4+4+4
Sistemi ve Türkeş’in gerçekleşen ideali
Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilenen eğitim
modeliyle 12 yıla çıkarılan zorunlu
eğitim üç kademeye ayrılıyor. Birinci
kademe 4 yıllık ilkokul, ikinci kademe 4
yıllık ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl
süreli liseden meydana geliyor. İlkokul
ve ortaokulu bitirenlere eskiden olduğu
gibi bir diploma değil bitirme belgesi
veriliyor. Asıl diploma lise eğitimi
sonrasında verilecek.
03/04/2012 tarihinde www.anamurunsesi.com
yazdı.
__________________________________________________________________
4+4+4
Sistemi ve Türkeş’in gerçekleşen ideali
Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilenen eğitim
modeliyle 12 yıla çıkarılan zorunlu
eğitim üç kademeye ayrılıyor. Birinci
kademe 4 yıllık ilkokul, ikinci kademe 4
yıllık ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl
süreli liseden meydana geliyor. İlkokul
ve ortaokulu bitirenlere eskiden olduğu
gibi bir diploma değil bitirme belgesi
veriliyor. Asıl diploma lise eğitimi
sonrasında verilecek.
İlköğretim birinci kademede görev yapan
sınıf öğretmenleri yine aynı şekilde
sınıflarını okutmaya devam ederlerken,
branş öğretmenleri ortaokullarda görev
yapacak. Bu sene ilköğretim 4 ve 5.
sınıfları okutan öğretmenleri zorlu bir
dönem bekliyor. Bu durumda 52 bin
öğretmen olduğu ifade ediliyor. Bunların
bir kısmının zorunlu olarak köy
okullarına kaydırılması kaçınılmaz
olacak.
Bundan önce yazdığımız bir yazıda
“Siz liselere girişteki SBS sınavlarını
kaldırabiliyor musunuz? Üniversiteye
girişin önündeki YGS, LYS engellerini
kaldırabiliyor musunuz? İşte o zaman
asıl kahraman sizsiniz.” demiştik.
Başbakan Erdoğan’ın bu konuyla ilgili
olarak yaptığı açıklamalara bakılırsa
özel dershaneler kapanacak ve öğrenciler
üniversitelere sınavsız girebilecek.
Ancak daha dün (1 Nisan 2012)’de yapılan
YGS sınavına 1 milyon 847 bin öğrencinin
iyi bir üniversite hayaliyle ter döktüğü
biliniyor. Buna karşılık tüm zorlamalara
rağmen bu sene ülkemizdeki tüm
üniversitelere girebilecek öğrenci
sayısı 400-500 bin arasındadır. Geçen
yıl 60-70 bin arasında bir kontenjanın
da boş kaldığını unutmayalım.
4+4+4 yasasının en çok tartışılan
hususlarından biri de artık Kuran-ı
Kerim ve Siyer derslerinin seçmeli ders
olarak okutulması oldu. Karşı çıkanların
haklı gerekçeleri olabilir. Hatta daha
ileri gitmek gerekirse bu dersler
zorunlu ana derslerden bile ön plana
çıkacağını söylemek mümkün.
Hatırlayanlar olacaktır. Yetmişli
yıllarda din dersleri seçmeli hale
gelmişti ve dersi almayanlar, alanlar
tarafından küçük düşürülmüş, hor
görülmüştü. O bakımdan getirilen bu
yasal zorunluluk nedeniyle aynı
manzaraların ortaya çıkması kaçınılmaz
olacaktır.
Okullarımızda Kur’an-ı Kerim ve Siyer
derslerinin okutulması yeni bir şey gibi
tanıtılıyor. Hâlbuki Cumhuriyetin ilk
yıllarında Kur’an-ı Kerim öğretimi bütün
okullarda zorunluydu. Günümüzde bütün
ortaokul ve liselerde Kur’an-ı Kerim
okutulmasından yana tavır alan çevrelere
ilginç bir anekdot aktaralım.
MHP lideri Türkeş, ÜLKÜ-BİR (Ülkücü
Öğretmenler Birliği) nin 1977’deki bir
kongresinde yaptığı konuşmada şunları
söylüyor:
''Elli seneye yaklaşan Türk Milli
Eğitimi, bir türlü özlenen milli
muhtevayı kazanamamıştır. İdare-i
mashatçı siyasetçilerin ''reform''
gayretlerinin akim kalması, yeni
gelenleri şaşkınlıkla bocalayıp,
yeni''reform''lar peşinde koşmaktan
kurtaramamıştır. Bu başarısızlıkların
sebebi gayesizliktir, dünya görüşü
yoksunluğudur, taklitçiliktir.
Yetiştirmek istediği insana müşterek bir
vasıf vermeyi düşünemeyen bir sistem
gayri milli kültürün tesirlerine açık,
yabancılaşması mukadder nesilleri kendi
elleriyle yetiştiriyor demektir. İyi
insan da, iyi vatandaş da sadece dünyevi
müeyyidelere bağlı olarak
yetiştirilemez. Asırlardan beri insanın
nefsini frenleyen ahlak, nizam ve hayır
işlerini geliştiren en ehemmiyetli
müessese din' dir. Bütün dünya
devletleri, bahusus Hıristiyan
devletler, vatandaş terbiyesinde din'i
birinci planda tutarken, Türkiye’de
yıllardan beri bir "Din korkusu" hüküm
sürmekte, Türk çocuklarına, Hıristiyan
vatandaşlarımıza sağlanan haklar dahi
çok görülmektedir.
Bugünkü eğitim sistemimiz içerisinde,
ortaöğretimdeki seçmeli dersler arasına
imam-hatip okullarının uygulandığı
şekilde, Kur’an-ı Kerim dersi de
alınmalı, din bilgisi dersi de seçmeli
olarak üç saate çıkarılmalıdır. Türk
vatandaşı, çocuğunun dini terbiyesini
Devletten beklemektedir. Devletin
vazifesi de "iyi insan iyi vatandaş"
yetiştirmektedir. Şahsım ve partim bu
meselede ÜLKÜ-BİR'in haklı taleplerini
sonuna kadar takip edecektir.”
TBMM, ölümünün 15. yılında rahmetli
Türkeş’in bir idealini gerçekleştirmiş
oluyor.
Hüseyin
ŞİNASİ
huseyinsinasi@gmail.com
Tel: 0505 5967372
KÖŞE YAZILARIMIZ |
|
DEFA OKUNMUŞTUR... |
Anamur'un ve Anamurluların Buluşma Adresi
ve Gerçek Sesi..."
ANAMUR'UN SESİ |