tarafından
sunumuyla konferans sona erdi.
HABERCİNİN NOTU;
Değerli Türk Milleti! Şanlı Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin neden buralara
getirildiğini azıcık olsun kavradınız mı
bilemem? Bakın Silivri’ye!! Suçlanan ve
tutuklanan bütün askerlerin PKK ile dişe
diş, göze göz mücadele verdiği
isimlerden oluştuğunu görmez misiniz?
Saygı ile selamlar,Esen kalınız.Nazım
PEKER
Not:
02.04.2011 Cumartesi Günü Gazeteci YAZAR
sitemizin köşe yazarı Nazım PEKER
Konya Kule Site'de ADESE Market'te
Saat:14.00'de
"Almanya'da Türk Olmak"
Adlı Kitabını okuyucularına
imzalayacaktır...(www.anamurunsesi.com)
______________________________________________
BU HABERE YORUM YAPMAK İÇİN
TIKLAYINIZ...
"Anamur'un ve
Anamurluların Buluşma Adresi ve Gerçek
Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ