Anamur Başbuğ Türkeş’i anarken-Huseyin-Sinasi-Kose-Yazisi-www.anamurunsesi.com/

Bu yazımız aslında biraz gecikmiş bir yazı olacak. Ama konuyu önemli gördüğümüz ve çok anlamlı mesajlar verildiği için geç de olsa bilgilerinize sunmak istedik.

4 Nisan 2011 Pazartesi Başbuğ Türkeş’in aramızdan ayrılışının 14. yıldönümüdür. 25 Kasım 1917 tarihinde Lefkoşa’da başlayan kutlu ve çileli yürüyüş, 4 Nisan 1997’de Ankara’da ani bir kalp krizi ile son buldu. 1940’larda başlayan o zor, çile ve bir o kadar da gurur dolu ulu çınar, milyonlarca milliyetçi-ülkücü, genç bozkurtlar, Asenalar, analar, babalar, dedeler ve ninelerin eşliğinde sessiz, vakur ve bir o kadar da hüzün dolu bir gemi misali sonsuzluğa yelken açtı.

Bu yazımız aslında biraz gecikmiş bir yazı olacak. Ama konuyu önemli gördüğümüz ve çok anlamlı mesajlar verildiği için geç de olsa bilgilerinize sunmak istedik.

8 Nisan 1997 gününü oluşan manzarayı Mustafa Yıldızdoğan ne güzel ifade etmiş, “Yandı yürekler yandı. /Yağan kar ile sönmez./ Milyonlar bir ağızdan. /Diyorlar Başbuğlar ölmez./ Başbuğlar ölmez” Rahmetli Başbuğ’un cenazesi eller ve omuzlar üstünde Allah kelamı dualar ve tekbirlerle sonsuzluk âlemine uğurlanırken, Ankara Ankara olalı öyle büyük, öyle vakur ve bir o kadar da hüzün dolu bir milliyetçi- ülkücü kalabalık görmedi. O soğuk ve kar altında Başbuğu son yolculuğuna uğurlamaya gelenlerin sayısı milyonlarla ifade edilmişti.

MHP Anamur İlçe Teşkilatı ve Anamur Ülkü Ocakları temsilciliği her sene olduğu gibi bu sene de Başbuğ Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümü nedeniyle bir anma programı düzenledi. Bu sene Başbuğ Türkeş’i anma programını, daha geniş bir salonda, daha geniş kapsamlı ve daha kalabalık katılımla gerçekleştirilmesini düşünmüşler.

Daha önce de birkaç defa ifade ettik. Eski Kaplan Sineması ve yeni Düğün Salonu, Anamur sosyal ve kültürel hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Bu salonda nice düğünler, toplantılar, eğlenceler, gösteriler yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Eğer Anamur’a daha büyük ve fonksiyonel başka çok amaçlı bir salon yapılamayacaksa, Kaplan düğün Salonu sahipleri ile bir anlaşılma yapılarak burasının bir kültür merkezi halkın hizmetine sunulmalıdır.

4 Nisan 2011 akşamı için Kaplan Düğün Salonu ve çevresi, daha gündüzden bayraklarla, Atatürk, Başbuğ Türkeş ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin posterleriyle süslenmişti. Başbuğ Türkeş’i anma programı, akşam 20.00 başlayacaktı. Ama salonun daha çok erkenden dolacağı ve oturacak yer bulma sıkıntısı olacağını düşündüğümüzden yarım saat, kırk beş dakika önce yola çıktık.

Salon çevresine yaklaştıkça araba ve insan kalabalığı gittikçe artıyordu. Salonun önüne geldiğimizde büyük bir Türk Bayrağı ile karşılaştık. Giriş kapısı önünde ve çay ocağı yanında çok sayıda bekleyen, karşılıklı sohbet edenler vardı. Dışarıda fazla oyalanmadan içeri girmeyi düşündük. Kapıda Ülkü Ocağı mensubu genç kızlar ve erkekler gelen misafirlere bir taraftan kolonya ikram ediyor, bir taraftan da Türkeş’in küçük bir resmini yakamıza iliştirmeye çalışıyorlardı. Biraz ileride bir genç MHP’nin seçim beyannamesini elimize tutuşturdu.

Merdivenlerden çıkıp binbeşyüz kişilik salona doğru yöneldiğimizde ön tarafların çoktan dolmuş olduğu, ancak arka taraflarda birkaç yerin boş kaldığını görüp, oraya oturmaya karar verdik. O arada aynı yerde birkaç tane emekli öğretmen de oturmuş programın başlamasını bekliyordu. Daha sonra etrafımızı incelemeye başladık. Bizim olduğumuz yere kadar çeşitli kurum ve kuruluşların çelenkleri sıralanmıştı. Sahnede ortada Atatürk, bir tarafta Türkeş, bir tarafta Bahçeli’nin büyük boy resimleri yerleştirilmişti. Sahnenin bir tarafına slâyt gösterisi için bir perde yerleştirilmiş, öbür tarafa konuşmacı kürsüsü kurulmuş, ayrıca ön tarafta ülkücü hareketin pusulası kabul edilen dokuz ışık (Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, Toplumculuk, İlimcilik, Hürriyetçilik ve şahsiyetçilik, Köycülük, Gelişimcilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik) umdeleri sıralanmıştı.

Ayrıca sahnede dokuz on kişinin daha oturabileceği masa ve sandalyeler yerleştirilmişti. Bunun anlamını daha sonra anladık. Milletvekili aday adayları, belediye başkanları ve ilçe başkanı oturacak vitrin tamamlanmış olacaktı.

Biz etrafı incelemeye devam ederken, program da başlamıştı. Ses tanıdık geldi. O tarafa dönüp bakınca sunucuların MHP İlçe Yönetim Kurulu Üyesi emekli öğretmen Kemal Şen ve yine MHP belediye meclis üyesi, emekli edebiyat öğretmeni Türkan Kasapoğlu’nun olduğunu anladık. Türkan Kasapoğlu’nu ve Kemal Şen’i son zamanlarda yapılan sosyal etkinliklerde hep ön sıralarda ve sunucu olarak görmeye alıştık.

Bütün hayatı boyunca Türk ve Türklük için imanlı bir mücadele veren Türkeş için yapılan saygı duruşu, öğretmen Adnan Özaltın eşliğinde gururla okunan İstiklal Marşı ve Kur’anı Kerim, yapılan dualar salonu dolduran yüzlerce kişiye duygusal anlar yaşattı. MHP eski ilçe başkanlarından Cahit Aslan’ın yaşı küçük ama kendi büyük oğlu Sakarya şiirini okudu. Ülkü Ocaklarına mensup bir genç, rahmetli Hüseyin Gümüş’ün Başbuğa hitaben yazdığı bir şiirini okudu. Başbuğ Türkeş’in hayatını anlatan slâyt gösterisi içinde TRT’de yayınlan bir sohbette Anamur’la ilgili, kendine nasıl “Başbuğ” diye hitap edilmeye başladığını anlattığı bölüm yayınlanırken çoğu dinleyenlerin duygulandığı, gözlerinden yaşlar süzüldüğü, ama bunu saklamaya çalıştığına şahit olduk.

MHP Anamur İlçe Başkanı Ramazan Yalçın’ın kısa ve veciz konuşması ve MHP’nin 2011 seçim beyannamesi slâyt gösteri eşliğinde anlatmasından sonra Anamur ve Bozyazı’dan milletvekili aday adayı olan A.Rıza Özdeniz, Hidayet Kılınç, Muzaffer Çetinkaya, Sinan Kutlay, Behiç Çelik ve Hasan Gönülalan sahneye davet edildi. Anamur ve Ören Belediye başkanlarının da sahnede yer almasıyla aday adaylarının her birine söz verildi. Konuşmalar yapıp kendilerini tanıttılar.

Ama bölgemiz milletvekili Behiç Çelik ve Hasan Gönülalan Ankara’da olduklarından konuşma yapamadılar, davetlilere selam ve başarı mesajları iletildi. Programın sonunda MHP’de eski ve yeni görev yapmış başkanlar, meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, Ülkü Ocağı temsilcileri, kadın kolları yöneticileri birlik ve beraberlik içinde boy gösterip, “biz buradayız, varız” mesajları verdiler.